1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Kıbrıs’ta Osmanlı – Türk Eserleri (2)
Kıbrıs’ta Osmanlı – Türk Eserleri (2)

Kıbrıs’ta Osmanlı – Türk Eserleri (2)

Kıbrıs’ta Osmanlı – Türk Eserleri (2)

A+A-

 

Tuncer Bağışkan

KLASİK OSMANLI CAMİLERİ VE YEREL CAMİLER

Osmanlı döneminin ilk yıllarından başlayarak vakıf olarak kurulan çoğu zaviye, cami ve mescit gibi dini yapılar, değişik nedenlerle günümüze ulaşabilmiş değillerdir. Bu nedenle haklarındaki bilgilerimiz genellikle Osmanlı ile İngiliz Sömürge dönemi arşiv kaynaklarına dayanmaktadır. Lefkoşa’da yapılan bir sayımın sonuçlarını yansıtan 1723 (1136 H) tarihli Tahrir Defteri’nde, Lefkoşa’da 4000 ev, 16 mahalle, 2 Cami-i Kebir, 2 cami, 12 mescit, 3 medrese, 4 tekke ile zaviye, 5 hamam, 31 çeşme ve 6 kütüphane bulunduğu kayıtlıdır. Ayrıca 1835 yılı itibarıyla Lefkoşa’da 10 cami bulunduğu bilgilerine de rastlanmaktadır. Yine de bu bilgilerin çoğunun eksik olduğu bilinmektedir.

İngilizlerin talebi üzerine Osmanlı Evkaf Nazırı Abdülhalim Efendi’nin Kıbrıs Mutasarrıflığı’na ilettiği 16 Şevval 1296 H (20 Eylül 1879) tarihli yazısında belirtilen 131 kalemdeki Evkaf malları listesi, Evkaf mallarının sayısını tam olarak yansıtmamakla birlikte,1883 tarihinde M.B. Seager tarafından “Reports of the Evkaf Properties Cyprus” adıyla yayınlanmıştır. Bu listedeki vakıf emlakin arasında 81 cami, 5 mescit, 6 medrese, 2 okul, 7 tekke, 1 çiftlik, 2 türbe, 1 hücre, 1 çeşme ve 25 değişik vakıf yer almaktadır. Yine 1931 yılı itibariyle, eksik bilgiler içermesine karşın, Kıbrıs’ta 202 cami-Mescit, 15 tekke ve 8 medrese bulunduğu kayıtlara girmiştir.

Osmanlı döneminin ilerleyen yıllarında klasik Osmanlı mimarisini yansıtan Larnaka’daki Hala Sultan ile Lefkoşa’daki Arabahmet Camileri inşa edilirken, mütevazi cami, mescit ve türbeler de inşa edilmiştir. İlk örnekler arasında Bayraktar burcundaki cami ile türbe, Dükkanlarönü (Teyfik-Karamanzade) Camisi, Lefkoşa İplik Pazarı Camisi, Lefkoşa Tahtagala Camisi, Lefkoşa Turunçlu (Fethiye) Camisi, Lefke Piri Mehmet Paşa Camisi, Ambeligu (Bağlıköy) Mustafa bin Abdül Aziz Camisi, Lapta Haydarpaşazade Mehmet Bey Camisi, Mora Camisi, Dohni (Taşkent) Camisi, Dali Ziya Paşa Camisi, Limasol Köprülü Hacı İbrahim Ağa Camisi, Evdim (Düzkaya) Camisi, Pendakomo (Beşevler) Camisi, Stavrokonno (Akdoğan) Camisi, Anafodya Camisi, Vuda Camisi, Kalavason Camisi, Kambilli (Hısarköy) Camisi, Gonedra (Gönendere) Camisi, Kandu Camisi, Asporya (Aktepe) Camisi, Kukla Camisi, Aşağı Arodez Camisi, Mağusa Akkule mescidi ve daha niceleri yer almaktadır.

