1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. Kıbrıs’ta 'Sol Mücadele', Rüstem Kitabevi’nde tartışıldı
Kıbrıs’ta 'Sol Mücadele', Rüstem Kitabevi’nde tartışıldı

Kıbrıs’ta 'Sol Mücadele', Rüstem Kitabevi’nde tartışıldı

Rüstem Kitabevi, 9 Şubat Cuma gecesi Dr. Abdullah Korkmazhan’ın “Vretçalı Hoca Özker Özgür” kitabı bağlamında “Vretçalı Hoca ve Sol Mücadele” konulu panele ev sahipliği yaptı.

A+A-

Murat OBENLER

Rüstem Kitabevi, 9 Şubat Cuma gecesi Dr. Abdullah Korkmazhan’ın “Vretçalı Hoca Özker Özgür” kitabı bağlamında “Vretçalı Hoca ve Sol Mücadele” konulu panele ev sahipliği yaptı. Doç.Dr. Umut Bozkurt'un moderatörlüğünde gerçekleşen panelde AP Milletvekili Prof.Dr Niyazi Kızılyürek “Sol Üzerine Düşünceler” ve araştırmacı yazar Mete Hatay “KTFD-KKTC ve Sol” ve Dr. Abdullah Korkmazhan da “Sol ve Özker Özgür” başlıklı konuşmalar yaptılar. Birçok kuşaktan kişinin katılımıyla zenginleşen ve soru cevaplarla devam eden panel Kıbrıs’taki Sol Mücadeleyle ilgili birçok detayın da paylaşıldığı oldukça aydınlatıcı ve yararlı bir etkinlik oldu.
Açılış konuşmasını yapan moderatör Doç.Dr. Umut Bozkurt kitabın bir özetini yaparak Dillirga Direnişi, Özker Özgür’ün öğretmen kimliği, CTP’nin kuruluş dönemlerindeki Özker Özgür’ün duruşu ve bu kuruluştaki rolü, parti başkanlığı dönemi ve koalisyon hükümeti dönemi, partiden ayrılma süreçleri ile ayrıldıktan sonraki yaşamını içeren dönemlerle ilgili kısa bilgiler verdi.

 

Hatay: “Korkmazhan’ın yazdığı kitap çok önemli malzemeler içeriyor, iyi bir yönlendirme kitabı olur ancak Özker Hoca için daha tarihsel bakış açısıyla bir kitaba da ihtiyaç var”

İlk konuşmayı araştırmacı yazar Mete Hatay yaptı ve “KTFD-KKTC ve Sol” başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi. Mete Hatay kitabın Kıbrıs Türk Solu’nu özetler nitelikte olduğunu söyleyerek o dönemlerle ilgili bilgiler verdi. Hatay : “ AKEL sonrası solun Türkiye’den gelen akımlardan etkilendiğini söyleyerek bu dönemde hiç Türkiye’de bulunmayan Özker Özgür’ün de öğretmenler hareketinde aktif mücadeleyi sürdürürken Türkiye’de okuyup gelen ilerici gençlerle CTP saflarına yöneldiğini ve bunun da o dönemde oldukça normal olduğunu belirtti. 1974-1983 arası mal paylaşımı ve ganimet dönemi yaşandığını ve UBP odaklı paylaşımın uzun yıllar devam ettiğini kaydeden Hatay, KTFD’nin kuruluşunda solun rolü ilişkisinin daha derin araştırmalara muhtaç olduğunu belirtti. 1983’te solun Anayasaya karşı duruş sergilediğinin gözlemlendiği şartlarda Özker Özgür’ün 1990’lara kadar Türkiye’nin garantörlüğünü savunduğunu da vurgulayan Hatay, Korkmazhan’ın doktora tezi olarak yazdığı kitabın çok önemli malzemeler içerdiğini, çalışmalar için iyi bir yönlendirme kitabı olduğunu ancak Özker Hoca için daha tarihsel bakış açısıyla bir kitaba da ihtiyaç olduğunu ifade etti.  Erenköy’ün Kıbrıs Türk kimliğinde önemli bir yeri olduğunu ve Özker Özgür’ün de aralarında olduğu gençlerin Erenköy deneyimlerine daha yakından bakılması gerektiğini, o dönemdeki politik ve sosyolojik olayların da cephedeki gençleri oldukça etkilediğini ve daha sonraki politik duruşlarının oluşmasında ciddi etkileri olduğunu da sözlerine ekledi.

