1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. “Kırılganlığın sebebi, üretimsizliğimiz, sermaye eksikliğimiz ve kullandığımız para birimidir”
“Kırılganlığın sebebi, üretimsizliğimiz, sermaye eksikliğimiz ve kullandığımız para birimidir”

“Kırılganlığın sebebi, üretimsizliğimiz, sermaye eksikliğimiz ve kullandığımız para birimidir”

Ekonomist Mahmut Sezinler, Kanal SİM’de yayınlanan Meyil Adakul’un hazırlayıp sunduğu ‘Geniş Açı’ programına konuk oldu.

A+A-

Lema GÖZAY

Ekonomist Mahmut Sezinler, Kanal SİM’de yayınlanan Meyil Adakul’un hazırlayıp sunduğu ‘Geniş Açı’ programına konuk oldu.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ‘nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ve beraberinde çok sayıda kişinin tutuklanmasıyla birlikte Türkiye’de meydana gelen 19 Mart Sivil Darbe gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Mahmut Sezinler, “Türkiye çok anti-demokratik bir şekilde yönetiliyor” ifadeleriyle sözlerine başladı.

 “Türkiye’de son 2008 krizinden beridir kırılganlık devam ediyor”

Türkiye’de devam eden mevcut yönetim biçiminin ekonomiyi doğru orantıda olumsuz bir biçimde etkilediğini belirten Sezinler, “Çünkü bir ekonominin sağlıklı ilerleyebilmesi için o ekonomide istikrar ve güvenin olması lazım. Özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ve tasarrufu az olan, üretimden koparılmış ülkelerde kırılganlık her zaman mevcuttur. Türkiye gibi ülkelerde hem ekonomik hem de siyasi kırılganlık vardır. Bu Türkiye’de son 2008 krizinden beridir kırılganlık devam ediyor. O yıllardan bu yana ciddi enflasyonlarla karşılaştı Türkiye. Tüm bunlar yanlış ekonomi planlamasından ve bu kırılganlıktan kaynaklanmaktadır” dedi.

 “Türkiye üretim yaptığı ham maddeyi bile ithal eder pozisyondadır”

Dövizdeki değişken duruma bağlı öngörüyü ortadan kaldırdığına işaret eden Sezinler, “Bu öngörüsüzlük ekonomiyi çok ciddi bir anlamda etkiliyor.” ifadelerini kullandı. Türkiye’de yurtdışı sermayesine ihtiyaç olan bir yapı olduğuna dikkat çeken Sezinler, yurtdışı yatırımcıları için Türkiye’nin istikrarı ve güven unsurunun yaratılmasının çok önemli olduğunu belirterek şunları söyledi: “Bu güven ve istikrar unsuru bir türlü gelemedi. Gelemedi çünkü gerek ekonomi gerek ise siyasi politikalar bu güveni ve yabancı yatırımcıyı çekme politikası olmadı. Türkiye hep dış sermayeye ihtiyaç duyar hale geldi. Sürekli borçlu hala geldi. Bugün yine aynı pozisyondayız. Bugün 530 milyar dolar dış borç var ve bu ciddi bir rakamdır. Türkiye ekonomi için çok büyük bir rakamdır. Bu miktarın ödenebilmesi için elbetki dövize talep yaratır ve bu taleple döviz tırmanacak. Türkiye’de bu durum var. Türkiye üretim yaptığı ham maddeyi bile ithal eder pozisyondadır artık”

 “Para daima kendini güvende hissedebileceği yere girer; Bu güven demokrasi ve adaletle olur”

Sezinler, Türkiye’de yaşanan son siyasi gelişmeler nedeniyle demokrasinin yara aldığına dikkat çekerken, Mart’ta 530 milyar dolarlık dış borçlanmanın kısmi ödeme tarihi geldiğini belirterek, “Dövizin buralara geleceği ve bizi de çok ciddi anlamda etkileyeceği belliydi. Bu süreç daha farklı anti-demokratik yollarla meydana geldi. Ve bu demokrasinin zede alması Türkiye’de ekonominin de alması demektir. Bir ekonominin sağlıklı yürüyebilmesi ve büyüyebilmesi için sağlıklı ve adaletli ortam şarttır. Sermaye, para ürkektir. Para daima kendini güvende hissedebileceği yere girer. Bu güven de demokrasi ve adaletle olur” dedi.

 “Kıbrıs’ın kuzeyindeki kırılganlığın sebebi; üretimsizliğimiz, sermaye eksikliğimiz ve kullandığımız para birimidir”

Kıbrıs’ın kuzeyindeki ekonomik durumu 74’den bu yana ele alarak değerlendiren Sezinler, Kıbrıs’ın kuzeyindeki kırılganlığında ‘üretimsizlik, sermayesizlik ve kullanılan para birimi olduğuna’ işaret ederek şunları ekledi: “74 sonrası çok ciddi bir ekonomik sermaye kaldı. Ancak biz bu ekonomik sermayeyi har vurduk harman savurduk. Üretim alanında ciddi çalışanımız vardı, sanayi üretimimiz mevcuttu. Bunlardan koparıldık, bilerek Türkiye tarafından koparıldı. Özal derdi ki “Siz boşverin, alın devlete memur biz öderiz”. Ve bu politikalarla üretimden koparıldık. Tabii biz de buna meyilliydik aslında. Kabullendik, devlet dairesinde çalışıp maaşımızı alalım derdindeydik. Şu anda üreter pozisyonumuz kalmadı, daha önce ürettiklerimizi dışarıya satar pozisyondaydık, onları da daha sonra bizim politikalarımız nedeniyle satamaz olduk. Şu anda ürettiklerimizi Türkiye’ye dahil satamaz durumdayız, oradan geri geliyor. Ve bunlarla birlikte ithal eder bir pozisyona girdik. Bizim burada yarattığımız sermaye, tekrardan dönüp dışarıya gidiyor. Bizim burada ne tasarrufumuz ne de sermayemiz kalmıyor. Dolayısıyla biz üretimden kopan bir ülke olarak, insanımız her açıdan kırılganlığa girdi. Kırılganlığın sebebi, üretimsizliğimiz, sermaye eksikliğimiz ve kullandığımız para birimidir.”

Bu haber toplam 870 defa okunmuştur