Vakıf emlakine ilişkin kayıtlarda sözü edilen çoğu camiler ne yazık ki günümüze kadar gelebilmiş değillerdir. Özellikle de İngiliz Sömürge İdaresine girdikten hemen sonra, köylerde bulunan Osmanlı dönemine ait harap durumdaki eski camiler, Evkaf İdaresi ile Sömürge Yönetimi tarafından yerlerine yenilerinin yapılması düşüncesiyle, hiçbir makamdan izin almaksızın köylüler tarafından yıkılmışlardır. Bu camilerin cephelerinde genellikle veranda bulunmamakla birlikte, Osmanlı döneminin ilerleyen yıllarında önlerine “Son Cemaat Yeri” olarak bilinen birer veranda da yapılmıştır. Bu bilgilerin dışında camisi bulunmayan köyler de vardı. Bunlar arasında Vroişa (Yağmuralan), Alevga (Alevkaya), Galatarya (Yoğurtçular), Arkimandrida, Zaharga (Tatlıca), Limnidi (Yeşilırmak), Faslı, Prastyo (Yuvalı), Anadyu (Görmeli), Mamundali (Soğucak), Gündoğdu (Androligu), Süleymaniye ve Yerovasa köyleri bulunmaktadır. Osmanlı döneminde ayrıca Avgalida (Kurtuluş), Klepini (Arapköy), Aşağı Civiya (Civisil – Cevizli), Dillirga Ay.Teodoros (Aytottoro – Bozdağ), Ay.Yorgi (Kavaklı), Çamlıköy (Kalohorio), Evretu (Dereboyu) ve daha bazı köylerde cami bulunmadığı da Evkaf arşiv belgelerinde kayıtlıdır. Köylerde yapılan camiler genellikle minaresizdi. Sadece bazı camilerin dışlarına yapılan birkaç basamaklı platformlar, balkonlar veya bazı durumlarda camilerin çatısına kadar çıkan merdiven basamakları, hocaların üzerlerine çıkıp ezan okumaları amacıyla minare olarak kullanılmaktaydı. Bu  tür  minareleri  olan camilere Lefkoşa kazasında Arçoz (Yiğitler), Larnaka kazasına bağlı Dohni (Taşkent), Limasol kazasına bağlı Siligu (Silifke) ve Baf Kazasına bağlı Asproya (Aktepe), Ay.Yorgi (Kavaklı), Melandra (Beşiktepe), Vreçça (Dağaşan), Alehtora (Gökağaç) ve Stavrokonno (Aydoğan)  köy camileri örnek olarak gösterilebilir. İlerleyen zamanlarda camilerin dışındaki basamakların nihayetine bir minare de inşa edilmeye başlanmıştır. Lefkoşa’daki Bayraktar Camisi ile Araplar Camisi buna birer örnek teşkil etmektedir.

XX. yüzyılın başlarına ait köy camilerinin tamirleri ile yönetim şekline ilişkin bilgilerimiz Evkaf arşiv belgelerine dayanmaktadır. 11 Ocak.1904 tarihi itibariyle köy camileriyle ilgili olarak bir üst düzey hükümet görevlisinin İngiliz Evkaf Delegesi’nden talep ettiği bilgiler arasında, köy camisinin ne anlama geldiği, bu gibi camilere bağış yapılıp yapılmadığı, cami görevlilerinin nasıl ödendiği, camilerin sayılarının kaç olduğu ve bu gibi köy camilerinin tamir edilmeleri için yıllık masrafın ne olması gerektiği hususları yer almaktadır. Talep edilen bu bilgilere İngiliz Evkaf Delegesi W. Collet’in verdiği 18.1.1904 tarihli yanıt ise aynen şöyledir : “Bizim düşüncemize göre köy camisi, köydeki herhangi bir camidir. Yaklaşık tamamının bazı bağış kaynakları vardır veya vardı. Eğer bunların düzenli olarak tamirleri yapılırsa, yıllık tamirleri 10 silin ile £3.- arasında değişmektedir. Bunların büyük bir bölümü köylülerin belirledikleri mütevelliler tarafından yönetilmektedir. Diğerleri ise Evkaf’ın resmi mütevellileri tarafından yönetilir. Eğer cami Meşruta Vakıf ise, mütevellisi Vakfiye şartnamesinin kurallarına göre belirlenir ve Kadı’nın görevi ise kimin mütevelli olma hakkına sahip olduğu konusunda karar vermektir. Evkaf İdaresi sadece yönetim bozukluğu olduğunu kadıya ispatlayabileceği güncel konularda devreye girebilir. Memurlar cami gelirlerinden ödenirler, bazı durumlarda köylüler katkıda bulunurlar; ayrıca bazı durumlarda Evkaf da katkıda bulunur. Köy camileri şimdilerde okul ücretlerini ödemekle de yükümlü olduklarından, genellikle camilerin tamiri için gerekli paranın büyük bir bölümü bu şekilde tükenmektedir. Yaklaşık olarak 170 köy camisi ve mescidi vardır.”

