Kirlilik İSYAN ettirdi
Mağusa Balıkçı Barınağındaki kirlilik isyan noktasına getirdi, balıkçılar güvenilir ve kalıcı çözüm istedi: “Tek sorumlu Mağusa Belediye Başkanı, devlet seyirci…”
Fehime ALASYA
Mağusa Balıkçı Barınağı’ndaki kirlilik isyan ettirdi. Avrupa Birliği uzmanlarının, arıtılmamış lağım suyu boşaltılması nedeniyle Yeşil Hat Ticareti dışında tuttuğu bölge balıkçıları kalıcı ve güvenilir çözüm istedi.
Denize lağım akıtılması ve kirlilik nedeniyle yaklaşık 30 teknenin güneye balık satış izinleri iptal edilirken, gelişmenin medyaya yansıması sonrasında kimi tedbirler alındı. Buna rağmen arıtmanın “yarı çalışır durumda” olduğu belirtildi.
Lağım sularının denize bırakıldığı yerde sadece ‘barınma’ maksatlı olduklarını anlatan balıkçılar, açık denizde, temiz sularda balık avlandığını anlattı. Avrupalı uzmanlar buna rağmen teknenin güvertesine kirli su gideceği hassasiyeti ile ticarete izin vermiyor.
Kıbrıs’ın kuzeyinde 170 tekne Avrupa onaylı listede yer alıyor ve güneye balık ticareti yapabiliyor. Mağusa Limanı’ndaki kirlilik nedeniyle yaklaşık 30 teknenin izinleri iptal edildi.
Balıklarının temiz ve sağlıklı olduğunun altını çizen emekçiler, suyun kirli görüntüsü ve kötü koku nedeniyle barınağa balık almaya gelen bazı vatandaşların da kaçtığını belirtti.
Balıkçılar, bu durumdan Mağusa Belediye Başkanı’nı sorumlu tuttu, “En büyük sorumlu İsmail Arter’dir” dedi.
Adeta ‘dert küpü’ olan balıkçılar, “Artık Mağusa Belediye Başkanı’na hiç güvenimiz kalmadı, artıma bir gün çalıştırılıyorsa 5 gün çalıştırılmıyor, diken üzerinde iş yapıyoruz, ilgili daireler bu duruma seyirci…” şeklinde konuştu. 1 metre derinliğindeki temiz bir suda, dibin görünmesi gerektiğini buna karşın görünmediğini kaydeden balıkçılar, koku olmasa da kirliliğin bu sayede anlaşıldığını ifade etti.
Mağusa’daki Balıkçı Barınağına giden YENİDÜZEN, buradaki tekne sahipleriyle konuştu, yaşanları yerinde izledi…
Balıkçılar Birliği Başkanı Kemal Atakan:
“Kalıcı bir çözüm istiyoruz, Belediyeye güvenmiyoruz”
“Avrupalı uzmanlar ilk geldiği zaman buraya lağım suyu akıtıldığını gördü, bizi uyardı, biz de hemen Belediye’yi uyardık ama değişen bir şey olmadı. Avrupalı uzmanlar ikinci kez yine denetlemeye geldi, bu kez kokudan durulmuyordu, yine bizi uyardılar, yine girişim yaptık. Mağusa Belediyesi, Çevre Dairesi, Hayvancılık Dairesi, Turizm Bakanlığı ile de konuştuk, hepsi de geldi, baktı ama hiçbir şey yapmadı. Belediye ile defalarca konuştuk, ilgili bu çevreler de konuştu, araya herkesi soktuk ama hiçbir şey yapılmadı. Avrupalı uzmanlar bu sefer de geldiğinde bize bir yıl güneye ihracatı yasakladı.
Bunun ardından belediye arıtmayı yarı çalışır hale getirdi. Şu an arıtma çalışıyor, arıtılmış su barınağın olduğu alana bırakılıyor. Ama yine bir elektrik kesintisi anında benzer manzara olacak diye korkuyoruz. Kalıcı bir çözüm istiyoruz.
Bir yıllığına güneye ihracatımız resmi olarak 10, 15 gün önce durduruldu. Bizim balıklarımızın tamamı güneye gitmiyordu, güney de aynı fiyatta gidiyordu, bu yaşananlar oraya ihracatı olumsuz etkiledi.
Biz iç piyasaya daha hijyen bir ortamda balık sağlamak istiyoruz. Teknemizde balık temizlerken bile buradan su almıyoruz. Biz zor şartlarda balıklarımızı yine de hijyen ortamda temin ediyoruz.
