Kıbrıs’ta Türkçe Ezan ve Nazım Hoca-14
Az sonra okuyacağınız yazıdan da anlaşılabileceği gibi, İstiklâl gazetesi, Müftü Yakup Cemal Menzilcioğlu üzerinden, Hür Söz ve Halkın Sesi’ne karşı yazılar yazmaya yeni tartışmalar açmaya devam ediyor. Yeni tartışma konusu ise; Kıbrıs Müftüsü’nün Türkiye’den atanması yerine toplum tarafından seçilerek bu göreve geitirilmesidir. Hür Söz buna açıklık getirirken diğer taraftan Menzilcioğlu’nun görevden alınması konusunu da dile getirmeyi sürdürüyor.
“Hür Söz-11 Mayıs1951-syf:1
Yanlış Tefsir Ediliyor
Atatürk inkılâplarını tam bir hassasiyetle müdafaa etmeyi, dünyada her vazifeden üstün ve kutsal tutan gazetemizin, son zamanlarda memleketimizde cereyan eden bazı nahoş taassup ve irtica hareketlerine karşı “Halkın sesi” refikimizle müştereken çetin bir mücadeleye girişmesi bazılarınca yanlış tefsir edilmektedir. Bizi muasır medeniyetler seviyesine ulaştıracağına inandığımız genç Türkiye’nin nurlu inkilâpçılarına gerek doğrudan doğruya, gerekse dolayısıyle yapılacak çirkin hücum ve isnatlar, geçmişte olduğu gibi gelecekte de sahiplerinin yüzlerine fırlatılacaktır.
Son zamanlarda yerli Türk basınında inkilâp ve irtica konusunda heyecanlı münakaşalar olmuş ve hâlâ olmaktadır da. Dinsizlikle olduğu kadar, irtica ile de savaşmayı kendisine şiar edinen gazetemiz, ada’ya muvasalatı sırasında modern bir din adamı olarak alkışladığımız ve fakat birkaç ay içerisindeki icraat ve mev’izaları (öğütleri) ile hâyâl sukutuna uğradığımız yeni Müftü Yakup Celâl Menzilcioğlu’nun dahi hücumuna uğramıştır. Kendisine bel bağladığımız ve hörmet ettiğimiz bir din reisimizin Ayasoya camii kürsüsünden bizi ve bizimle birlikte olanları tekfir etmesi ve hatta halkı gazeteci ve münevver zümre aleyhine kışkırtmak istemesi cidden hazindir. İşte bundan dolayıdır ki, gerek Hür Söz, gerekse Halkın Sesi, yeni Müftü’nün Kıbrıs Türkleri’nin muhtaç olduğu ideal din adamı olmadığına hükmederek; Atatürk inkilâblarını her hüzünden masun (korunan), Kıbrıs Türk halkının vicdan hürriyetinin her şeyin üstünde tutmayı millî ve dinî bir vazife bilmiştir. Çünkü bile bile bütün cemaat vicdan hürriyeti ile inkilâplardan mahrum edilemezdi.
Dünkü İstiklâl gazetesi Müftü hakkında halkımız tarafından tasvip edilen neşriyatımıza temas ettikten sonra şunları yazmıştır:
“İstiklâl” gazetesi, Müftünün seçimle yapılmasını istediği ve bu hususta günlerce YERİNDE neşriyat yaptığı zaman Halkın Sesi ve Hür Söz gazeteleri ağızlarını tıkadılar (!) ve tayin yoluyle Müftü gelmesini yaldızlı sözlerle alkışladılar!!”
İstiklâl gazetesinin yukarıdaki neşriyatı hiç bir esasa dayanmamaktadır. Çünkü, Hür Söz Müftülük makamının ihyasını ve Müftü’nün bir başlangıç olarak hükûmet tarafından tayinini memnuniyetle karşılamışsa da, müteakip zaman zarfında Müftü’nün halk tarafından SEÇİMLE tayinini kuvvetle ve cesaretle ileri sürmüştür. Arzu ettikleri takdirde, kolleksiyonlarımızdan 1946’dan beri bu hususa dair yazdığımız yazıları dikkat nazarlarına sunarız. Biz, ayni fikir üzerinde ısrarla durmaktayız ve Müftü’nün seçimle tayinini istiyoruz. Bunu, geçenlerde bu sütunlardan değerli bir hukukçumuz tarafından Ekselâns Vali’ye gönderilen açık mektupta da belirtmiş bulunuyoruz.
Kıbrıs’a geldiği zaman Müftü’ye gösterdiğimiz hürmet, güven ve itimadın tamiri gayri kabil bir şekilde sarsılmış olması, Bay Yakup Menzilcioğlu’nun zaman ve zemine uymayan kışkırtıcı vezünasihatının (va’zu nasihat-nasihatte bulunma) tabiî bir neticesidir. Yıllarca Kadı ve müftüler arasındaki ayrılık gayrılık ve nemelâzımcılık yüzünden büyük sarsıntılar geçiren Türk cemaatı İKİYE DEĞİL, İSTERSENİZ ONİKİYE AYRILINIZ!” diyen, cemaatı aydın zümre üzerine kışkırtan, cemaata camide kavuk giymelerini emreden! bir din reisini nasıl istiyebilir ve onu nasıl alkışlayabilir?
