1. YAZARLAR

  2. Eralp Adanır

  3. Kıbrıs’ta Türkçe Ezan ve Nazım Hoca-7
Eralp Adanır

Eralp Adanır

Kıbrıs’ta Türkçe Ezan ve Nazım Hoca-7

A+A-

Nazım Hoca’nın sonunda yargılanarak cezasını çekmek için hapishaneye gönderiliyor. Elbette Türkiye’deki Türkçe ezan konusunda hükümetin almayı düşündüğü; Arapça ezanı da dileyen kişi tarafından okunabilecek olması kararı, buradaki Nazım Hoca müridlerini de ayağa kaldıracak etkiyi yaratmıştı. Bu öneri ışığında hapis cezası kesilen Nazım Hoca’ya basına yansıyan ilk destek Leymosun’dan (Limasol) gelmişti. Haziran 1950’de Hür Söz’e yansıyan bu haberde, Nazım Hoca’nın mahkumiyetinin kaldırılması ve serbest bırakılması için imza toplama girişiminde bulunuluyordu. 

“LEYMOSUNDAN:
.....
İMZA TOPLANIYOR

Geçen gün 6 hafta hapse mahkûm olan Şeyh Nazım’ın affedilmesi için, müritleri kasabamızda faaliyete geçerek imza toplamaktadırlar.
Hürsöz: Diğer kasabalardan ve Lefkoşa’dan da bu maksat için imza toplanarak Vali’ye bir istida hazırlandığı  öğrenilmiştir.” 

Görüleceği üzere Hür Söz gaztesi de bu haberin altına bir not düşerek, imza toplama girişiminin sadece Leymosun’daki müridlerce olmadığı anlaşılmaktadır.
Ve yazıdizimizin merkezine oturan Nazım Hocayla ilgili bilgi vererek kendisini daha yakından tanıyalım dilerseniz. 
Kıbrıs’ta ve dünyada “Şeyh Nâzım Kıbrısî” olarak tanınan, Lefke’deki dergahında 7 Mayıs 2014 tarihinde 92 yaşında vefat eden Mehmet Nâzım Adil, 21 Nisan 1922 tarihinde Kıbrıs’ın Lârnaka kentinde dünyaya geldi. “Şeyh Nâzım Kıbrısî” ismi en tanınanı ve bilindik olmasıyla bilikte; “Mevlânâ Nâzım El-Hâkkânî” olarak da anılmakta. Nâzım Kıbrısî ve Şeyh Nâzım mahlaslarıyla tanınan Mehmet Nâzım Âdil, Nakşibendiyye'nin Hâkkânî koluna mensup idi. 
Kaytazzâde Mehmet Nâzım Efendi'nin torunu da olan Şeyh Nâzım Kıbrısî; 1940'larda İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi'nde okudu. İstanbul'da bulunduğu dönem içerisinde Nakşibendi şeyhi Süleyman Erzurûmî'ye intisâb etti. Bir müddet sonra Süleyman Erzurûmî kendisini Şam'a, Abdullah Dağıstânî'nin yanına gönderdi. 
1973'te Abdullah Dağıstânî'nin vefâtının ardından yerine geçti. Londra başta olmak üzere yurt dışı seyahatlerine başladı. Dünyanın birçok yerini gezip insanları Müslümanlığa davet ederek câmi, dergâh ve vakıf açtı. 
2011'de oğlu Mehmet Âdil'in, halife olarak yerine geçip, silsileyi devam ettireceğini ilan etti. 
1941'de Emine Hanım ile evliliğinden dört evlâdı bulunan Nazım Hoca, iyi derecede Türkçe, Arapça, Farsça ve İngilizce, orta derecede Rumca ve biraz da Kürtçe ve Almanca olmak üzere birçok dil bilmekteydi. 
Akciğer ve böbrek yetmezliği teşhisiyle Yakın Doğu Hastanesi'nde bir süre tedavi gören Nâzım Kıbrısî, 7 Mayıs 2014'te 92 yaşında öldü. 

Türkçe Ezan konusuna gelirsek.
Ezanın Arapça lafzı ile okunmasının yasak olduğu dönemde Kıbrıs'a geri geldiği ilk gün şerefeye çıkıp ezanı Arapça lafzı ile okumuş ve bunun üzerine bir hafta hapis yatmıştı. Serbest bırakılınca Lefkoşa'nın en büyük camii Selimiye'nin şerefesine çıkıp tekrar Arapça lafız ile ezan okumuş, bunun üzerine kendisine dava açılmıştı. Davayı beklerken Lefkoşa'nın köylerini gezip Arapça lafız ile ezan okumaya devam etmişti. Hakkında 114 dava aynı zaman diliminde açılmış ve 100 yılı aşan süre mahkûmiyeti gündeme gelmişti. 
Türkiye’deki Türkçe ezan konusunda değişim çalışmaları yaşanırken, Nazım Hoca hapse mahkum olurken adada o günlerde ezanı Türkçe okumaya devam eden müezzinlerimizin olduğunu da görebilmekteyiz. Basına yansıyan bir haberde yılların Lefkoşa müezzinlerinden merhum Ahmet Gürses efendinin mevlût okuması için davetli olduğu bir köyde ezanı Türkçe okuduğunu görmekteyiz. 

“Hür Söz Gazetesi çevirgenliğine:
Sayın Bay, 11 Haziran Pazar günü akşamı köyüm olan Yeniceköy camiinde merhum kardeşim muhtar Ali’nin ruhuna mevlût okumak maksadıyle davet olunan Bay Ahmet Gürses’e davetmize icabet ettiğinden ve köyümüzde ilk defa olarak Türkçe ezan okuduğundan dolayı teşekkürü bir borç bilirim.
Yeniceköy Halkı namına
MUHTAR RAMİZ”

Ve Türkiye’de ezanın yeniden Arapça okunabilmesine karar veriliyordu bu arada.
1950 Türkiye genel seçimleri sonrasında, Demokrat Parti Türkçe ezan ile ilgili olarak çalışmalara başlamıştı. 14 Haziran günü Türk basınında açıklanan çalışmalar 16 Haziran günü hızlanmış, halk ezanın yeniden Arapça okunabilmesi düşüncesine meclis önünde destek amacı ile tepki vermeye başlayınca çalışmalar daha da hızlanmış ve kabul edilmiştir. Aynı gün sonuç Celal Bayar'a telsizle bildirilmiştir ve TC Cuhurbaşkanı Celal Bayar da bu sonucu kabul etmiştir. Çıkarılan yasayla Türkçe ezan yasaklanmamış, ezan dili serbest bırakılmıştır. 
Arapça ezanın serbest bırakıldığı gün Bursa'da bir camide 7 defa Arapça olarak ikindi ezanı okunmuştur. Ayrıca, 6 Temmuz 1950 tarihinde de haftada üç gün Ankara Radyosu'nda Kur'an okunacağı belirtilmiştir.
Bu değişimin ardından Hür Söz gazetesinin ilk sayfasından konuyla ilgii bir yazı yayınlanıyor. Altında imza yer almasa da, yazının, Hür Söz gazetesinin başyazarı ve imtiyaz sahibi Fevzi Ali Rıza beya ait olduğunu düşünebiliriz. Ezanın Arapça da okunabileceği yönündeki kararının özellikle Atatürk İnkılâplarına karşı bir hareket olduğu yönünde yanlış bir anayışa düşülmemesi açısından okurlara bir açıklama mahiyetindeydi. 

era-006.jpg

Bu yazı toplam 2718 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar