1. YAZARLAR

  2. Tümay Tuğyan

  3. Kıbrıs’ta uzlaşma ve Varşova’da diz çöken adam
Tümay Tuğyan

Tümay Tuğyan

Kıbrıs’ta uzlaşma ve Varşova’da diz çöken adam

A+A-

 

Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başladığı şu günlerde, çözüm ve barış

kültürünün her iki toplumda da yerleşebilmesinin önemini bir kez daha

hatırlamakta fayda var.

Çözüm, tek başına siyasi argümanları kağıt üzerinde uzlaştırma sanatı değil

maalesef.

Kıbrıs’ta çözüm, aynı zamanda bir ortak gelecek tahayyülü.

Ve bizim, bu ada üzerinde nasıl bir ortak gelecek tahayyül ettiğimiz,

gerçek anlamda bir çözüme hazır olup olmadığımızın ve çözümün kağıt

üzerinde tesis edilebilmesi durumunda bizim bunu bir uzlaşıya dönüştürüp

dönüştüremeyeceğimizin de ipuçlarını veriyor.

***

Toplumsal barış çalışmaları konusunda önemli bir isim olan Columbia

Üniversitesi öğretim üyesi ve Columbia İnsan Hakları Çalışmaları Enstitüsü

yöneticisi Prof. Eleazar Barkan, yeni bir siyasal ahlaktan bahsettiği ‘Ulusların

Günahları’ adlı kitabında, ülkelerin günümüzde insan haklarını daha iyi

koşullara getirmelerinin yeterli olmadığına, aynı zamanda geçmişte yapılan

bütün hak ihlallerini onarmalarının gerekliliğine işaret ediyor.

Ve ülkelerin gerek başka toplumlara, gerekse kendi vatandaşlarına yönelik hak

ihlallerini kastediyor Barkan.

Barkan, 25 Ekim-15 Aralık 2013 tarihleri arasında İstanbul’da açılan ‘Bir Daha

Asla! Geçmişle Yüzleşme ve Özür’ sergisinin danışmanlığını da yapmış.

Sergide, geçmişte sebep olduğu mağduriyetler nedeniyle özür dileyen 8 ülke

konu edilmiş.

Bunlar arasında, Almanların Yahudi Soykırımı nedeniyle Yahudi toplumundan,

Sırbistan’ın Srebrenitsa katliamı nedeniyle Boşnaklar’dan, Avustralya’nın,

kıtanın yerlileri Aborjinler’den, İngiltere’nin Kanlı Pazar nedeniyle Kuzey

İrlanda’dan özür dilemesi gibi, Şili’nin, yönetimdeki totaliter rejim nedeniyle

insan hakları ihlallerine uğrayan kendi insanından ya da Fransa’nın Cezayir’de

uyguladığı sömürge politikalarından dolayı özür dilemesini sayabiliriz.

Sergiyle ilgili Radikal gazetesine verdiği röportajda, özür dilemenin, başarılı bir

sonuç vermemesi durumunda bile, en azından geçmişte işlenen suça meşruluk

kazandırdığını belirten Barkan, “Özürler, mağdurların çektikleri çilelerin

fark edildiğini, dikkate alındığını, acılarının hesaba katıldığını gösteriyor.

Yani bir anlamda, mağdura sen suçlu değilsin, sana yapılan senin suçun

değildi deniyor. Bu da özür dilemenin en önemli kazanımı. Ve elbette özür,

özür dilenen ve özür dileyen arasında yeni bir tür ilişki kurulmasına neden

oluyor” diyor ve ekliyor:

“Kişisel ilişkilerde bile, eğer birisi size kötülük yaptıysa ve özür

dilemediyse, içinizdeki o kötü his devam eder. Ama o kişi yaptığı yanlışın

farkına varır ve özür dilerse, siz ancak o zaman konuşmaya hazır

hissedersiniz kendinizi. İnanın, içinde özür olmayan, evlilikler bile devam

etmez!”

***

Kıbrıs adasının yakın geçmişi, toplumların birbirlerine karşı işledikleri suçlarla

dolu.

Ve her iki toplumun, siyasi bir çözüm üzerinden kurgulayacağı geleceğin,

toplumsal uzlaşıdan illa ki nasibini alması lazım.

Bunun için de birbirimize karşı işlediğimiz insanlık suçlarıyla yüzleşmemiz

lazım.

Barış için toplumsal uzlaşıya, toplumsal uzlaşı içinse toplumsal adalete

ihtiyacımız var.

Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar arasında bir adalet duygusu tesis etmek

istiyorsak da, atmamız gereken ilk adım, özür dilemek olmalı.

Politik görüşleri nedeniyle 1930’lu yılların başında Nazi Almanyası’ndan kaçmak

zorunda kalan ve 1970 yılında, Almanya Başbakanı olarak (devletin devamlılığı

gereği) Yahudi Soykırımı nedeniyle Yahudi toplumundan özür dileyen Willy

Brandt’ın, 7 Aralık 1970 tarihli o meşhur fotoğrafına defa defa bakmakta fayda

var.

Başbakan olduktan sonra ilk yurt dışı ziyaretini Polonya’ya gerçekleştiren ve bu

ziyareti sırasında, başkent Varşova’daki ‘Varşova Gettosu Anıtı’ önünde, herkesin

şaşkın bakışları arasında diz çökerek özür dileyen Brandt’ın, hiçbir şekilde

parçası olmadığı bir soykırımın sorumluluğunu, Başbakanı olduğu devlet adına

üstlenmesi ve bu hareketiyle pek çok ülke için bir ‘özür’ geleneği başlatması,

herkes için paha biçilmez bir ders niteliği taşımalı.

Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum liderlerin, yanlarına Türkiye ve Yunanistan

Cumhurbaşkanlarını alarak, sebep oldukları insanlık suçları için karşılıklı olarak

birbirlerinden özür diledikleri gün, bu adaya çözümün ve barışın geleceği

gündür.

Bu yazı toplam 2204 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar