“’Kıbrıs’ta olmaz’ diye bir şey yok”
İç mimar Nuriye Tel, ‘Grey Art Work’ atölyesinde tamamen kendi tasarımları olan taşlar ve taş görünümlü köpükleri, isteğe göre üretiyor. Bu alana ilgisini çok küçükken fark ettiğini belirten Tel, mimarlığa olan tutkusunu anlatıyor…
Dila ŞİMŞEK
İç mimar Nuriye Tel, ‘Grey Art Work’ atölyesinde tamamen kendi tasarımları olan taşlar ve taş görünümlü köpükleri, isteğe göre üretiyor. Bu alana ilgisini çok küçükken fark ettiğini belirten Tel, mimarlığa olan tutkusunu anlatıyor…
YDÜ’de İç Mimarlık bölümünü bitirdikten sonra büyük bir şirkette yönetici olarak çalışmaya başladığını kaydeden Tel, yaratıcılığını kaybetmemek adına kendisine bir kafe ve atölye tarzında mekan açtığını söylüyor.
Kafe ve atölyeyi aynı anda yürütmenin mali sıkıntılar yarattığını belirten Tel, bu sebeple sadece atölye olarak işletmeciliğe de devam ettiğini ifade ediyor.
“Sağdan soldan eşyaları toparlayarak ve tamamen geri dönüşümle bir şeyler oluşturdum”
Açtığı mekanı tamamen geri dönüşümle dizayn eden, fazla para harcamadan kurduğunu dile getiren Tel, “Sağdan soldan eşyaları toparlayarak ve tamamen geri dönüşümle bir şeyler oluşturdum. Kafeyi, iki işi aynı anda yürütemeye zaman ayıramadığım için kapatmak zorunda kaldım. Bu yüzden tamamen iç mimarlığa odaklanmaya başladım. Bu sayede, tasarım ve malzeme konusunda kendimi geliştirdim” diyor.
“Grafik tasarım okumanın bana teknik olarak çok fazla katkısı oldu”
Ortaokul yıllarından beri sanata yönelik bir bölüm okumayı hedeflediğini söyleyen Tel, “Çizim ağırlıklı bir şeyler yapmak istiyordum. Mesleklerin ne olduğunu o zamanlar tam bilemiyordum. Lisede grafik tasarım okumak istedim. Grafik tasarım okurken, fark ettim ki evin içinde birçok değişiklik yapmaya başlamışım… Tabii renkleri, uyumu öğrenmeye başlamıştım… Sonrasında da iç mimarlık okumaya karar verdim. Ancak grafik tasarım okumanın bana teknik olarak çok fazla katkısı da oldu” şeklinde konuşuyor.
“Üniversitedeyken kendi odamı dizayn etmek istedim, ama elimde bir bütçe yoktu…”
Tel, üniversitedeyken kendi odasını tekrar dizayn etmeye çalıştığını belirterek, “Neler yapabileceğimi görmek istedim… Ama elimde hiçbir bütçe yoktu. O zamanlarda annemle babam çok karşı çıktı, ‘ne yaptın, odayı yıktın’ diyerek… Ben kararlıydım kaplama taş yapmaya… Derken, fark ettim ki köyümüzdeki bir kilisedeki taşları söküp atmışlar, ‘restore’ edecekler diye, ama yanlış restorasyon olmuş. Ben de tek tek gidip o mermerleri taşıyıp geldim, tek başıma, çok uğraşarak bir duvarımı kapladım. Sonrasında da yatağımı ve eşyalarımı eskitme yaparak bir bütün oluşturdum. İlk tasarımım da böylece tamamlanmış oldu” diye devam ediyor.
“Bazı insanlar, bunun el emeği ve yerli üretim olduğunu bilerek kıymetini biliyor”
İlerleyen zamanda, köpük malzemesinden taş görünümü elde edebileceğini öğrenince, bu kez etraftan taş bulmaya çalışmak yerine bu malzemeye odaklanmış. “İnsanlar gördükçe talep de çoğaldı. Bazı insanlar, bunun el emeği ve yerli üretim olduğunu bilerek kıymetini biliyor. Piyasada dışarıdan gelen taşlardan da daha ucuz üstelik… Çok başındayım işin, daha da gelişeceğine inanıyorum” diyor.
“Kıbrıs’ta, ‘olmaz’ diye bir şey yok aslında”
Tel, sözlerine şöyle devam ediyor: “Kıbrıs’ta, ‘olmaz’ diye bir şey yok aslında. Ben tek başıma, binlerce metrekarelik üretimde bulunabiliyorsam, neden bir şey olmasın? Burada bir şey yapamayız diyerek terk edip gitmemize gerek yok. Çünkü sen kalıp o istediğin şey için uğraşırsan oluyor. Emek ve inanç çok önemlidir.”