İngiliz sömürge döneminin ilerleyen yıllarındaki cami tamiratlarında çimento malzemesi kullanımına ilişkin bilgiler de Evkaf arşiv kayıtlarında yer almaktadır. Camiler ile Vakıf mallarının tamiri için ilk kez 1907 - 1909 yıllarında İngiltere’nin Liverpool kentinden 120 ile 200 varil Portland çimentosu getirilmiş, ondan sonraki yıllarda ise vakıf mallarında çimento kullanımı yaygınlaşmıştır.

KİLİSE BENZERİ CAMİLER

Osmanlı döneminin ilk yıllarında önemli sayılan kiliseler ile katedraller camiye dönüştürülürken, ilerleyen yıllarda kiliselere benzeyen camiler de inşa edilmeye başlanmıştır. Bunun başlıca nedeni yapıcılık zanaatının Kıbrıslı Rumlar tarafından benimsenmiş olmasıydı. Bir mimar olan Eski Eserler Dairesi Müdürü George H. Everett Jeffery’nin 1918 yılında yayınladığı kitabında, Kıbrıs’ın Osmanlı İdaresine girmesinden sonra, sadece “Türk” olarak tanımlanabilen “Türk-Rum Stili”nin ortaya çıktığını ve bu stilin kilise mimarisinde de uygulandığını yazmıştır. Ancak şu gerçek ki, XVII-XVIII.  Yüzyıldan başlayarak XX.  Yüzyılın ilk çeyreğine kadar Hıristiyanların en önemli sanat kollarından biri olarak sivrilen yapıcı ustaları arasında Türk yapıcı ustalarının adlarına rastlanmamaktadır. Nitekim 1904 -1908 yılları arasında Kıbrıs’ta bulunan Dr. Hâfız Cemal Lokman Hekim, bu konuya ilişkin izlenimlerini şu şekilde anlatmıştır: “(Kıbrıs’ta) Hıristiyanların en önemli sanat dallarından biri de yapıcı (mimar) idi. ...Ustalar “Mastire” olarak bilinir. ...Evkaf gelirinin % 30’u kutsal camiler ile mescitlere gidiyor. ...Evkaf bütçesinden her sene binlerce lira alan Rum ustalarının yerine geçmek üzere dışarıdan mimarlar getirtilerek bu sayede birçok yerli mimarın yetiştirilmesine çaba gösterilmelidir. ...Evkaf idaresi tarafından her yıl inşaat için sarf olunan binlerce lira Rumların ellerine düştüğünden; Arabistan’dan Mısır’dan mükemmel iki usta getirtilerek bunların yanlarına her kaza merkezinden beşer adam verilip eğitilmeleri tamamlandıktan sonra bunlar yine kendi kazalarına gönderilmelidir. Bu kez de onların yanlarında zamanla yeni elemanlar yetişecektir”.

