KIBRIS'TAN SES VAR
Toplumsal Varoluş Hareketi, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a mektup göndererek, 2013-2015 Ekonomik Programı’nın “Kıbrıslı Türklerin iradesini yansıtmadığını; işsizliği, sefaleti, göçü ve ‘özelleştirme’ adı
Toplumsal Varoluş Hareketi, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a mektup göndererek, 2013-2015 Ekonomik Programı’nın “Kıbrıslı Türklerin iradesini yansıtmadığını; işsizliği, sefaleti, göçü ve ‘özelleştirme’ adı altında toplumsal varlıkları elden almayı öngördüğünü” savunup Programı “reddettiğini” bildirdi.
Mektubun Erdoğan’a iletilmesi amacıyla Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliği önüne giden Toplumsal Varoluş Hareketini oluşturan örgüt ve sendikaların başkanları, “Büyükelçi Halil İbrahim Akça’nın mektubu almak için kendilerine randevu vermediğini, dolayısıyla mektubu almayı reddettiğini” söyleyerek, mektubun Erdoğan’a posta ile gönderileceğini kaydetti.
Polisin Türkiye Büyükelçiliği önünde geniş güvenlik önlemleri aldığı bir ortamda, Hareket adına açıklamayı Taşeronlar Birliği Basın Sözcüsü Kazım Denizci yaptı, Türkiye Başbakanı Erdoğan’a gönderilen mektubu da Dev-İş Dış İlişkiler Sekreteri Koral Aşan okudu.
Taşeronlar Birliği Basın Sözcüsü Kazım Denizci, mektubun Türkiye Başbakanı Erdoğan’a iletilmesi amacıyla Büyükelçi’ye sunmak istediklerini ve bunun için randevu talep ettiklerini, ancak alamadıklarını söyledi.
Hareketin, Büyükelçilik önüne gelinmesine bile tahammül olmadığını ve polisin engellediğini savunan Denizci, gerekirse Kıbrıs Türk halkının haklarını uluslararası hukukta arayacaklarını kaydetti.
İşte o mektup;
Sn. Recep Tayyip Erdoğan
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı;
Kıbrıslı Türkler, şövenizme boyun eğmemek, bağımsız ve özgür yaşamak için yüzyıldan fazla bir süre mücadele etmiş ve etmektedirler.
XX. Yüzyılın son çeyreğinde adamızda yaşanan trajik gelişmeler, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünü ve anayasasını koruma sorumluluğu verilen Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası antlaşmalar çerçevesinde askeri müdahalesini getirmiş, ve 1974 yılından beri adamız ikiye bölünmüştür. Uluslararası antlaşmalara aykırı olarak adamızda mevcut statükonun kalıcılaştırılmasına şiddetle karşıyız. Adamızın kuzeyinde toplanan biz Kıbrıslı Türkler, çözüm için kendi kendimizi yönetme çerçevesinde, siyasal iradeyi federal birleşik Kıbrıs’ta Kıbrıslı Rumlar’la eşit statüde paylaşma konusunda kararlıyız.
Şu anda adamızın kuzeyinde kurulan siyasi rejim, Kıbrıslı Türkler’in talep ettiği bağımsızlığın çok uzağında, siyasi ve ekonomik olarak artan bir oranda Türkiye’ye bağımlılığı öngörmektedir. 1974 yılından beri Türkiye hükümetlerinin Kıbrıslı Türkler’le ilgili ortaya koyduğu siyasi ve ekonomik açılımlar bu bağımlılığın ortaya çıkmasının temel nedenidir. Adamızın kuzeyine nüfus taşınması, kaçak ve ucuz emek sömürüsüyle insani olmayan çalışma ve yaşama koşullarının oluşmasına temel teşkil ettiği gibi dağıtılan vatandaşlıklar Kıbrıslı Türkler’in siyasi iradesini ortadan kaldırmış ve Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğüne katkı yapmıştır.
Dayatmalar, Kıbrıslı Türkler’in üretimden kopmasını getiren, ürettikçe batan bir ekonomi, ve kara para aklama, kumar gibi Kıbrıslı Türkler’in onuruna yakışmayan faaliyetler yaygınlaştırılmış, gece klüplerinde kadınların kölelik koşullarında çalıştırılması rejim tarafından sağlanmıştır. 1974 yılından beri TC hükümetleri tarafından Kıbrıslı Türkler’in görüşleri alınmadan ve “sürdürülebilir ekonomik yapı” öngörüsü ile hazırlanan paketler tam bir yıkım getirmiştir.
Yüzyıllar boyu Kıbrıs adasında varoluş mücadelesi veren Kıbrıs Türk toplumunu yokoluşa sürükleyen bu ekonomik paketlere karşı durmakla ilgili irademizi ortaya koyar, Kıbrıslı Türkler’in iradesini yansıtmayan, insanlarımıza işsizliği, sefaleti, göçü ve özelleştirme adı altında toplumsal varlıklarımızı elimizden almayı öngören son ekonomik protokolü şiddetle reddettiğimizi vurgularız.
Saygılarımızla,
Toplumsal Varoluş Hareketi