Kıbrıs’taki katliamları kendine dert edinen ressam Mihalis Kirlitças anlatıyor… - 2 -
8 sene önce bugünlerde Mihalis Kirlitças'ı kaybettiydik... Işıklarda olsun...
Mihalis Kirlitças, olağanüstü bir insandı... YENİDÜZEN'de "Kıbrıs: Anlatılmamış Öyküler" sayfalarımızda onunla yaptığımız geniş röportajı Aralık 2008’de yayımlamıştık...Mihalis Kirlitças bütün ömrünü barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesine adamış bir insandı... Bir aktivistti, bir sendikacıydı, bir eylem adamıydı... Aynı zamanda bir ressamdı...
Kıbrıs’taki katliamları kendine dert edinen bir ressamdı…
Mihalis Kirlitças’la röportajımızın Muratağa-Atlılar-Sandallar’a ilişkin bölümünün devamı özetle şöyle:
SORU: Nasıl birisiydi bu L. dediğin adam?
MİHALİS KİRLİTÇAS: Bir aile adamı – ailesi için herşeyi yapabilecek birisi... Bazı yönlerden “düzgün” bir adam – şu anlamda, kumar oynamaz, kadınların peşinde koşmaz, alkolik değildir falan filan... Daha önce, bu tür insanlarda sapkın bir sınıf bilinci olduğundan söz etmiştim. L.’nin de sapkın idealleri var. Onun için özür diliyor değilim, yaptığı hiçbir şeye gerekçe bulmaya da çalışmıyorum. Sadece onu tarif ediyorum... Bir noktada, egosu olsun, idealler için ihtiyacı olsun, sapkınlaştı... Bu tür bir faşist işte adam... Sapkın idealleri oluştu – mücadele etmek, hayatına bir anlam katmak ihtiyacı vardı – onun bu ihtiyaçları, kötü milliyetçiler tarafından sömürüldü, manipüle edildi, kullanıldı... Bu kötü milliyetçilerin en bilinçlileri, ne yaptıklarını, kimin için yaptıklarını ve bu yaptıklarından kimlerin çıkar sağlayacağını çok iyi biliyorlardı... En bilinçlileri, tam olarak ne yaptıklarının bilincindeydiler oysa L. gibiler yarı yarıya bilincindeydiler ne yaptıklarının – daha aptal olanlar da vardı aralarında, onlar ne yaptıklarını hiç bilmiyorlardı.
Lurucina’dan çok küçük yaşlarda ayrılan ve Londra’da yaşamaya giden bir arkadaşım vardı – onun babası da Mesarya bölgesinden bir TMT’ciydi. Arkadaşım babasıyla tüm ilişkilerini kesmişti – onlarca yıl boyunca babasıyla görüşmemişti... Derken babası kansere yakalanmıştı, çok hasta olmuştu ve Londra’ya kanser tedavisine gelmişti. Bunlar, ben Londra’dan ayrılıp Kıbrıs’a gelmeden önce oluyordu. Eski TMT’ci ile ona göre “hain” olan oğlu barışacaktı... Arkadaşım F., babasıyla ilk buluşmalarına giderken, benim de yanında olmamda ve babasıyla tanışmamda ısrar etmişti. Ve şöyle bir şey oldu: Adam tam bir centilmendi, kendi kendini eğitmişti – mükemmel bir Rumca’yla bana “Nerelisin?” diye sormuştu. Ona “Lefkonuklu’yum” demiştim. “Benim en iyi arkadaşlarımdan biri Lefkonuklu’ydu” demişti bana. “Kim?” demiştim. Ve bulabileceğiniz en korkunç insanlardan birinin, EOKA’cı, EOKA-B’ci bir adamın adını söylemişti! Ç.’ydi bu adamın adı... .Ç., L’nin babasıydı... Ve tüm bunları örgütleyen de M. idi. M., korkunç bir adamdı... Hayatında hiç çalışmamıştı. Lefkaridisler’le, Yorgacisler’le bağlantılıydı... Elbette tüm bunların ardındaki kişi Yorgacis idi...
SORU: Muratağa-Sandallar-Atlılar’daki katliama karıştığı söylenen, aynı soyadını taşıyan iki isim var...
MİHALİS KİRLİTÇAS: Oğulları olabilir onlar...
SORU: Hayatta mıdır bu adam?
MİHALİS KİRLİTÇAS: Hayır, hayır... Oğullarından biri Makarios yanlısı olduğu için öldürülmüştü EOKA-B tarafından ama kendisi hala EOKA-B olarak kalmaya devam etmişti! İsteseydim çok daha derin araştırmalar yapabilirdim ancak benim için detaylar o kadar da önemli değil...