Bu bilgilerin yanı sıra XX’inci yüzyılın ilk yarısında (veya 1920-1930’lu yıllarda) cami, minare ve çeşitli tamiratlar yapmak üzere Vakıflar İdaresine çalışan Rum ustalar arasında Usta Kalla’nın oğlu Nicolaki (Nikola) Kalla, Tovlis Karagannas, Kızılbaşlı Haci Yanni Nicoli. H. Haralambo, Kaymaklılı Toghli Yarki, G. Yuannis Yuannos, Salvo Zamid, Dimitris Stavru, Aylukalı Bavli, Kör Hristo, Yango Vasili, N. Yorgallis, basık burunlu olması itibariyle ‘burunsuz’ ve ‘basık burunlu’ lakaplarıyla da bilinen Kaymaklılı Dimitro (muhtemelen Evkaf kayıtlarında geçen Dimitrin Leandros), Kaymaklılı Müteahhit Antonios Banbulos, Kaymaklılı Evris Kulumbri ve daha nicelerinin adları yer almaktadır. Camileri Rum ustaların yapmalarının bir sonucu olarak Minareliköy (Neo Horio) ile Galatya köylerindeki kilise benzeri camiler inşa edilmiştir. Kıbrıslı Türkler, Rum yapıcı ustalarının yanında çalışarak bu zanaatı öğrenmişler ve ilerleyen yıllarda bir varlık olarak ortaya çıkmışlardır. Nitekim 1927 -1932 yılları ile 1937 -1939 yılları arasında sadece cami tamiratlarında çalışan az sayıdaki Türk yapıcı ustaların (ve dülgerlerin) adlarına Evkaf arşiv belgelerinde rastlanmaktadır. Rum ustaların yanında yetişen bu ustalardan adlarını saptayabildiklerimiz arasında Baflı yapıcı ustası İsmail Mehmet, Polili dülger Mustafa, Kasabalı Müteahhit Hasan Behçet Boyacı, Kasabalı yapıcı ustası Mustafa Sabri, Kasabalı yapıcı ustası Hüseyin Osman, Kasabalı marangoz Ahmet Mehmet Doktor, Luricinalı yapıcı ustası İbrahim Yusuf Musko ve Orundalı yapıcı ustası Mulla Hüseyin İsmail yer almaktadır. 1953 yılına gelindiğinde, cami tamiratlarında belirli Türk yapıcı ustalarına Evkaf Murahhaslığı tarafından iş verilmiş olmasına karşın, büyük oranda Rum yapıcı ustalardan yararlanıldığı anlaşılmaktadır. Ancak yine de Stavrokonno camisinin yeniden inşa edilmesi için Stavros Trasivulu adlı bir Rum yapıcı ustası ile 5 Nisan 1937 tarihli bir kontrat imzalayan Baf Evkaf Vekili’nin, inşaatta Türk sanatkârların çalıştırılmasını şart koşmuş olması itibarıyla, bu alanda Türk yapıcı ustaların yetişmelerinin amaçlandığı izlenimi edinilmektedir.

Bu arada Türk mimarlar yetişene kadar 1953 yılı itibarıyla Kıbrıs’ta bir şube açacak olan Türkiye Yapı ve Kredi Bankası’nın mimarından yararlanılması düşünüldüğü de Evkaf arşiv belgelerinde kayıtlıdır. Ancak sözü edilen bankanın şubesi Kıbrıs’ta açılmadığından bu düşünce gerçekleşememiştir. Yine de inşaat işlerini Rum yapıcı ustalarından öğrenen ve/veya onların inşaatlarında çalışan Türk yapıcı ustaları genellikle 1940’lı yılların sonu ile 1950’li yılların ilk yarısından itibaren inşaat sektörüne tek başlarına girmişlerdir. Bunların arasında Osman Hocaoğlu, Abohorlu Cemal usta, Yorgozlu Cemal usta, Hüseyin Gazioğlu, Yusuf usta, Arodezli Darbaz ailesi bireyleri ile bu aileden gelen Arodezli Fuduno ve Larnaka Aytottorosunda doğup Lefkoşa’da yetişen Mehmet Garabela (Ateşin)’nın adları anımsanmaktadır. Mehmet Garabela’nın (Ateşin) bir Rum yapıcı ustasının yanında yetiştiği, taş yapılar ile minare inşaatında ünlendiği ve Güzelyurt camisi başta olmak üzere  Çatoz, Vadili ve Yeşilköy camilerinin minarelerini yaptığı halen anımsanmaktadır.