Biz, Kıbrıs’ta her şeyden evvel, bizi birbirimize yaklaştıracak, Atatürk inkilâplarını hazmetmiş aydın fikirli ve tolerans sahibi bir din reisine muhtacız ve böyle bir Müftü’nün de yine seçimle tayinine taraftarız. İstiklâl gazetesi hakikatleri yanlış yoldan tefsir etmemelidir.
HÜR SÖZ”
Anlaşılan o ki, Müftü efendi Ayasofya camii’nde verdiği her vaiz’de Hür Söz ve Halkın Sesi gazetesi konusunda da cümleler sarfetmektedir. Son vaizi’nde bu gazetelerimizden ve tartışmalardan bahsetmemiş olması Hür Söz gazetesinin de dikkatini çekmiş.
“Hür Söz-12 Mayıs1951-syf:1
Müftü Dün Konuşmadı
Bay Yakup Celâl Menzilcioğlu dün Ayasofya camii kürsüsünden (mutadı veç’hile-her zamanki gibi) yapmakta oldukları vaizlerini yapmamışlardır.
Bay Müftü’nün bu hareketini, acaba, Halkın Sesi ve Hür Söz’e karşı açılan mücadelenin! Bir mütarekesi (ateşkes-bırakma) mi sayalım?!..
Bunu zaman gösterecektir.”
O günlerde ticaretle uğraşan aynı zamanda Lefkoşa Belediye Azası olarak da görev yapmakta olan bir şahsiyet vardı. Hasan Fahri Uzman. 23 Şubat 1899 yılında Hacı Yusuf Ağa ve Huriye Hacı Yusuf’un oğlu olarak dünyaya gelen Hasan Fahri Uzman geçmişte gerek SÖZ gazetesinde gerekse Hür Söz’de zaman zaman toplumsal ve siyasi yazılar yazmaktaydı. Menzilcioğlu konusunu ele aldığı bir yazısı da Hür Söz’de yayınlanmıştı.
“Hür Söz-15 Mayıs 1951-syf:3
Kıbrıs Müftisi Faydalı Olamıyor
-Hasan Fahri Uzman (Belediye azası)
Kıbrıs Türkleri 1878’de bir talihsizlik eseri olarak anavatandan cüda(uzak) düşünce bu öksüzlük ona maddi ve manevi bakımdan tüyler ürpertecek azim gayıplara mal olurken tek kazancı hür ve demokrat bir idarenin tabiî serbestliği içerisinde koyu taassupları kendisini kurtarabilmenin yolunu bulmuş olmasıdır. Ve bundan dolayıdır ki Atatürk inkılâbını hiç bir mecburiyeti yokken ve hiç bir baskıya hacet olmadan onu seve seve ve kolaylıkla almış, benimsemiş ve tamamen hazmetmiş bulunuyor, o derecede ki bugün Atatürk inkilâbına el ve dil uzatanlara karşı nefreti tiksinti duymaktadır ve asla o inkilâbın zedelenmesine, sarsılmasına, yıkılmasına zerre kadar müsaade, müsamaha ve tahammül edemez. Çünkü bütün aydınlarımız bilâ müstesna inkilâp potasında yoğrulmuş hakik’i demokrasinin ne demek olduğunu bilen ve takdir eden kimselerdir ve bittabi onları bundan sonra yetmiş seksen sene evvelki taassup zihniyet ile yollarından çevirmenin imkânı olamaz.
Ve işte bundan dolayıdır ki memleketmimize hususi bir anlaşma ile Müfti olarak gelen sayın Yakup Celâl Menzilcioğlu memleketimizin bu ahvali ruhiyesini tamamen tedkik edip ona tam manasıyle ittila kesbetmeden (öğrenmeden) Atatürk inkilâbına velev bilvasıta olsun alehtar olması veya görünmesi gençlerimizin feveranına kâfi sebep oluyor. Evet Yakup Celâl Menzilcioğlu alim, fazıl, mütedeyyin itikadı tam bir efendi ama Atatürk inkılâbını 25 seneden beri kısmen olsun benimsememiş, hazmedememiş olmasından fikir ve düşünceleri ve kanaatleri gençliği tatmin edemiyor. Bilâkis ... gerdiği içindir ki günden güne matbuatta hiç de hoşa gitmiyecek münakaşalar devam edip gidiyor ve bu demek değilmidir ki efendi Kıbrıs Türkleri için faydalı olamıyor. Faydalı olamadığından eninde sonunda bu vazifesinden ayrılacaktır. Binaenaleyh sayın Müftü efendi ne kendisini ve ne de Kıbrıs Türklerini daha fazla üzmeden istirahatına baksa çok daha isabetli hareket etmiş olur kanaatındayız.
Zira esefle görülüyor ki günden güne Türk ailelerinin ağızlarının tadı kaçıyor. Baba evlât, kardeş birbirine düşman oluyor ve bir sofrada yemek yiyemez hale geliyorlar. Dini kuvvetlendireceğiz derken bu tarafta ailenin temelini çöktürüyoruz ve daimi bir huzursuzluk yaratıyoruz ki hiç te arzu edilen şey değildir. Şu halde sayın Müftü efendi Kıbrıs Türkünü daha fazla parçalamadan onu ekseriyet unsuruna karşı daha kuvvetli ve birlik halinde bulundurabilmesi için kendi muhitinde istirahata çekilmesi şayanı tavsiyedir.”