“Kıbrıs’taki mevcut durum 2012 Türkiye’sine benziyor”
Şehir Plancıları Odası, UBP – YDP – DP Hükümeti’nin “deprem riski” diyerek, Türkiye destekli kentsel dönüşüm için kolları sıvadığını iddia etti.
▶ Şehir Plancıları Odası, UBP – YDP – DP Hükümeti’nin “deprem riski” diyerek, Türkiye destekli kentsel dönüşüm için kolları sıvadığını iddia etti. Deprem Paneli için Türkiye’den adaya gelen şehir plancı ve gazeteci Mete Fehim ise odanın aktardığı gelişmeleri, “2012 Türkiye’sine benzetti”, kentsel dönüşüm için ortaya atılan tarih ve sürece dikkat çekerek uyardı: “Size bu kentsel dönüşümü hangi aşamada sunuyorlar? Deprem korkusu varken! Toplumun duygusunu kullanacaklar.”
Ertuğrul SENOVA
Şehir plancıları, UBP – YDP – DP Hükümeti’nin depreme karşı dayanıklı olmadığı tespit edilen konut stokuna yönelik Türkiye destekli kentsel dönüşüm için kolları sıvadığı yönünde bir duyum aldıklarını duyurdu.
CTP’nin gerçekleştirdiği deprem paneli için Türkiye’den gelen şehir plancı ve gazeteci Mete Fehim ise Şehir Plancıları Odası’nın aktardığı gelişmeleri, “2012’deki Türkiye’ye benzetti”, kentsel dönüşüm için ortaya atılan tarih ve sürece dikkat çekerek uyardı: “Size bu kentsel dönüşümü hangi aşamada sunuyorlar? Deprem korkusu varken! Toplumun duygusunu kullanacaklar.”
YENİDÜZEN’e konuşan Şehir Plancıları Odası Başkanı Gizem Caner, “Aldığımız duyuma göre Şehir Planlama Dairesi Türkiye’ye bir ziyaret düzenleyip, oradaki kentsel dönüşümün nasıl çalıştığıyla ilgili yetkili kurumlarla görüşüp, ‘Kentsel Dönüşüm Yasası oluşturma hazırlığında. Bu konuda ne şehir plancılarına, ne de Mimar ve Mühendis Odaları Birliği’ne danışan olmadı” dedi.
Caner, “Türkiye’deki kentsel dönüşüm en iyisiymiş gibi gidip sadece oradan bilgi alarak, ‘kopyala – yapıştır’ bir uygulama yapılmamalı” diyerek, “Biz bu gelişmeleri ne yazık ki Şehir Planlama Dairesi’nde çalışan üyelerimizden öğrenebiliyoruz” dedi, “Sanıyorum bize yanıt, yine Meclisten bir yasa ile gelecek gibi görünüyor” şeklinde konuştu.
Türkiye’deki kentsel dönüşümle ilgili “Dünyadakinden çok farklı” diyen şehir plancı ve gazeteci Mete Fehim ise, Türkiye’deki niyetin “ovaları bile imara açarak rant kapısı oluşturmak olduğunu” ifade ederek, “Türkiye’de, çıkarılan yasalarla imar konusundaki yetkiler, meslek odaları ve belediyelerin elinden alındı. İmar Yasası’ndaki değişiklikle, sizde de bu yapmak isteniyor. “Türkiye’den daha şanslısınız ama demokratik mekanizmanızı elinizden alacaklar. Şu anda siz, Türkiye’nin bu konuda 2012’de yaşadığı süreci yaşıyorsunuz” dedi.
Şehir Plancıları Odası Başkanı Gizem Caner:
“Türkiye destekli Kentsel Dönüşüm Yasası hazırlanacağını duyduk”
Şehir Plancıları Odası Başkanı Gizem Caner, Türkiye’deki Maraş merkezli depremlerin ardından, Kıbrıs’ın kuzeyinde güvenli olmayan konut stokunun iyileştirilmesi niyetiyle “Türkiye’den alınacak destekle kentsel dönüşüm yapılacağı” yönünde bir bilgi aldıklarını söyledi.
YENİDÜZEN’e konuşan Caner, “Aldığımız duyuma göre Şehir Planlama Dairesi Türkiye’ye bir ziyaret düzenleyip, oradaki kentsel dönüşümün nasıl çalıştığıyla ilgili yetkili kurumlarla görüşüp, ‘Kentsel Dönüşüm Yasası oluşturma hazırlığında” dedi.
“Bu konuda bize danışan olmadı”
“Bu konuda ne şehir plancılarına, ne de Mimar ve Mühendis Odaları Birliği’ne danışan olmadı” diyen Caner, “Türkiye’deki kentsel dönüşüm en iyisiymiş gibi gidip sadece oradan bilgi alarak, ‘kopyala – yapıştır’ bir uygulama yapılmamalı” diyerek, kentsel dönüşümün ne olduğu, nasıl yapıldığı konusunda bir seminer düzenleme hazırlığında olduklarını kaydetti.
Caner, kentsel dönüşüm konusunun en baştan ele alınması gerektiğini ifade ederek, “Mevcutta yereldeki sorunlar nedir, bunlar saptanmalı. Ardından da bu sorunlara yönelik planlama oluşturmak gerek” dedi.
“Yine bir dışlama… Gelişmeleri ne yazık ki dairede çalışan üyelerden öğrenebiliyoruz”
Aynen İmar Yasası’na ilişkin değişiklik önerisi sürecinde olduğu gibi bir dışlama gördüklerini söyleyen Caner, “Biz bu gelişmeleri ne yazık ki Şehir Planlama Dairesi’nde çalışan üyelerimizden öğrenebiliyoruz” dedi, “Sanıyorum bize yanıt, yine Meclisten bir yasa ile gelecek gibi görünüyor” şeklinde konuştu.
Mağusa – İskele – Yeniboğaziçi… “Yine hazırlık içindeyiz, bekliyoruz”
Caner ayrıca, hükümetin Mağusa – İskele – Yeniboğaziçi bölgesi ile ilgili yarım kalmış kaçak ve usulsüz işlerin tamamlanması için kolları sıvadığı yönünde de bir duyum aldıklarını ifade ederek, “Geçen sefer de hazırlık yapmış ve mahkemeden ara emri kararını almıştık. Şimdi de bir hazırlık içindeyiz. Bekliyoruz” dedi.
“Yapacakları şey ne olursa olsun, usulsüz olacağı kesin” diyen Caner, “Söz konusu girişimin bugün yapılacağını duymuştuk ama önümüze bir şey gelmedi. Meclise de gitmedi. Geçen hafta Pazartesi gün Çevre Bakanlığı Müsteşarı ile görüşecektik ama görüşmeyi aniden iptal ettiler. Görüşme böyle aniden iptal edilince bir şey olacağını anlamıştık. Nitekim, birkaç güne kokusu çıktı” şeklinde konuştu.
Şehir plancısı ve gazeteci Mete Gürbüz Fehim:
“Kıbrıs’taki durum, 2012 Türkiye’sine benziyor… Duygunuzu kullanacaklar”
Öte yandan, Şehir plancısı ve gazeteci Mete Gürbüz Fehim, önce CTP tarafından düzenlenen “Kıbrıs ve Deprem: Bir Yol haritası” isimli panelde, ardından da YENİDÜZEN’e konuştu, Şehir Plancıları Odası’nın aktardığı gelişmeleri, “2012’deki Türkiye’ye benzetti”, kentsel dönüşüm için ortaya atılan tarih ve sürece dikkat çekti: “Size bu kentsel dönüşümü hangi aşamada sunuyorlar? Deprem korkusu varken! Duygunuzu kullanacaklar”
Panelden… “Kentsel dönüşüm dediler, gecekonduları 3-4 katlı binalara dönüştürdüler”
Panelde ilk olarak “kentsel dönüşüm” denen olguyu anlatan Fehim, dünyada bu olgunun ilk olarak gelişmiş batı ülkelerinde ortaya çıktığını, yoksul kesimlerin yaşam sürmeye çalıştığı bölgelerin ilk kullanım alanları olduğunu anlattı.
Dünyadaki kentsel dönüşüm mantığıyla Türkiye’dekinin çok farklı olduğunu söyleyen Fehim, bu olgunun ilk olarak “gecekonduları 3-4 katlı binalara dönüştürmekle” kullanıldığını vurguladı.
AKP iktidarının 2010 yılında çıkarttığı 6306 sayılı kanun ile olası bir depremde risk teşkil ettiği iddiasıyla gecekonduların yıkıldığını ama kaçak yapılaşmanın önünün açıldığını anlatan Fehim, “Bu sayede her yeri imara açtılar. Bu bölgelere TOKİ girdi ve tek tip binalar inşa etti. Aslında TOKİ’nin kendisi doğal afet. Tek tipleşen, iklime müdahale eden yapılar yaptılar” şeklinde konuştu.
Fehim, Türkiye’deki ana akım medya ve iktidarın, Kahramanmaraş merkezli depremi “asrın felaketi” olarak tanımladığını ancak sıradan doğa olaylarının felakete dönüşmesinde faili ya da öznesi olmadığını, esas failin, etkilenen yerleri yaşam alanı olarak kuranlar olduğunu ifade etti, “Yaşananlar ‘kent kırılımıdır’” dedi.
Türkiye’deki iktidarın, kentsel dönüşüm kavramını kirlettiğini, kamuflaj olarak kullanıldığını söyleyen Fehim, “Aslında kentsel dönüşümü, ovaları imara açmak amacıyla kullandılar” ifadelerini kullandı.
