Kim Yapacak?
2018 yılında yine bu sayfada şu satırları yazmışım; “okul kayıt ücretini ödemenin dışında başka hiçbir giriş koşul ile karşılaşmaksızın yükseköğretim öğrencisi olarak ülkemizde bulunan birçok öğrenci artık ya iş kazası yaşıyor ya kayıt dışı olarak iş dünyasının vaz geçilmez işçileri ya da ölümle sonuçlanacak çete savaşlarının birincil kurbanları oluyorlar.”
Ne yazık ki bugün yaşadıklarımız bütün bunların da üzerine çıkarak “insan kaçakçılığı” boyutlarına ulaştı.
KKTC’de yükseköğretimin bu hallere düşeceği çok önceden belliydi, öyle de oldu. Çünkü plansız ve gelişigüzeldi.
Bu çürümüş durumun temel sebebi de uzun süredir eğitimi yönetenlerin ısrarla savunduğu “daha çok üniversite, daha çok öğrenci” politikasıdır. Çünkü bu politika yükseköğretimi sektör, üniversiteleri ticarethane, öğrencileri de parası alınacak savunmasız insanlar olarak görmektedir. Bir de torpili, partizanlığı, sahtekarlığı, bir usta bir memleket anlayışını eklerseniz ortaya çıkan çirkefin kaynağını anlamış olursunuz.
Yükseköğretim, öylesine bir plansız yapının üzerine inşa edildi ki her an tamamen çökebilir. Yükseköğretimde ki kadar başıbozukluğun, gelişigüzelliğin, her isteyenin her şeyi yapabildiği bir başka alan var mıdır bilemiyorum.
Bu alanda planı, planlamayı ara ki bulasın.
Hal böyle olunca da bu olumsuzlukların elbet bir gün yaşanacak olması kaçınılmazdı. Çünkü sadece planlama ile yapılacak işler gelişigüzellik ve tesadüfiliklerden kurtarılıp başarının gelebilme ihtimali sağlar.
Peki yükseköğretimi planlama görevi, yetkisi ve sorumluluğu kime ait? Tahmin edeceğiniz gibi YÖDAK’a…
YÖDAK; Yükseköğretim Planlama, Denetleme, Akreditasyon ve Koordinasyon Kurulu. Yani bu kuruldan ülke olarak beklentimiz, yükseköğretim planlaması, denetlemesi, programlarını akredite etmesi ve tüm bunlarla ilgili koordinasyonu sağlaması. Ve adından da okuduğunuz gibi ilk görevi “planlama”…
YÖDAK’ın bugünkü haliyle bunu yapması mümkün mü? Elbette değil.
Peki o zaman yükseköğretimi kim planlayacak? Nasıl planlayacak?
Yani;
- Bu ülkenin kaç tane üniversiteye ihtiyacı var?
- Hangi tür üniversitelere ihtiyacı var? Tematik üniversitelere mi? Araştırma üniversitelerine mi? Yoksa ne olursa olsun anlayışına mı?
- Mevzuata uymayan ya da sorumluluklarını yerine getirmeyen yükseköğretim kurumlarını kim, nasıl cezalandıracak?
- Üniversiteler hangi koşullara göre öğrenci kabul edecek? Yabancı öğrenci sadece kayıt parasını ödemek şartıyla üniversitelere kayıt olmaya devam edecek mi? Liselerimizden mezun olan tüm gençler istedikleri üniversitenin, istediklerini programlarına gelişi güzel yerleşmeye devam edecek mi?
- Yüksek lisans, doktora gibi programlara kabul olma, bu programlardan mezun olma koşulları gelişigüzel olmaya devam edecek mi? Her üniversite istediği her öğrenciyi bu programlara kabul edebilecek sonra da dilediği şekilde mezun edebilecek mi?
- Öğretim elemanlarının özlük hakları yerlerde sürünmeye devam edecek mi? Üç kuruş paralara ders yükü altında ezilip, araştırma yapmaya takat bulmama halleri devam edecek mi? Sosyal güvenceleri için bile bile eksik yatırımlar yapılmasına ses çıkarmamaya devam edilecek mi?
Bütün bu sorulara yanıt verecek planlamayı kim yapacak? Bugünkü haliyle YÖDAK’ın yapamayacağı aşikar olduğuna göre kim yapacak? Eğitim Bakanlığı mı? Başbakanlık mı? Hükümet mi? Cumhurbaşkanlığı mı?
Anlayana Gülmece
Müzik Yeteneği Olanlar
Doktoralı okul yöneticisi sınıfa girer ve hemen sorar:
- Müziğe yetenekli kimler var?
Sınıf içerisinden dört öğrenci el kaldırır... Yönetici
- Aferin... Siz dördünüz aşağıya inip piyanonun taşınmasına yardım edin...
Okumuş muydunuz?
İnsanın en önemli buluşu ateş, tekerlek ya da motor; atomik enerji veya maddi dünya ilgili herhangi bir şey değildir. İnsanın en önemli buluşu anlaşarak ekip halinde çalışmaktır.
B. Jenning