KIRK YILLIK UBP KENDİNİ HAKİR GÖRÜYOR
AFRODİT'E AŞIK OLAN KIBRIS KRALI
Yunan mitolojisinde anlatıldığına göre Pygmalion, Tanrıça Afrodit'in heykeline âşık olan bir Kıbrıs kralıdır.
Romalı şair Ovidius ise "Değişişler" (Métamorphoses; İS 8. yüzyıl) adlı yapıtında daha değişik bir öykü anlatır
AFRODİT'E AŞIK OLAN KIBRIS KRALI
Yunan mitolojisinde anlatıldığına göre Pygmalion, Tanrıça Afrodit'in heykeline âşık olan bir Kıbrıs kralıdır.
Romalı şair Ovidius ise "Değişişler" (Métamorphoses; İS 8. yüzyıl) adlı yapıtında daha değişik bir öykü anlatır:
"BİR KADIN YARATTIM" !
Pygmalion her gördüğü kadında bir kusur bulan, bu yüzden de evlenmek istemeyen genç bir heykelcidir. Günün birinde, usta elleriyle fildişinden çok güzel bir kadın heykeli yapar. Heykelin güzelliği karşısında büyülenen Pygmalion, ona bakmaya doyamaz ve sonunda âşık olur. Gerçekmiş gibi her gün onu giydirir, kuşatır, pırıl pırıl deniz kabukları, renk renk taşlar ve çiçekler armağan eder, sever, okşar. Geleneksel Afrodit şenliklerinde Pygmalion, yaptığı heykelin tıpatıp benzeri bir eş vermesi için tanrıçaya yakarır. Şenlik sona erince eve, heykelinin yanına döner. Genç adam baktıkça heykelin kımıldadığını, etten kemikten gerçek bir kadına dönüştüğünü görür. Büyük bir sevinçle ona sarılır. Evlendikten sonra karısına Galateia adını verir.
İrlândalı oyun yazarı George Bernard Shaw bu öyküden esinlenerek "Bir Kadın Yarattım" (Pygmalion; 1913) adlı bir oyun yazmış, bu oyunun 1956'da sahnelenen "My Fair Lady" adlı müzikal uyarlaması daha sonra filme çekilmiş ve ülkemizde "Benim Tatlı Meleğim" adıyla gösterilmiştir (Temel Britannica).
Bu olgu psikolojide de yer bulur:
"Pygmalion etkisi" olarak adlandırılan bu olgu;
Kişinin, kendinden üstün gördüğü insanların ona ilişkin beklentilerine denk düşen davranışlar sergilemesi tanımıyla açıklanır.
Örneğin ;
Durup dururken, "şirin" ya da "aklı başında" görünmek için, ihram, hac veya umre niyeti getirmeniz îcâb eder !..
Dün söylediğinizin bugün tam tersini söylemeniz ustalık olur!..
KENDİSİ OLAMAMA
AKP'li bürokratların görüş ve kanaatleri nezdindeki UBP'lilerin yaşam tarzlarının onayı; toplumumuzu, pratik konularda fayda/zarar, bilgi yerine inançların tartışması noktasına taşır, bulundukları ortama ve etraflarındaki diğer insanlara da yansıyan zarar verici ve başkalarını da yanıltıcı bir nitelik arzeder;
Dip Karpaz olayı budur.
Birçok konuda kendi değer ve anlayışlarını geliştiremeyen UBP, görüş ve tutumları için başkalarının onaylamasını bekleme ihtiyacı hissetmektedir.
Bu yüzdendir ki, ülkemiz insanı, "kendisi olamama"nın yoğun sıkıntı ve zorluklarını çekmektedir.
Kırk yıllık UBP kendini hakir görüyor ama farkında bile değil !..