“Kim Korkar Hain Kurt’tan”!
“Güvenlik ve Garantiler” konusu, Kıbrıs sorununun çözme girişimlerinin kilit noktası oldu. Bu kritik ve uzlaşması pek mümkün görülmeyen problem, Çarşamba (dün) İsviçre’de komiteler düzeyinde görüşülmeye başlandı. Çatışan tarafların, herhangi bir konuda “sıkı pozisyon” takınmaları durumunda uzlaşma sağlamak imkansızdır. 1959-60 yılından kalan “garantörlük” meselesi, dünyanın ve insanlığın vardığı aşamanın çok gerisinde kaldı..Çok merak ediyorum; 60 yılına takılıp kalanlar, “zamanın” bir hiç olduğunu mu düşünüyor? O zaman 1960 yılındaki hayatı yaşasınlar! 50 yıl önceki ihtiyaç sayılan bir duruma bu kadar bağımlı kalmak normal ve samimi düşünce değildir sanırım..
Bu sorunu zamana uygun şekilde çözmek için “yaratıcı” düşünceler bulmak ve yeni imkanlar geliştirmek lazım. Rum tarafında garantörlüğün kalkması, Türk tarafında kalması isteniyor. İlginçtir, iki toplumun da sağ ve sol kesimleri bu pozisyonda ısrarlı görünüyor.
“Dayanışma” grubundan Mustafa Öngün, garantörlük konusunda merkez solun, sağ kesimlerle bu konuda kopmaz bir parça oluşturmasının tuhaflığını inceleyen bir yazı kaleme aldı. Sol da sağ gibi bu isteklerini “korkulara” dayandırıyor. Türkiye’nin garantörlüğü hala daha “Kurtarılma” psikolojisi ile algılanıyor. Türkiye’nin 74’ten günümüze gittikçe artan varlığının “kurtarılma” ile ne ilgisi kaldı? Ekonomiden sosyal hayata, yönetme erkinden kültür değişimine kadar yitirilenleri ne sayacağız?
Diğer yandan 2003 yılından beri KC pasaportu kullanan ve yığınlar halinde Rum tarafına geçip çeşitli ihtiyaçlarını gideren, birlikte iş yapan insanlarımız korkuyor mu? İnsan korktuğu insanların yaşadığı yerlere gitmekten çekinmiyorsa, neden ve niçin korkular öne sürülüyor? Bu korku “ezberini” en azından kapıların açılmasından, Kıbrıs’ın AB’ye girmesinden sonra bittiğini dürüstçe söyleyemiyorsak vay halimize!
Şunu da not edelim; Mustafa Öngün’e korkuların bir masal olduğunu anımsatan görüşlerinden ötürü bir sol parti yetkilisinin “fırça atması” sol partilerimizin düşünce özgürlüğü yerine, çok eskide kalmış, mana ve mantık içermeyen, zamana aykırı pozisyonlara sıkı sıkı bağlı kalacak kadar muhafazakar oldukları şüphesi uyandırıyor.
Bu yazının başlığı, 1962 yılında Amerikalı yazar Edward Albee tarafından yazılan ve Broadway’de sahneye konulan “Who’s Afraid of Virginia Woolf” (yazar V.Woolf ima edilerek) oyunu ve sonra çekilen filmi anımsanarak konmuştur..1967 yılında Türkiye’de gösterime girerken telif hakkı nedeniyle ismi “Kim korkar hain kurt’tan”? olarak değiştirilmişti.(Yabancı filimlerin abuk subuk çevirildiğini de biliriz)
Bu oyun ve filimde, orta yaşlı karı koca ve bir süre sonra onlara katılan genç bir çiftin sabaha kadar tartışıp tatminsizlikleri, korkuları, ilişkileri, hırsları ve içlerindeki tüm kötülükleri ortaya serip kendileriyle yüzmeşelerini anlatır. Tabii bu aşamadan sonra sorunlar çözülür!
Bu filmde olduğu gibi, resmi, sivil farketmez, iki toplumun da böyle bir tartışma içine girip içlerini boşaltmalarının, kendileriyle yüzleşmelerinin, bireysel ve toplumsal sorunlarını çözene kadar tartışmayı bitirmemelerinin iyi bir yol olacağına inanıyoruz.