1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Kıbrıs’ta kötülük ve insanlık…1
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Kıbrıs’ta kötülük ve insanlık…1

A+A-

 

Kötülük bu adada bizimle birlikte yaşıyor… Kötülüğün kolları, bacakları, bir kafası var – yürüyor, konuşuyor, dostlar ediniyor, aramıza karışıp hayatını sürdürüyor… İnsan kılığına giriyor kötülük… Kötülük emekli bir öğretmen kılığında Lefkonuk’ta  ve de Leymosun’da yaşıyor örneğin… Lefkonuk’ta yaşayan emekli öğretmen yani insan kılığındaki öğretmenle Leymosun’da yaşayan insan kılığındaki emekli öğretmenin pek çok ortak noktası var: 1974’te her ikisi de tecavüzlere girişmiş… Leymosun’da bir zamanlar okullarda ders veren şimdinin emekli öğretmeni, mümkün olabilecek en berbat sicile sahip:  Muratağa’da toplu katliamlara da karışmış… Kötülüğün milliyeti, pasaportu, kimlik kartı yoktur: Kötülük milliyetin, barikatların, bölünmenin ötesinde bir şeydir. Kötülüğün kolları ve bacakları vardır, yürüyor, konuşuyor, Kıbrıs’ta güvenli bir eve sahip çünkü Kıbrıs’ta kimsecikler ona dokunamıyor. İnsanlar kötülükten korktukları için belki de, ondan uzak duruyorlar… Ve aslında kötülük karşısında sessizliklerini korumakla, kötülüğe sessiz bir onay verdiklerinin farkında değiller… Kötülük Abohor’da insan kılığında bir şahısta yaşıyor, evler, apartmanlar yapıp bunları kiralıyor… Abohor’da insan kılığındaki kötülük, Palekitre’de (Balıkesir) tecavüzlere ve toplu katliama karışmış.

Ancak adamızdaki hayatını rahatça sürdürüyor çünkü kimse ona dokanmaya kalkışmıyor. Tek korktuğu ve neredeyse yüreğine inme iner gibi olduğu tek dönem 2003 yılında barikatların aniden açılması ve ardından gelen Annan Planı kampanyaları dönemiydi… Ciddi ciddi her şeyini satıp savarak Türkiye’nin güneyine yerleşmeyi düşünüyordu çünkü ne haltlar ettiğini çok iyi biliyordu, bu yüzden kalbi kısa süreliğine korku içinde çarptı durdu ama barikatların açılmasının üstünden tam 12 sene geçti ve nihayet rahatladı çünkü kötülüğe kimseciklerin dokanmak istemediğini anladı… Artık geceleri gönül rahatlığı içerisinde yatağına uzanıp mışıl mışıl uyuyabiliyor…

Kötülük Lefkoşa’da ünlü bir şirketin sahibi kılığında hayatını sürdürüyor: Yıllar önce bir tetikçi olarak bu adaya getirilmişti, yeraltı örgüt liderliğinin hoşlanmadığı şahısları öldürmek üzere bir tetikçi olarak gelmişti buralara… Yüzü tırmıklar içinde kalmış adamızda yıllar önce genç bir gazeteciyi bir berber dükkanında traş olurken öldürmüştü… Elbette başkalarını da öldürmüştü… Kimsecikler ona yanaşmak istemediği için parçalanmış, bölünmüş ülkemizde hayatını güzelce sürdürüyor…

Kötülük Mağusa’da insan kılığında yaşıyor, yürüyor, konuşuyor, hala tehditler savuruyor – hatta şiir bile yazıp bunları yüksek sesle okuyor… Bu kötü “insan”, Maraş’ta Percana’nın bahçalarındaydı, o gün olanlar bir başka insanı delirtmişti ama bu delirmedi – aklı tamamen başında ve hatta şiir bile yazıyor ve kendini tam bir “kahraman” olarak görüyor…

Yurdumuzun çirkin, delik deşik bir yüzü var, adamızın güzelliğinin, denizinin, güneşinin, parlak renklerinin altında kötülükten kaynaklanan bu çirkinlik gizleniyor… Kötülük her yerdedir, güneyde ve kuzeyde çünkü burası kötülüğün yurdudur. Ancak ülkemizde insaniyet, merhamet ve sevgi de hayatta kalabilmiştir… İnsanlığın da bir insan yüzü vardır ve tüm korkulara karşın sessiz sedasız topraktan başını kaldırıp yüzünü bize gösteriyor – yüzünü bize gösterebilmesi için cesarete ve yardıma ihtiyacı var çünkü iyilik kırılgandır… Çekingendir… İnsanlık, kötülük kadar cesur değildir, gölgelere saklanır, kendini kamufle eder ve ancak onu teşvik ettiğinizde ortaya çıkıp başdöndürücü renklerini size gösterebilir… Bunlar sevginin, dostluğun, korkunç günlerde birbirine yardım etmiş insan yüreğinin olağanüstü renkleridir… İyiliğin de pasaporta ve kimliğe, bir milliyete ihtiyacı yoktur… Kıbrıs denen parçalanmış bulmacada saklıdır, parçacıkları bir araya getirebilmek için çok dikkatli bakmanız gerekir ama bir kez parçacıkları birleştirdiğinizde bu topraklarda nasıl hayatta kalabildiğimizi çözersiniz – kötülük ve insanlığın evi olan bu topraklarda…

İnsanlık Lapta’da yaşıyor ve bir akşam bana yüzünü gösterip telefon ediyor, iki “kayıp” insanın gömü yeri hakkında bilgi vermek istiyor…

“Çok yağmur yağmıştı” diyor, “ve ortaya iki iskelet çıkmıştı, şöyle şöyle bir binanın tam köşesindeydiler…”

 

DEVAM EDECEK

Bu yazı toplam 2401 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar