1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Kimlik: “aynı anda 1’den çok olabilirsin...”
Kimlik: “aynı anda 1’den çok olabilirsin...”

Kimlik: “aynı anda 1’den çok olabilirsin...”

Kimlik: “aynı anda 1’den çok olabilirsin...”

A+A-


Ulaş Gökçe
[email protected]

Dünya küreselleştikçe daha önce pek duymadığımız sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu sorunların en önemlilerinden biri olarak kimlik bunalımlarını görüyorum ben. Yerelden küresele birçok örnekle dolu etrafımız...

Kıbrıslıların kimlik bunalımları aslında yeni bir konu değil. Uzun yıllardır etnik aidiyetimizin ne olduğu, milli kimliğimizin nereden geçtiği üzerine tartıştık durduk. Kıbrıslılarda ciddi sorun haline gelen bu hususta pek çok araştırma da yapıldı ve yapılıyor. Bu konuda yeni önermeler yapmak mümkün mü?

Sorunun tespitinden ve tarifinden başlamakta fayda görüyorum. Kıbrıslı Türkler, zorla kendilerini ittikleri bir tercih sorunu yaşıyorlar. Her Kıbrıslı Türk belli bir yaşta, bazen bir ömürde pek çok kez Kıbrıslı Türk olmak veya kalmak ile Türk olmak veya kalmak arasında tercih yapmak zorunda hissediyor kendini. Çeşitli kesimlerin bu tercih konusunda önermeleri de var. Örneğin solun bazı kesimleri Kıbrıslı Türklere ‘Kıbrıslıtürk’ gibi yeni bir kimlik dahi öneriyorlar. Ancak soldan olsun, sağdan olsun tüm kesimlerin ortak yanı Kıbrıslı Türkleri bir tercihe zorlamalarıdır. Yani neredeyse tüm kesimlere göre Kıbrıslı Türklerin bir kimliği tercih etmesi gerektiğinde uzlaşıyorlar. Bu zorlama olmasa da insanlar doğallıklarıyla kendilerini, iç dünyalarında tek bir kimliği yaşatabileceklerini düşünüyorlar. Ben insanların bir kimliği seçmeye zorlanmaması gerektiği gibi bir kimliği seçmekte zorunlu olmadıklarını da düşünüyorum.

Etnik, milli kimlik bunalımlarındaki en önemli etken kişinin aidiyetini tek bir adreste aramasıdır. Hâlbuki böyle bir zorunluluk yoktur. Bir kişi aynı anda kendini çok şey hissedebilir. Örneğin bir Kıbrıslı Türk kendine münhasır gelenekleri, dili, dine yaklaşımı ve dünya algısıyla kendini Kıbrıslı hissedebilir; ve Ermeni, Maronit, Rum Kıbrıslılarla ortak bir kimlikte buluşabilir. Yine dili ve diğer Kıbrıslılardan kendini farklılaştıran ama örneğin Türkiye’de yaşayanlarla buluşturan özellikleriyle kendine bir başka kimlik edinebilir. Biri coğrafya, ortak yaşam, tarih ve hatta iklimin oluşturduğu kimliktir. Aynı olgulara, olaylara, çiçeklere, dağa, denize, kuşa bakarsınız yüzyıllarca ve aynı şeyleri hissetmeye başlarsınız… Diğeri ise dilin yarattığı zemindir. Yüzyıllardan süzülerek var olan, örneğin Türkçe konuşan Kıbrıslıları buradan on bin kilometre ötedeki geyik güden insanlara bağlayan dil…

İşte Kıbrıslı Türk’ün içine doğduğu bu iki kimlik, bu iki ayrı buluşma noktasının birbiriyle çatışması zorunlu değildir. Eğer bir Kıbrıslı Türk, dilini terk etmediği sürece zaten kaybedemeyeceği bu iki kimlikten birini seçerse hem fakirleşir, hem hüzünlenir, solar, hem de kimlik bunalımları devam eder. Çünkü bunalım, çatışma, tezat, zıt olan unsurların ürünüdür. Eğer birey farklı kimlikleri bir çelişki meselesi, bir seçim konusu değil, iç dünyasında bir bütünleştirme unsuru olarak görürse mesele sorun olmaktan çıkarak zenginlik haline gelir. Deniliyor ki ‘Kıbrıslı Türk, Türk değil Kıbrıslıdır ve hatta Kıbrıslıtürk’tür, çünkü önce Kıbrıslıdır’. Deniliyor ki ‘Kıbrıslı Türkler Türk’tür, çünkü Kıbrıslı bir etnik kimliği temsil etmediği gibi bir dili de anlatmıyor’. Her işte olduğu gibi doğru, uçta değil uyumdadır. Yani Kıbrıslı Türkler hem Kıbrıslı Rum, Maronit değildirler, çünkü Türkçe konuşurlar, hem de Türkiye Türkü değildirler, çünkü Kıbrıslıdırlar. Ama bununla birlikte Kıbrıslı Türkler hem Türk hem de Kıbrıslıdırlar. Bunu zenginlik olarak nitelendirmemek için hiçbir gerekçe göremiyorum. Fazlası da şudur: Bir tercih yapmak için mantıklı bir neden de göremiyorum. Kıbrıslı Türk aynı anda iki değil üç kimliği de yaşayabilir. Hem Kıbrıslı olarak Türkiyeli Türklerin sahip olmadığı ve olamayacağı özelliklerden oluşan bir kimliği vardır, hem Kıbrıslı Rumlardan farklı bir dille kimlik oluştururlar. Yani Kıbrıslı Rum ile Kıbrıslıdır, Türkiyeli Türk’le Türk’tür ama her iki kesimden bağımsız olarak Kıbrıslı Türk’tür de.

Alışkanlığım olmasa da kendi özel yaşamımdan bir örnek vermek istiyorum. Kızımla doğduğu günden beridir Rusça iletişim kuruyorum. Bunun yanında onun Ukrayna kökenlerini de Ukrayna diliyle, türküleriyle, yemekleriyle yaşatmaya çalışıyorum. Bir gün dil, milliyet ve kimlik meselelerini konuşurken ona burada da anlattığım tezimi ilk kez anlattım. Burada belirttiğim hususları onun doğumundan itibaren uygulayan biri olarak bu hususları ona ilk kez formüle edilmiş şekliyle sundum. Ancak beklemediğim bir şekilde şu sözleriyle karşılaştım: “Benim bir yanım Kıbrıslı Türk, bir yanım Rus, bir yanım da Ukraynalıdır.” Bu görüşüne pek katılmadığımı belirterek ona şu fikrimi dile getirdim: “Hayır. İnsan yarımlardan, çeyreklerden oluşan biri de olmak zorunda değil. İnsan bazen birden fazla olabiliyor. O nedenle sen hem Türk, hem Kıbrıslı Türk, hem Ukraynalı, hem de Rus’sun. Belki ben sadece bir Türk, bir Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslıyım. Ama sen çok daha fazla kimliğinle var olabilirsin. Ne bir tercih yap, ne bir kimliğini diğerinin üstünde tut, ne de kendini yarımların, çeyreklerin oluşturduğu bir kişi gör. Sen aynı anda pek çok, dört veya beş olabilirsin. Zenginliğini bunda gör ve tercih yapanlar için üzül”.

Her insanın bir dünyadır. Çok fazla kültürü kendi içinde çatışmadan yaşatan ise bir evrendir. Ama bu bir tercih meselesidir.

 

Bu haber toplam 1610 defa okunmuştur
Gaile 302. Sayısı

Gaile 302. Sayısı