… Tarihleri bir kontrol et – ben hiçbir zaman tarihleri kontrol etmedim ancak Muratağa-Atlılar, ikinci işgale karşı yapılmış bir şeydi... Yani tüm olayın ardında gerçek beyinler vardır – bu yamyamlardan söz etmiyorum... İyice hesaplanmış bir plandı bu...
SORU: Piyi köyünün muhtarı P.’nin bu grupların başında olduğu ve Muratağa-Sandallar’da büyük rol oynadığını söylüyorlar bir de... Hayattaymış, bir tekerlekli sandalyedeymiş diyorlar...
MİHALİS KİRLİTÇAS: Bu ismi biliyorum...
SORU: Z.’yi biliyor musun? Leymosun’da din öğretmenliği yapıyor bir lisede... O da katliamda yer almış diyorlar...
MİHALİS KİRLİTÇAS: Z. ailesi, Piyi köyündendir... Bu bölünmüş bir ailedir... Bunların yarısı solcudur, yarısı sağcıdır... Bazıları Oroklini’de yaşıyordu... Hala burada yaşayıp yaşamadıklarını bilmiyorum çünkü Oroklinili değillerdir. Köyün içinde yaşıyorlardı, göçmen bölgesinde değil... Bunlardan birinin oğlu benim öğrencimdi ve ilerici insanlardı. Ancak çok büyük bir ailedirler ve onlar hakkında fazla bir şey bilmiyorum. Piyi Peristerona’dandırlar... Tıpkı M. gibi... Bazı söylentiler vardı – bilemiyorum belki de yalnızca söylentiydi bu... Her zaman aile içinde şöyle bir söylenti dolaşırdı: Liderlerinin, Angastina’dan (Aslanköy) bir papaz olduğu söyleniyordu...
SORU: Aslında bir papaz ve oğullarıyla ilgili bazı şeyler duymuştum ben de...
MİHALİS KİRLİTÇAS: Ah! Babam da böyle söylüyor!...
SORU: Bir de berber var, G. soyadında...
MİHALİS KİRLİTÇAS: Lefkonuklu olabilir bu aile... G. ailesi Lefkonuklu’dur... Bu ailenin çoğu berberdir zaten...
SORU: Y.?
MİHALİS KİRLİTÇAS: Y.’ler başka bir köydendirler – Akatu’dandırlar (Tatlısu), Ardana (Ardahan), Flamudi (Mersinlik) köylerindendirler...
SORU: S.?
MİHALİS KİRLİTÇAS: S.’ler Lisili’dirler (Akdoğan).
SORU: Demek ki Lisi (Akdoğan) bağlantısı da vardır...
MİHALİS KİRLİTÇAS: S.’lerden bir kişi M. ile çok yakındı ve ben hiçbir zaman neden böyle bir yakınlık kurduklarını çözememiştim... Hep “Neden? Neden?” diyordum. Çünkü çok farklı insanlardı S. ile M. Farklı “sınıf”lardandılar... M. zengindi, kendini beğenmişti – neden şu yoksul S. ile birlikteydi diye düşünüyordum...
SORU: EOKA-B, onları bir araya getirmişti!...
MİHALİS KİRLİTÇAS: Evet, evet!...
SORU: S. öldü mü?
MİHALİS KİRLİTÇAS: Evet... Eğer oysa tabii...
SORU: Bu S. nasıl biriydi?
MİHALİS KİRLİTÇAS: Çok yoksuldular... Mesela oğlu inşaat işindeydi ve ilerici birisi olmadığı halde, babasının geçmişiyle hiçbir bağlantısı olmasın istiyordu... Çok akıllı birisiydi, benimle görüşürdü oğlu ve bana çok sorular sorardı...
Size sözünü ettiğim M. gibiler gangsterlerdi, siyasi gangsterlerdi – vurucu güçleriydi...
SORU: Bir de milletvekili var, K. – onunla ilgili ne biliyorsun?
MİHALİS KİRLİTÇAS: Herkesin bildiği şeyleri biliyorum onun hakkında. Bazı solcuları sorgulayarak işkenceden geçirmiş ve onları dövmüştü... Mesela kuzenlerimden birini...Kuzenim EOKA-B’nin elinden kaçabilmişti Maraş’ta, şurada burada saklanıyordu, harika bir insandı... AKEL üyesiydi... Onlardan kaçabilmişti – ancak daha sonra işgalin başlangıcında ilk öldürülenlerden oldu... Kiriakos Hristofis idi adı kuzenimin, çok iyi bir insandı...