BEZEME

Cami ile mescitlerdeki kapı ile pencerelerin kilit taşlarına kabartma olarak ay ile yıldız motiflerinin, bazen ters, bazen ise doğru bir şekilde yapılması yaygındı. Ornuta Hacı Hamit Mescidi ile Aşağı Arodez Camisi bunlara birer örnek teşkil etmektedir. Evretu (Dereboyu) Camisi mihrabı ise Klasik Yunan sütun başlıklarıyla süslenmiştir.  Mührü Süleyman’ın mührü adını taşıyan ve üst üste oturtulmuş iki üçgenin oluşturduğu altı kollu yıldız motifi de yaygın olarak ibadet yerlerinde kullanılmıştır. Bazı Rum yapıcı ustalarının kilit taşlarına Ortodoks kilisesinin amblemi olan çift başlı kartal tasviri yaptıkları örneği Dizdarköy (Nisu) camisinde karşımıza çıkmaktadır.
Bazı mihrap bezemeleri Anadolu’da rastlananlarla benzerdir.  Bazı mihrapların iki kenarlarında birer servi ağacı motifi bulunmaktadır. Bunun yanı sıra bazı cami mihraplarında İon ile Korint karışımını yansıtan sütun başlıkları ve Yunan Lahitleri ile tapınaklarında sıkça rastlanan tepe akroterleri de yer almaktadır. Evretu (Dereboyu) camisinin mihrabı ise buna bir örnek teşkil etmektedir. 

MESCİTLER

Mescitler, mahalle halkı ile esnafının Cuma namazları dışındaki ibadet ihtiyacını karşılayan minbersiz, minaresiz, genellikle sündürmesiz ve tek mekanlı olan küçük yapılardır. Bir zamanlar çoğunluğu kerpiçten yapılmış olmaları nedeniyle yıkıldıklarından veya harabiyet nedeniyle yıktırılıp yerlerine başka bir mescit veya cami inşa edildiğinden günümüze kadar gelememişlerdir. Günümüze gelmeyenlerden saptayabildiklerimiz arasında: Lefkoşa’da 1240 H (1825) tarihli Basmacılar Mescidi, Lefkoşa Tanzimat Sokağında Kanlı Osman Burcu üzerindeki Cafer Paşa Mescidi, Tabana Mescidi, Eğlence’de Miskinler Çiftliği Mescidi, Mağusa Kızıl Hamam yanındaki Kuru Çeşme Mescidi,  Yukarı Baf’ta Mutallo Mescidi, Limasal Köseoğlu mahallesinde Alaca Mescit(1298), Cafer Paşa Vakfına ait olan Lefkoşa’daki Sinan Paşa Mescidi ve 1883 yılındaki M.B. Seager’in yayımladığı “Reports of the Evkaf Properties Cyprus” raporunda sözü edilen bazı cami veya mescitler bulunmaktadır.

Günümüze kadar gelebilen mescitler arasında Lefkoşa’da Akkavuk (Abu Kavuk Mehmet Paşa) Mescidi, Kanlı Mescit (Mahmud Paşa Mescidi), Karababa (Kara Buba) Mescidi, Növbethane Mescidi, Tophane Mescidi,Tabakhane (Debbağhane – Çektirioğlu) Mescidi, Aşağı Deftera Mescidi, Larnaka kazasındaki Delikipo Mescidi, Ornuta (Ormithi) Hacı Hamid Mescidi, Orunda Mescidi, Mağusa’da Akkule Mescidi, Bilal Ağa Mescidi, Mağusa Tabakçılar (Tabakhane) Mescidi, Litrangomi (Boltaşlı) Mescidi, Limasol Kalesi Hasan Ağa Mescidi ve Dip (Aşağı) Baf Mescidi bulunmaktadır.

-Devam edecek-

Bu haber toplam 21494 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 180. Sayısı

Adres Kıbrıs 180. Sayısı