1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. 'Kimyasal zehir atmak çözüm değil'
'Kimyasal zehir atmak çözüm değil'

'Kimyasal zehir atmak çözüm değil'

Biyologlar Derneği, Batı Nil Virusu ve sivrisineklerle ilgili açıklama yaparak, “kaş yapayım derken göz çıkarmayalım” dedi.

A+A-

Biyologlar Derneği, Batı Nil Virusu (BNV) ve sivrisineklerle ilgili açıklama yaparak, “kaş yapayım derken göz çıkarmayalım” dedi.

Biyologlar Derneği Başkanı Hasan Sarpten, yazılı açıklamasında, BNV’nin kanatlılar, atlar, insanlar ve diğer memeli hayvanlarda sinir sistemi hastalıklarına neden olan ve doğal yaşam döngüsü Culex cinsi sivrisinekler ile kuşlar arasında olan bir hastalık olduğunu belirterek, “Batı Nil Virüsü, insanlara bulaşması durumunda yüzde 80 oranında farkedilmeyecek şekilde atlatılır, yüzde 20 oranında ise ateş, baş ağrısı kusma ve kaşıntı belirtileri gösterir. Yüzde 1'in altında bir oranda ise menenjit gibi daha ciddi belirtiler gösterebilir ve ciddi belirti gösterenlerde dahi ölüm oranı yaklaşık yüzde 10’dur” bilgisini verdi. 

Uluslararası kaynaklara bakıldığında doğal dengenin bozulması ve iklim değişikliğinin Batı Nil Virüsü’nün yayılmasını artırdığı yönünde araştırmaların mevcut olduğunu ifade eden Sarpten, şöyle devam etti:

“Sivrisinek sorununun çözülemediği bir ortamda geçen yıl yaşadığımız ‘‘zika virüsü’’ sorunu ya da bu yıl yaşadığımız ‘‘nil virüsü’’ sorunu gibi sorunları da beraberinde yaşamaya mecbur kalıyoruz. Doğa tahribatının alabildiğine sürdüğü ve yıllardır tüm uyarılarımıza rağmen bilimsel temeller ışığında entegre bir sivrisinek mücadelesinin gerçekleştirilmediği bir ortamda virüsün ülkemizde görülmesinin sürpriz olmadığı aşikardır. Öyle ki, Batı Nil Virüsü taşıyıcısı olan Culex türü sivrisineklerin temel üreme alanı lağım karışmış pis sulardır. Bu bilgi ışığında kanalizasasyon ve arıtma sistemlerinin gelişmediği, atık suların halen daha derelere ve çeşitli ortamlara döküldüğü ülkemizde Culex türü sivrisinekler ve Batı Nil Virüsü ile etkin bir mücadele söz konusu olamaz.

“YAPILMASI GEREKEN HER ŞEYDEN ÖNCE ATIK SU SORUNUN ÜLKEMİZDE KALICI BİR ŞEKİLDE ÇÖZÜLMESİDİR”

Bunun için yapılması gereken herşeyden önce atık su sorunun ülkemizde kalıcı bir şekilde çözülmesidir. Ne var ki, yerel yönetimlerin tamamında kanalizasyon şebekesi ve arıtma sistemi sorunu yaşanmaktadır. Aşırı yapılaşma ve nüfus baskısının etkisiyle şehirlerin alt yapısı planlanamamktadır. Girne örneğinde olduğu gibi 125 bin kişinin yaşadığı bir yerde sadece 15 bin kişiye hitap eden bir kanalizasyonun bulunması kabul edilmez.  Hal böyle iken, hükümetin şehirlerdeki kanalizasyon sorununu çözmek için adımlar atmak yerine göstermelik bir şekilde belediyelere ‘‘kimyasal ilaç yardımında bulunma’’ kararı anlamsızdır.” 

Biyologlar Derneği Başkanı Sapten, Batı Nil Virüsü ve sivrisinek kökenli diğer tüm hastalıkların yayılmasını önlemek için sivrisinek mücadelesinin elbette ki kaçınılmaz olduğunu vurgulayarak, şunları dile getirdi:

“Ne var ki, virüs tesbit edildikten sonra bir panik havasıyla entegre bir sivrisinek mücadelesinin yaygınlaştırılması yerine hükümetin de desteğiyle birçok belediyenin ‘‘kimyasal mücadele’’ adı altında sivrisinek mücadelesi yapmaya başladıklarını görmekteyiz.  Bir kez daha belirtmek isteriz ki, her yerin kirli su birikintileriyle dolu olduğu, kanalizasyon ve artırma sistemlerinin yetersiz kaldığı, dere yataklarına çöp, moloz ve  lağım sularının akıtıldığı bir yerde sivrisinek sorunu etrafa kimyasal zehirler atarak çözülemez. 

Bu süreçte, sivrisneklerin üremelerini ve beslenmelerini sağlayacak ortamlar oluşturmaktan 
kaçınmak büyük öneme sahiptir. Kaş yapayım derken göz çıkarmamak adına sivrisineklerle kaynağında entegre bir mücadele büyük önem taşımaktadır. Üstelik bu mücadele sadece yaz aylarında değil, tüm yıl boyunca etkin bir şekilde sürdürülmelidir. Unutmayalım ki, yıllardır uygulanan kimyasal yöntemler sorunu çözememiş ve beraberinde kanser dahil başka bir çok sorunu yaratmıştır. Sivrisinek  mücadelesinde kimyasal kullanmadan önce alınması gereken temel ve basit önlemler vardır.”

ÖNLEMLER

Biyologlar Derneği Başkanı Sarpten, alınması gereken önlemlerin bazılarını şöyle sıraladı:

Rögar ve kuyu kapaklarını açıkta bırakmamak, açıkta olanları tesbit etmek
Dere yataklarına lağım suyu boşaltmamak ve derelerin akışkanlığını sağlamak
Yaşam alanlarının etrafındaki kirli, açık, yüzeysel su birikintilerinin ortadan kaldırmak 
Evlerde mutlaka sinek telleri kullanmak ve sivrisineklerin aktif olduğu gün doğumu ve gün batımı saatlerinde korunmak
Çevrede su dolu kaplar bırakmamak, evcil hayvanlarımız ve sokak hayvanları için bıraktığımız su kaplarını ise sık sık değiştirmek
Sulak alanlar gibi durağan su birikintilerinin biyolojik larvasitlerle kontrol altına alınarak üremenin engellenmesini sağlamak

Bu haber toplam 2313 defa okunmuştur