“Kim 2 milyar ister?”
“Hükümetin hem içeriği, hem de protokolün imza tarihini son ana kadar sır gibi saklamasının sebebini” sordu bir vekil.
Sebebi çok basit...
Bilmiyorlardı (!)
***
Öyle rastgele yazmıyorum, bilmediklerini teyit ettim.
Hem bakanlardan…
Hem de “KKTC Teknik Heyeti”nde yer alan üst düzey isimlerden…
***
Yine şeffaflıktan, katılımcılıktan, iradeden yoksun bir “protokol” imzalandı.
Sürpriz de değil bu durum…
Tıpkı içeriği gibi…
Çoğu bir öncekilerin kopyası zaten…
Yine, yeni bir yüzyılda, Ankara’dan ‘para alabilmeyi’ siyaset ve marifet saydığımız bir gün oldu!
***
Sabah, öğle, akşam incir çekirdeğini doldurmayacak her meselede kapı kapı gezen ve konuşan siyasilerin ‘mali işbirliği anlaşması’na dair tek kelam ettiğini duydunuz mu?
Başbakan iki gün evvelden bayram namazını nerede kılacağını ilan ederken, Mali Protokol İmza Töreni’ni Anadolu Ajansı’nın mesajı sonrası, imza töreninden bir saat önce söyleyebildi.
***
Peki kötü mü oldu?
Yine bir üst düzey isim şunu söyledi: “Son 1.5 senedir, savunma dahil yerel kaynaklardan ödüyoruz, kaynak gelsin de nasıl isterse olsun…”
***
Hani öyle “vayyyy” dedirten rakamlar var ya, “2 milyar 288 milyon TL katkı” gibi…
Protokol hemen imzalanıyor imzalanmasına da…
Para gelmiyor!
Mali kaynağa ulaşmak için “ödevler” var.
O nedenle, katkı miktarı bir nevi “hedef rakam” aslında!
***
“Kim 2 milyar ister” yarışması gibi!
Günün sonunda 100 milyon teselliyle ayrılmak da var…
1 milyarı görmek ya da 2.2 milyara ulaşmak da…
***
En son 20 Temmuz 2019’da imzalanmıştı…
“İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşması” adını taşıyordu yine…
“Kamu Maliyesinin Desteklenmesi, Reel Sektörün Desteklenmesi, Altyapı Yatırımları, Savunma ve Reformların Desteklenmesi için kullanılmak amacıyla 1.215 milyon TL’ye kadar olmak üzere Türk Lirası cinsinden hibe ile Türk Lirası veya ABD Doları cinsinden kredi yardımında bulunmayı” yazıyordu.
Bu paranın çok azı geldi.
***
“İmzalıyorlar ancak para göndermiyorlar” demiyorum.
Çünkü protokollerde mali katkı belirli şartlara bağlanıyor.
Örnek mi?
20 Temmuz 2006’da imzalanan protokole bakalım.
14 sene önce…
Ne diyordu?
“Kamu Reformu, Sosyal Güvenlik Reformu, Yerel Yönetimler Reformu ve KİT Reformu uygulamalarını 2006 yılı sonuna kadar tamamlamayı…”
***
Misal 2010 protokolünde “Kamunun personel ihtiyacı öncelikli olarak fazla personelden oluşan havuzdan karşılanacak” denmişti.
“Elektrik şebekesi Türkiye enterkonnekte sistemine bağlanacaktır” yazıyordu.
E o sene seçim vardı!
Protokole imza atan Başbakan, Cumhurbaşkanı oldu.
Sık sık geride kalanlara “protokole uyunuz” nasihati yaptı.
Kendisi uymamıştı. (!)
***
Misal 2016 protokolünde “Telekomünikasyon altyapısı ve hizmetleri işletme hakkı devri, yap-işlet- devret, hisse devri modellerinden birisiyle işletilecektir” deniyordu.
O protokoldeki para da öyle verilecekti.
Sonuç malum…
***
Protokollerin altına imzayı atanlar çoğunlukla bir, bilemedin iki sene içinde gitmiş oluyor.
“Joker” haklarını kullansalar da olmuyor (!)
Ayrıca…
Bu protokollerde yazılı “reçeteler”in ne kadarı memleket için uygulanabilirdir, o da ayrı bir muamma!
Örnek mi?
“Göç Yasası” diye anılan yasa kamuya olan talebi azaltacak, özel sektörün de önünü açacaktı.
Ne birine yaradı, ne ötekine…
Yetmedi kamu düzenini de tam bir kaosa çevirdi.
Özelleştirmelere gelince!
Ercan Havaalanı’yla memleket boyunun ölçüsünü aldı.
Protokollerde yazılı kimi doğruları da inkâr etmiyorum, hepimiz söylüyoruz, ‘siyasi irade, cesaret ve kararlılık’ olmadığı için pek çok yapısal defoyu ellemiyor kimse!
***
Geçenlerde fıkra gibi anlattık, en taze, en yeni örnek…
İskan’dan Posta’ya atanan müdür, seçim yasağına saatler kala oradan da kızının peşine Mali Müşavir gönderildi, yurt dışına…
Böylesi bir partizanlık ikliminde yaşıyoruz, unutulmasın…
Bir de “ortalığı temizleyeceğiz” diye gelenler iyice “mundar” ediyor dört yanı!
***
Bu en yeni protokolde ‘cari bütçe’ye sorgusuz sualsiz bir kaynak aktarımı da var sanırım…
Seçim ikramiyesi gibi görmedim de değil hani!
Bakalım!
Yine “en geç 2020 yılı sonuna kadar yapısal dönüşüm adımları ve reform eylemlerini içeren en az 3 yıllık bir plan” isteniyor…
Kopyalar, yapıştırır nasılsa bizimkiler!
Yine “Aylık Program İzleme Raporu” hazırlayacak Elçilik, yine bakılacak, ölçülecek, tartılacak.
***
Ne ilginç bir ülkeyiz değil mi?
Başbakan’dan Maliye Bakanı’na herkes “ajans haberiyle” öğreniyor, yeni bir protokole imza atılacağını…
Ama ‘dünyanın en mutlusu’ onlar…
Yeter ki bir ‘imza’ olsun…
Yeter ki bir ‘tören…’
Bu da bize yeter!