1. YAZARLAR

  2. Ayşemden Akın

  3. KİM DEMİŞ AKINCI IRKÇI DEĞİL DİYE!
Ayşemden Akın

Ayşemden Akın

KİM DEMİŞ AKINCI IRKÇI DEĞİL DİYE!

A+A-

(Suçu görmezden gelmek de suça ortak olmaktır.)

Akdeniz’de defalarca istila edilen bu korsan ada geçtiğimiz günlerde Mağusa limanında uluslararası bir korsanı ağırladı. Mağusa’da mürettebat ve kaptanı ile birlikte göz altına alınan mültecilerin bulunduğu C-Star gemisinin sahibi armatör Sven Thomas Egerstrom... Avrupa Birliği ülkelerinde mültecilere karşı olan ırkçıların kurduğu Defend Europe adlı örgüt tarafından kiralanan geminin sahibi. Sea Marshals Risk Management Ltd’nin büyük ortağı olarak uluslararası sermaye adına denizde yarı otomatik tüfeklerle donatılmış, silahlı güvenlik ekipleri hizmeti veriyor. ‘Defense Europe – Avrupa’yı Savunun’ isminin ‘payesiyle’ de koca Avrupa’nın sessiz kalmasını sağlıyor. Protesto edenleri yok değil ama İngiliz basını geminin sahibinin silah kaçakçılığı nedeniyle tutuklandığını ardından serbest kaldığını yazıyor. Devlet ile mafya yine el ele.

Bu korsanın bir diğer özelliği ise her şeyi yasal yapıyor olması. ISO 28007 sertifikası var. Bu sertifika ile gemide silahlı adam bulundurabiliyor. Yıllar önce sertifikası bir süreliğine askıya alınmış olsa da gemiler hala Akdeniz’de  cirit atıyor. Bomba yağdıran Avrupalının işine gelmeyen mülteciler, ülkelerine geri gönderilmek üzere denizden ‘kurtarılıyor’. Sonra milliyetçilik sosuyla, aşırı sağcıların kudurmaları eşliğinde, ‘Avrupa’yı Koru’duklarını söyleyerek arka kapıda para karşılığında Avrupa ülkelerini bu insanlara pazarlıyor. Kaç mülteciyi boğulmaktan kurtarıp teslim ettiklerini bilen yok. Denizler can üzerinden mal pazarı ve barbarlar her fırsatı değerlendiriyor: “Kelle başı 10 bin dolar. Ne güzel para. İt gibiler bunlar zaten, sürümden kazanırız! Bombala!”

Acil yakıt ve kumanya için Mağusa Limanı’na sığınan ‘Korsan Gemi’den Sri Lanka uyruklu kişiler çıktı. Ellerine gemicilik eğitimi aldıklarını gösteren birer sahte sertifika verilmiş. 20’sinin 5’i KKTC’ye sığınma talep etti. Geminin sahibine İtalya’ya götürmesi için 10 bin dolar verdiklerini söylediler. Geri kalan 15’i ülkelerine gönderilmek üzere Ercan’dan İstanbul’a uçtu ancak dün akşamüstü saatlerinde 9’u İstanbul’dan Ercan’a gönderildi. Buraya girmelerine de izin verilmedi. Akıbetlerini bilen yok. Gemilerinde insan ve silah kaçakçılığı yapan bu korsan ise uluslararası sermayenin koruması eşliğinde ertesi gün mürettebatı ile yakıtını ve kumanyasını alarak limandan ayrıldı. KKTC makamları olayı kapattı. ‘Büyük iş, bizi aşar’ dediler. Hemen siyasi kararı verip gemiyi de içindekileri de postaladılar. Güya istenmeyen muhacir ilan edildi ancak kimsenin elinde resmi karar yok. Güya sınır dışı edildiler ve bir daha bu ülkeye giremeyecekler ancak polisin elinde ihraç kararı da yok. Yani yine yakıt için gelebilirler. Böyle bir ucube ülke burası. Mürettebatı gemiye dönüşte gören oldu ama mal sahibi bir daha ortada hiç görünmedi. Herhalde bir otelin kral dairesinde birkaç güzel gece geçirmek için kalmamıştır çünkü o geminin beş dakika bile daha fazla limanda beklememesi için ortada yazılı karar olmadan asker-polis seferber oldu.

İnsani yardım kuruluşlarının yaptığı incelemelerde bu gemide insan sağlığını koruyacak ekipmanlara sahip olunmadığı da raporlanmış. Daha önce ismi Suunta olan C-Star’ın uzun zamandır insanlığın zararına faaliyetler yürüttüğü düşünülüyor. Gemi şuan Kızıl Deniz / Süveyş Kanalı'nda faaliyette ve Mağusa limanına girmesi için şart olan acente hizmetini de bizim limandaki Doktor lakaplı Lübnanlı acenteden almış. Sistem tıkır tıkır işliyor yani. Bizim mağdur polis ve yetkililerimiz 155’i aramaya devam etsinler.

Gemiye insanlık adına el koymaya bir tek Cumhurbaşkanının gücü yeterdi herhalde. Gözümüz de lider görürdü ama kendileri ne yazık ki hafta başı başlatılan yeni propaganda ile meşguldü. Özellikle Salı günü televizyon programlarına yerleştirilen Saraylı yetkililer, Maronitlere köylerine dönüşlerini muştuladılar ama onlara Derinya Halk Plajı’na nasıl giremeyeceklerini henüz açıklamadılar. Maraş ile ilgili çıkış da bekliyoruz kendilerinden. KKTC’nin normalleşme adımlarından bahseden ise henüz yok.

Türkiye-KKTC patentli yeni dönem yamalı bohça çözüm stratejileri tutmayacak. Madem artık Federal Kıbrıs konusunda kendilerine soru soramayacağız bari iç meselelerde kendisini göstersin Sayın Cumhurbaşkanı. Adayken dört boyutlu siyasetinde, “elbette ki mülteciler için tarafız” demişti. Göreve geldiğinden beri ‘AB’ye daha çok mülteci kabul edin’ diyen üç beş lakırdıdan başka bir şeyin tarafından tutmadı. İnsan avcısı C-Star gemisi ile ilgili de tek bir satır açıklama yapmayan Sayın Cumhurbaşkanı, konuya el atmayı gereksiz görerek ya da irade göstermekten çekinerek Akdeniz’de yaşanan can pazarında kimden taraf olduğunu göstermiş oldu.

 

Bu yazı toplam 2730 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar