Kırk Bir Kere Maşallah
Bugün KKTC’nin ilanının 41 inci yılı. 1974 sonrası sözde kendi kendimizi yönettiğimiz tam 41 yıl.
Kırk bir kere maşallah.
41 yılda ileri doğru aldığımız yol yok. Geriye doğru gittiğimiz yol çok. Nereye doğru gideceğimize bir türlü karar veremiyoruz.
Yüce meclis diye övündüğümüz KKTC Meclis’ine başkan seçmeyi bile beceremedik.
Hem de bunu “bu devleti biz kurduk biz yaşatacağız” diye böbürlenen UBP yaptı.
Yazık hem de çok yazık. 41 yıl sonra bugün çok başka şeyler konuşuyor olabilirdik.
Tanınmamış bir devlet olabiliriz. Bu başka bir şeydir. Ama tanınmamış olmamız ileri gidemeyeceğimiz, yaşadığımız ülkeyi güzelleştiremeyeceğimiz, bu ülkede yaşayan insanımıza huzur ve refah sağlayamayacağımız anlamına gelmez.
Ama biz sağlıktan, eğitime; ulaşımdan, haberleşmeye; üretimden, tüketime hemen her alanda hep sınıfta kaldık.
Son bir yıldır skandallarla çalkalanıyoruz. Önce sahte reçete skandalı denildi, doktorlar, eczacılar kelepçelenerek mahkemelere taşındı.
Ardından sahte diploma skandalı denildi. Kimileri kelepçelendi mahkemeye çıkarıldı. Kimileri kelepçelenmeden, mahkemeye bile çıkarılmadan teminata bağlandı.
Bu soruşturmalar ilerletilmedi. Birileri düğmeye bastı her iki soruşturma da hala sürüyor deniyor. Ama süren bir şey yok.
Ardından yeni doğan skandalını yaşadık. Küvezdeki bebeklerin mamalarına alkol karıştırıldı. Suçlu diye birkaç hemşire tutuklandı. Daha üzerinden birkaç hafta geçmeden o da unutuldu.
41 yıllık devletin Anayasa’sı var. Ülkeyi yönetenler her fırsatta bu anayasayı paspas yapmaktan çekinmezler.
Yasalar kişiye özel düzenlemelerle artık içinden çıkılmaz oldu.
41 yıllık bu devlette Anayasa’nın temel ilkelerinden biri de eşitlik ilkesidir. Anayasa Madde 8 Eşitlik:
(1) Herkes, hiçbir ayırım gözetilmeksizin, Anayasa ve yasa önünde eşittir, Hiçbir kişi, aile, zümre veya sınıfa ayrıcalık tanınamaz.
(2) Devlet organları ve yönetim makamları, bütün işlemlerinde yasa önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek ve ayrıcalık yapmamak zorundadırlar.
Bu ilke her dönemde, ama özellikle son dönemde hep çiğnendi. İşe alımlarda, tayin ve terfilerde Anayasa’nın eşitlik ilkesi hep görmezden gelindi. Bunun yerine üst kademe yöneticileri tamamen partizanca üçlü kararname ile atamaları yapıldı.
Bu nedenle kamu çöktü. Devlet dairelerinde ve kamu kurumlarında işlerin yürümemesinin ana nedeni budur.
Bunun yanında eğitim kalitemiz giderek düştü. Şu anda dibe vurdu. Okullar dökülüyor, öğretmenler dökülüyor, öğrenciler dökülüyor. Bu şartlarda eğitimde kalite beklenemez.
Bu şartlarda mezun olan öğrencilerin devlet dairelerine istihdamı da torpille olunca siz kamu hizmetlerinde kalite bekleyemezsiniz.
Bu ülkeyi yönetenler 41 yıldır hep yanlış yapıyor.
Yaptığı yanlışların bedelini de bütün halka ödetiyor.
***
41 yılda hemen hiç başarımız yok.
Ekonomi kötü.
Hayat çok pahalı.
Üretim durma noktasına geldi.
Devlet vatandaştan topladığı vergilerle maaş ödemekten başka bir şey yapmıyor.
Ülkede doğru dürüst yol yok.
Doğru dürüst toplu ulaşım yok.
41 yıllık bu devlet kendi yöneticilerini bile kendi seçemiyor. Güya demokratik seçimler yapılıyor ama birileri halkın seçeceği kişiyi beğenmiyorsa o kişi seçilmesin diye olmadık müdahaleler yapıyor. Ya da halkın seçtiği kişileri beğenmiyorsa onu indirip, başkasını bindiriyor.
41 yılda geldiğimiz yer burasıdır.
Daha ne olsun.
Kırk bir kere maşallah….