Kıbrıs’ta güven(me)mek
Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm mü bulalım, yoksa öncelikle güven yaratmak mı lazım?
Müzakere masasının her daim en önde gelen sorularından biri bu...
Güven Yaratıcı Önlemler (GYÖ) tartışmaları pek sık alevlenir bu yüzden...
‘İki toplum arasındaki güvensizlik ortamını tersyüz etmek, toplumların birbirine güvenmesini sağlamaktır’ GYÖ düşüncesinin temeli...
Tarihin bir döneminden bu yana birbiriyle etnik sorun yaşamış, savaşmış, çatışmış, ölüp öldürmüş, yakıp yıkmış iki toplumun yakınlaşmasına katkı koymaktır amaç...
GYÖ’ler birçok açıdan önemli...
Özellikle doğrudan müzakerelerin doğru düzgün devam etmediği, bütünlüklü çözümün çok uzaklarda olduğu dönemlerde çok daha önemlidir GYÖ’lerin konuşulması, tartışılması, üzerinde kafa yorulması...
Bütünlüklü çözüme yakın olunduğunu sandığımız zamanlarda da güven artırıcı işler yapmanın zararı olmaz, faydası olur muhakkak...
Bu yüzden her türlü GYÖ’ye tam destek!..
**
Bununla birlikte ‘güven’ ya da ‘güvensizlik’ kavramıyla ilgili bir fluluk var.
Birkaç soruyla bunu açalım:
Kıbrıs’ta birbirine güvenmeyen kimdir? İki toplum mu? Yoksa toplumların içindeki bazı kesimler mi?
Güven inşa edilmesi gereken kesimler ‘elit’ tabaka mı, yoksa ‘taban’ mı?
Kıbrıslı Türklerin Kıbrıslı Rumlara ‘güven duymadığı’ ya da Kıbrıslı Rumların Kıbrıslı Türklere ‘güvenmediği’ iddiası fazlaca ‘genelleme’ değil mi?
Birbirine güvenmeyen ‘sokaktaki vatandaş’ mıdır, yoksa müzakere masasındaki ‘liderler’ ve onların temsilcileri mi?
AKEL’ciler Kıbrıslı Türklere mi daha az güvenir, yoksa ELAM’cılara mı?
DEV-İŞ üyelerinin UBP’ye mi daha fazla güveni vardır, yoksa PEO’ya mı?
KKTC kumarhanelerinde kumar oynayan Kıbrıslı Rumların casino patronuna ‘güvenmediği’ni iddia edebilir mi biri?
**
Benzer sorular uzatılabilinir.
Buradaki ‘püf noktası’ şudur: Kıbrıs sorunuyla ilgili ‘güven’ ve ‘güvensizlik’ meselesi abartılıdır.
Güven ile güvensizlik arasındaki ayırım ince bir çizgiye benzer.
Kabul etsek de etmesek de, yaşanmışlıklardan çok ‘devlet propagandası’ sayesinde oluştu Kıbrıslılardaki bu güven sorunu...
“Domuzdan dost, Gavurdan post olmaz” ve “En iyi Türk ölü Türktür” laflarını tarih kitaplarında öğrettiler bize!..
En faşizan nutukları dinleyerek, en şöven şiirleri ezberleyerek büyüdük, iki tarafta da...
‘Güvensizlik’ aşılayan olaylar da yaşandı, ama asıl bunların ‘efsaneleri’ bizi güvensiz yaptı.
‘İyi efsaneler’ ise anlatımadı hiç okullarda...
Hele 1974-2003 döneminde, yani birbirini görmeyen, tanımayan nesillerin büyüdüğü yıllarda nasıl ‘yaşanmışlığı’ olabilirdi ki Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumların?
‘Kıbrıs’ın gerçekleri’ diyerek, ‘Kıbrıs’ta güvensizlik tohumları’ atıldı yıllarca zihin tarlalarına...
Şimdi marifet bunu geriye çevirebilmekte...
Güven yaratmak lazım evet...
GYÖ’ler önemli... ‘Elit’i tatmin için daha çok belki... Ya da ‘zaman kazanmak’... Yine de desteklenmeli...
Ama güvensizlik öyle abartıldığı kadar değil.
İki toplumda da en geniş kesimler ‘kime güvenip kime güvenmeyeceğini’ anladı bence artık...