SORU: Yani K. tarafından sorgulanmıştı...
MİHALİS KİRLİTÇAS: Evet... Binlerce insan size bu adamın böylesi şeyler yaptığını söyleyecektir.
SORU: G. hakkında ne söyleyeceksin? O dönem 17.5 yaşlarında bir komandoydu... Sonraları o da bir milletvekili idi...
MİHALİS KİRLİTÇAS: Onun bir Kıbrıslıtürk akrabası var... Pile’yle Oroklini arasında Kıbrıslıtürkler’e ait arazilerin milyonlarca Kıbrıs Lirası değerinde olduğu anlaşılınca, bu G. aniden bir Kıbrıslıtürk akrabası olduğunu hatırlayıverdi! Ve tüm Kıbrıslıtürkler’in o kadar da kötü olmadıklarını keşfetti! Herkes de “Noluyor buna yahu?” diyordu! Ve mahkemelerde bazı davalar açtı, bu arazilerden bir kısmını alabilmek için... Teyzelerinden ya da halalarından biri yıllar önce bir Kıbrıslıtürk’le evlenmişti – o yüzden Kıbrıslıtürk yeğenleri var bu adamın. Katliama karışıp karışmadığını bilmiyorum... Aynı insandan söz edip etmediğimizden bile emin değilim...
SORU: Bir diğer milletvekili daha var, onun adı da K. Onun durumu neydi? Aynı yöredendi çünkü...
MİHALİS KİRLİTÇAS: Atina’da olduğunu söylüyor o günlerde...
SORU: Ancak benim duyduğum solcu bir Kıbrıslırum’u sorguya çekmiş, işkence yapılırken hazır bulunmuş, sonra bu insan işkencede ölmüş... Akatu’da (Tatlısu) olmuş bu olay...
TONY ANGASTİNİOTİS: Bu adam yapılan bu işkenceler sonrası kör olmuştu ve ardından ölmüştü...
MİHALİS KİRLİTÇAS: Evet, bu K. da aynı köydendir ve kardeşi de köyün papazıydı... Korkunç bir adamdı...
SORU: Muratağa-Atlılar-Sandallar’la ilgili tablondan söz eder misin?
MİHALİS KİRLİTÇAS: Bir resim yapmıştım, Atlılar ve Dohni anısına... 1989’da bir sergi açmıştım Larnaka’da ve Larnaka Belediyesi bu resmi satın alma hatasını yapmıştı! Ve bu parlamentoda konu olmuştu! Milletvekillerinden biri, Larnaka Belediyesi’ni “Denktaş propagandası satın almak için para harcamakla” suçlamıştı... Bu, resmin alınışından birkaç yıl sonra oluyordu. Ve o günlerde beni işten atmaya da çalışmışlardı... Bu serginin adı “Peygamberler ve Şairler” idi... Sergide Nazım Hikmet, Che gibi portreler de vardı...
SORU: Yani bu resim hala Larnaka Belediyesi’nde midir?
MİHALİS KİRLİTÇAS: Evet...
SORU: Duvarda asılı mıdır yani?
MİHALİS KİRLİTÇAS: Evet, evet! Orada çalışan birisi var, bu resmi çok seviyor bu kadın. Kendi oturduğu yerdeki duvara asmıştı bu resmi...
SORU: İnanılmaz birisisin Kirlitças!
MİHALİS KİRLİTÇAS: Hayır, değilim aslında. Bu, özümün parçası...
SORU: Elbette, “normal” olan bu olmalı... Ancak bu durumda “inanılmaz” geliyor... Sergiye koyduğun ibarede de “Atlılar, Terazi ve Dohni’de öldürülen 229 Kıbrıslıtürk’ün anısına” diyorsun...
MİHALİS KİRLİTÇAS: Evet...
SORU: Sergiye neden böyle bir isim vermiştin?
MİHALİS KİRLİTÇAS: Çünkü bana göre bu sergideki insanlar “peygamber”diler çünkü gelecek olanı görebilen kişilerdi ve geleceği biçimlendirmeye başlayan kişilerdi. “Sihirbaz” anlamında değil...
MİHALİS KİRLİTÇAS
(*) Bu röportaj Aralık 2008’de YENİDÜZEN gazetesinde “Kıbrıs: Anlatılmamış Öyküler - Sevgül Uludağ” yazı dizisinde yayımlandı. Fotoğraflar, Mihalis Kirlitças’ın Oroklini’deki stüdyosunda röportaj esnasında çekildi.
PAZATESİ DEVAM EDECEK