“Kıyı ve sahilleriniz çok uluslu sermayenin baskısı altında”
Bu kapsamda Kıbrıs kıyıları ve sahillerine göz dikildiğini söyleyen Fehim, söz konusu bölgelerin çok uluslu sermayenin baskısı altında olduğunu gözlemlediğini ifade ederek, “O uluslararası sermaye, yerel ve büyük şirketlerle çalışır. Siyasetçilerle çalışır. Örneğin Nur Dağı’nda çöken yapıların çoğunun ortağı belediye başkanıydı. Sistem böyle işliyor. Kendi yasalarına, kendi ürettikleri kararlarla karşı çıkıyorlar” dedi.
“Türkiye’den daha şanslısınız ama demokratik mekanizmanızı elinizden alacaklar… Şu anda siz, Türkiye’nin bu konuda 2012’de yaşadığı süreci yaşıyorsunuz”
Kıbrıs’ın ölçek olarak Türkiye’den daha şanslı olduğunu, demokratik mekanizmanın henüz çalıştığını söyleyen Fehim, “Ama bunu da elinizden alacaklar. KTMMOB Yasası’na ilişkin Meclise getirilen değişiklik bunun göstergesi. Türkiye’de, bu adımın ardından yapı denetim mekanizması kurdular. Denetimi bir takım firmaların eline verdiler. İşini düzgün yapanlar vardı. Baktılar böyle de olmuyor, bakanlıktan yetki alan firmalar denetim yapabilir dediler. İnşaat firmaları, müteahhitler, yapı denetim firmaları kurdular. Ve günün sonunda sonuç, deremin ortaya çıkarttıkları. Bu sonuca adım adım, yıllarca biriktirerek ulaştılar” şeklinde konuştu.
Fehim, “Şu anda siz, Türkiye’nin bu konuda 2012’de yaşadığı süreci yaşıyorsunuz” dedi.
YENİDÜZEN’e konuştu:
“Çıkarılan yasalarla imar konusundaki yetkiler, meslek odaları ve belediyelerin elinden alındı. Sizde de bu yapmak isteniyor”
Panelin ardından YENİDÜZEN’in sorularını da yanıtlayan şehir plancı Mete Gürbüz Fehim, AKP iktidarının çıkarttığı yasalarla imar konusundaki yetkileri, meslek odaları ve belediyelerin elinden alarak rant kapısı yarattığını, Kıbrıs’ın kuzeyinde de yapılmak istenin bu olduğu yönünde bir gözlem yaptığını söyledi.
Fehim, “Yetkiyi aldıktan sonra, ‘kentsel dönüşüm’ adı altında TOKİ sahaya sürüldü. Hep ‘devlet vatandaşına konut yapıyor’ dendi. Şu andaki Çevre Bakanı TOKİ kökenli. Yaptıkları şey tamamen yeni yerleşim yeri açmak temelli. Ovaları kentsel dönüşüme sokuyorlar” dedi.
“Kentsel dönüşüm” adı altında çeşitli bölgeleri imara açma konusunda iktidarın 2012 yılından sonra çok hızlandığını, özellikle Cumhurbaşkanlığı sistemine geçildikten sonra tüm yetkinin ele alındığını söyleyen Fehim, “Bakanlar Kurulu kararıyla bir bölgeyi afet bölgesi ilan ediyorlar, TOKİ de gidiyor, orada konut yapıyor” şeklinde konuştu.
“2012 Türkiye’sine benziyor”
UBP – YDP – DP Hükümeti’nin, imar konusunda meslek odalarını oyun dışı bırakacak yasa önerisini Meclis gündemine getirtilme çabasını, 2012 Türkiyesine benzettiğini söyleyen Fehim, “Bunlar bizim o süreçte yaşadığımız şeyler. Neo – liberal politika denilen şey, sermayenin önündeki tüm engelleri yıkmak için var. Mekân, bunun en tatlı kaymağıdır. Türkiye’de ekonomi, inşaat sektörüyle kalkındırılmaya çalışıldı. Kapitalizmde böyle bir model yok. Üretimden gelmeyen gücün olmazsa, kalkındıramazsın” şeklinde konuştu.
“Size bu kentsel dönüşümü hangi aşamada sunuyorlar? Deprem korkusu varken! Duygunuzu kullanacaklar”
Fehim, “Şu anda size bu kentsel dönüşümü hangi aşamada sunuyorlar? Deprem korkusu varken. Sen ürkmüş bir haldesin. Yenilenme ihtiyacın var. Gel biz sana çürük binalarını yıkalım. Senin buna ihtiyacın var. Bu duygunu kullanacaklar. Sosyolojik anlamda toplumun duygusunu kullanıyorlar” dedi.
Bunu yapanların önünde engellerle karşılaşmak istemediğini söyleyen Fehim, “Önlerindeki engeller neler? Siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, bilim insanları, mimarlar, mühendisler… Alanla ilgili olan tüm aktörler. O zaman onların elindeki direnç gösterebileceği argümanları alması gerekir. Benim direnç gösterebileceğim şey ne idi, mesleki denetimi idi. İmzayı sen atmazsan ben atarım diyen çok sayıda meslektaş ürettiler. Bu bir eğitim politikası. Politikayı da sermaye yönetiyordu.” ifadelerini kullandı.