 

Kızılyürek: “TMT’nin solcu avına çıkmasıyla 1.Kuşak solcuların birçoğu da ülkeden ayrılmak zorunda kaldı”

İkinci konuşmayı yapan AP Milletvekili Prof.Dr Niyazi Kızılyürek, Kıbrıs Komünist Partisi’nin kuruluş süreçlerinden başlayarak AKEL ve PEO’nun kuruluşlarını da kapsayan ve Kıbrıs Türk solunun bu süreçlerdeki yerini anlatan (1.kuşak K/T solu) ve 1960-70’lerde Türkiye’den gelen ilerici gençler ile ülkedeki gençlerin de aralarında olduğu (2.kuşak K/T solu) mücadeleyi içeren bir konuşma yaptı. Sol mücadelenin Kıbrısta Kıbrıs Komünist Partisi ile başladığını ve az sayıda K/T’ün de o dönemde kültüralist, laik bir duruşları olduğunu kaydeden Kızılyürek dönemin Helen ve Türk milliyetçiliğinin anti-komünist çizgide ortaklaştıklarını da vurguladı. Kıbrıslı Türk işçilerin Enosis fikrinden rahatsızlıkları oluştuğunu ve PEO çatısı altında sendikal haklar bağlamında mücadeleye devam ettiklerini söyleyen Kızılyürek buradan az sayıda kişiden oluşsa da 1.Kuşak Kıbrıs Türk Solu’nun doğduğunu kaydeder. Bu kişilerin 1958 ve sonrasında TMT’nin solcu avına çıkmasıyla ana hedef haline geldiğini ve birçoğunun da ülkeden ayrılmak zorunda kaldığını belirten Kızılyürek, AKEL’in K/T solcularının güvenliğini sağlayamamasının da bu gidişlerde etkili olduğunu ifade etti.
 

Kızılyürek: “Ne kadar suç varsa emperyalizme yükleniyor ama iç dinamiklere bakılmadı”
2.Kuşak K/T Solu’nun ise Türkiye’de okuyan, günlük hayatı belirleyen anti-emperyalist bazlı sol ideolojiyi Türk kaynaklarından öğrenen, Marksizmi savunan, Türk solu gibi düşünerek, uygulama yapan K/T gençlerinin ülkeye dönmesi ile oluştuğunu kaydeden Kızılyürek, “Ne kadar suç varsa emperyalizme yükleniyor ama iç dinamiklere bakılmadı. Kıbrıs’ta çift milliyetçilik, toplumsal sınıf yapıları, sosyolojik, sınıfsal yapılar hiç çalışılmadı.” dedi.

 

Kızılyürek: “Naci Talat yazılmadan Özker Özgür yazılamaz”

Naci Talat’ın yazılmadan Özker Özgür’ün yazılamayacağını kaydeden Kızılyürek ,”İGD öğretisi Sovyetlere yakındı ve bu hayranlık Kıbrıs’a döndüklerinde AKEL ile temasa geçmelerine ve bu ilişkiyi uzun süre sürdürmelerine sebep oldu. Özker Özgür Marksist olmadığı için CTP’ye parti başkanı yapılıyor. Özker Özgür ile Naci Talat’ın arasının erken bozuldu. Bu sonraki süreci çok etkiledi.” Dedi.