Biz bu balıkları sattığımız gibi kendimiz de yiyoruz. Balık erken bozulan bir üründür, çok hassas davranmak zorundayız. Biz sürdürülebilir olmak açısından temiz ve hijyen olmak zorundayız, öyleyiz de...”
BALIKÇILAR NE DEDİ? BALIKÇILAR NE DEDİ?
Barbaros Öz:
“Burada bir yılı aşkındır yaşadığımız sorunu belediyeye aktarıyoruz ama çözüm bulmuyorlar”
“Arıtmayı buraya akıtıyorlar ama biz balıklarımızı açık denizde tutuyoruz. Teknede temizlediğimiz balıkları bile açık denizden kovalara doldurduğumuz deniz suyu ile yıkıyoruz, burada yıkamıyoruz. Müşteriye verdiğimiz gibi biz de çoluk çocuğumuzu yediriyoruz. İnsanlar buradan balık almaya geliyor, tanıyanlar taze balık almaya geliyor. Buraya gelip kokuyu alanlar rahatsız oluyor, balıklarımızı içeride açık denizde tuttuğumuzu açıklıyoruz. Biz balığımızı aynı fiyatta güneye satıyorduk, bizim için çok büyük bir kayıp değil ama iç piyasada da bu durumdan dolayı sıkıntı yaşarsak o zaman çok ama çok zorlanırız. Biz barınakta balık tutmuyoruz, burası bizim barınağımız. Burada bir yılı aşkındır yaşadığımız sorunu belediyeye aktarıyoruz ama çözüm bulmuyorlar. Elektrikler kesiliyor diye arıtma çalışmıyordu ve kirli su doğrudan denize akıtılıyordu. Kokudan durulmuyordu, şimdi artma çalıştırılıyor ama güneye ihracat için bir yıllık yasak kararı alındı. Deniz pislik kabul etmez, bizim balıklarımız temiz, vatandaş korkmadan balıklarımızı tüketsin. Belediye ve Çevre Dairesi bir an önce buradaki arıtma sıkıntısına çözüm bulmalı.”
Mustafa Emirzadeoğluları:
“Burası bizim evimiz, iş alanımız ise açıktaki deniz, açıkta, temiz suda balık avlıyoruz”
“Buradaki sıkıntı Avrupa standartlarında işlerimizi durdurdu ama biz iç piyasaya hizmet vermeye devam ediyoruz. Balıklarımızı denizde avlıyor, limandan hiçbir şekilde su kullanmıyoruz. Zaten kullansak balıklarımız da kokacak, bozulacak. Açık denizden kovalarla su alıyoruz ve onları kullanıyoruz. Böyle giderse iç piyasayı da etkileyecek diye çok korkuyoruz. Söylentiler başladı, korkuyoruz. Burası bizim evimiz, iş alanımız ise açıktaki deniz, orada balık avlıyoruz, buraya limana sığınmak için geliyoruz, hepsi bu. Buradaki suyu kullanmıyoruz diye.”
Hamza Dede:
“Kimse evinin avlusuna lağım suyu dökülsün istemez”
“Kimse evinin avlusuna lağım suyu dökülsün istemez, biz de buna razı değiliz. Tek istediğimiz bu, çaresini de artık yöneticiler bulsun. Belediye ve Çevre Dairesi bir an önce buradaki soruna çözüm bulsun. Böyle rezillik olmaz.”
Enver Ünver:
“37 yıldır dalgıçlık ve balıkçılık yapıyorum, ilk kez bu dönemde iğrenerek suya girmek zorunda kaldım”
“Bazı sandalların altı adeta kirlilikten çamur bağladı. Ben uzun yıllardır burada balıkçılık yapıyorum, aynı zamanda dalgıçlık da yapıyorum, arkadaşlara yardım için denize giriyorum. Son zamanlarda bazı teknik sıkıntılar nedeniyle suya girmek zorunda kaldım, iğrenerek girdim, çok kötü bir durum var. Kimsenin çözüm bulamaması da daha da kötü bir durum. Belediye hiçbir önlem almadı, üç aydır buradaki kirlilik ve koku dayanılmaz bir hal aldı. Herkese derdimizi anlatmaya çalıştık ama kimse bizi duymadı. 37 yıldır dalgıçlık ve balıkçılık yapıyorum, ilk kez bu dönemde iğrenerek suya girmek zorunda kaldım. İlk kez böyle bir rezillik gördüm. Buraya gelenler kokudan duramıyor, artık insanlar balık almaya gelmiyor.”