 

“Güney Kıbrıs’taki birçok olumsuz gelişmeye rağmen K/T Solu ülkeyi birleştirmek için inat etti ve bu inadı hala daha sürüyor”

Bir kimlik arayışı içinde olan K/T solunun adada birlikte yaşam ve barış mücadelesi verdiğini ve Marksist derinliği olmayan bir kimlik ve barış hareketi olarak geliştiğini kaydeden Kızılyürek , bu süreci yurtsever bağlılık olarak değerlendirdiğini ifade etti. Kızılyürek: “Güney Kıbrıs’taki birçok olumsuz gelişmeye(milliyetçilik, dışlayıcı eğitimler vs.) rağmen K/T Solu ülkeyi birleştirmek için inat etti ve bu inadı hala daha sürüyor. Kıbrıs’ta ortak bir ülke, Türk milliyetçiliği içinde asimile olmama hedefleriyle kendine has bir tarzı olan K/T solunun marksizmle ilgili sorun yaşaması normaldir. Biz Avrupa Sol grubu olarak da bu krizleri yaşıyoruz. Günümüzde söylemlerimizi toplumsal adalet, eşit gelir dağılımı vb. dönüştürdük. Sovyetlerin dağılması sonrasında dünya solunda bir melankoli yaşanıyor ve biz de Kıbrıs’ta bu melankoliden çıkabilmiş değiliz.”

Korkmazhan: “Özker Özgür bu ülke için sadece bir muhalefet lideri değildi. Özeleştiri yapabilen, özür dileyebilen bir liderdi”

Dr. Abdullah Korkmazhan da Özker Özgür’ün solun liderlerinden, öncü isimlerinden birisi olduğunu söyleyerek başladığı konuşmasına kitabın eksikleri olmasına rağmen Özker Hoca’yı anlatması adına çok değerli olduğunu söyleyerek devam etti. Leymosun İşçi Merkezi kuruluşu, Fugasa maden kazası, AKEL’in kuruluşu, Erenköy direnişini de içeren Erenköy okulu, Cumhuriyet Gazetesi yazıları ve yazarlarının öldürülmesi, Türkiye’deki öğrencilerin de lideri olan Naci Talat ve Özker Özgür’ün bir araya gelerek CTP saflarında birlikte mücadeleye başlaması, CTP ve Londra’daki sol hareketin ilişkileri, CTP-AKEL bağı gibi konulara değinen Korkmazhan, “1970’lerin başında solcu bir Özker Özgür’den bahsedebiliriz. Özgür’ün eğitim için Londra’ya gitmesi ve orada AKEL ile temasta bulunması, organik bağ kurması önemlidir. Özker Özgür, Londra’dan onay alındıktan sonra parti başkanı yapılıyor. Özker Özgür bu ülke için sadece bir muhalefet lideri değildi. Onun öğretmen kimliğinin de etkisiyle toparlayıcı rolünü her zaman söylemek lazım. Görüş ayrılıkları da olsa Naci Talat ve Özker Özgür birbirini bütünleyici iki liderdi. Özker hocanın “Naci ile her zaman iki yoldaş olarak kalmayı başardık” cümlesi önemlidir. Hoca kendini Kıbrıs’ın birleştirilmesi mücadelesinde bir fedai olarak tanımlardı ve ölüm tehditleri de almasına rağmen bu mücadeleyi asla bırakmadı. Hatalarından ders çıkarabilen bir lider olması diğer bir önemli özelliğiydi. Özker hoca özeleştiri yapabilen, özür dileyebilen bir liderdi.” dedi.

Kızılyürek: “Erenköy Okulu” diye bir şey yok. Sadece düş kırıklığı yaşayan K/T gençleri var”
Soru-cevap bölümünde ise Niyazi Kızılyürek “Erenköy Okulu” tabirine karşı çıkarak Erenköy’de sadece düş kırıklığı yaşayan K/T gençleri olduğunu, Türkiye’nin müdahale edeceğine yönelik umutların kırıldığı yer olduğunu kaydetti. Erenköy’ün her iki toplumda da anavatanlardan beklentiler anlamında düş kırıklığı yarattığını belirten Kızılyürek, Erenköy’ün buradaki gençlerin yaşamları üzerinde önemli etkileri olduğunu da düşündüğünü ifade etti.

img-2352.jpg

img-2374.jpg

img-2412.jpg

Bu haber toplam 2380 defa okunmuştur