Ahmet Teker:
“Sözde arıtmayı çalıştırdılar, yine ne olacak da ne zaman arıtma duracak diye korku içinde yaşıyoruz”
“Kokudan duramıyoruz, teknede iş yapamıyoruz, dayanılmaz bir koku ve çevre kirliliği var. Ta ki ihracat durdurulunca gündeme geldik, bir nebze de sesimizi duydular ama yine de köklü çözüm yapmadılar. Sözde arıtmayı çalıştırdılar, yine ne olacak da ne zaman arıtma duracak diye korku içinde yaşıyoruz. Arıtmanın çalışması yeterli değil, arıtılmış da olsa bu suyu buraya akıtmasınlar çünkü güvenmiyoruz, yeniden sıkıntı yaşayacağız.”
Hakan Birsel:
“Kimse tedbir almadı, tüm sorumluluk belediyenindir, ardından devletin diğer ilgilileri de sorumludur”
“Limandan bir kova su bile alamaz olduk, iğreniyoruz, suyumuzu açık denizde balık avladıktan sonra alıyoruz. Limanın suyu ile hiç temas etmiyoruz. Çevre Dairesi var ama sözde, belediyemiz var ama sözde. Bu tamamen Mağusa Belediyesi’nin sorumluluğudur. Devlet de onu denetlemeli. Oktay Kayalp döneminde Mağusa hiçbir lağım sorunu yaşamadı. Suya temas eden arkadaşlarımız hasta oldu. Kimse tedbir almadı. Otelin tüm deterjanlı suları, arıtmadaki lağım suları olduğu gibi limana geliyor. Tüm sorumluluk belediyenindir, ardından devletin diğer ilgilileri de sorumludur. Bölgeye bir çöp bidonu talep ettik, onlarca kez belediye kapısına gittik, o bile bin bir güçlükle… Bu kadarı da olmaz…”
Mustafa Yanaroğlu:
“Arıtma bir gün çalışıyorsa 5 gün çalışmıyor, aylardır bu sorunla boğuşuyoruz, artık yeter”
“İnsanlar balık almak için geliyor, önce kötü kokuyla karşılaşıyor, ardından kirli deniz, izah ediyoruz; biz açık denizde paylaşıyoruz diyoruz ama… Biz balıklarımızı ayıklarken bile, temizlerken bile asla buradan su kullanmıyoruz. Açık denizden su alıyoruz. Bu görüntü ortadan kalkmalı, belediye köklü çözüm bulmalı. Arıtma şimdi çalışıyor ama güvenmiyoruz. Bir gün çalışıyorsa 5 gün çalışmıyor. Aylardır bu sorunla boğuşuyoruz”
Hüseyin İnce:
“Balıklarımızı açık denizde avlıyoruz, kirli bölgede sadece barınıyoruz”
“Balıklarımızı açık denizde tutuyor, temizlerken da açık denizden kovalara doldurduğumuz suları kullanıyoruz. Barınaktan hiç su dahi almıyoruz. Ayalardır bu sıkıntıyla boğuşuyoruz. Herkes balıklarımızın temiz olduğunu, açık denizde avlandığını bilsin, burada balık tutmuyoruz, teknelerimizi barındırıyoruz”
DAÜ Deniz Biyologu Burak Ali Çiçek:
“İyi çalışan bir arıtma sistemi güvenilirdir, buradaki sistem çok güvensiz, sıkıntılı, Belediye hemen üzerine düşeni yapmalı”
Bölgede yaşanan çevre felaketini YENİDÜZEN ile yerinde inceleyen DAÜ Deniz Biyologu Burak Ali Çiçek, bölgedeki arıtma sisteminin çok güvensiz ve sıkıntılı olduğuna değinerek, Belediye’nin hemen üzerine düşeni yapması gerektiğine vurgu yaptı.
Bölgedeki arıtmanın ne zaman çalışıp ne zaman çalışmayacağına dair net bir durum olmadığına dair sürekli video ve fotoğraflarla şikayetler aldığını belirten Çiçek, “Dünya standartlarında çalışan bir arıtma olsa o su içilebilir bile ama maalesef burada o standartlar veya o çalışma disiplini yok” dedi.
Buraya kanalizasyon suyu akıtmanın ‘çevre düşmanlığı ve bencillik’ olduğunu kaydeden Çiçek, yetkilileri göreve çağırdı.
Açıklanan deniz suyu analizlerinde örneklerin alındığı noktanın önemine de değinen Çiçek, şöyle devam etti: “Burada çok yüzülmüyor ama balıkçılar bu suyu kullanıp balıklarını temizliyordu. Bu bile bir sağlık riski oluşturur. Yaz aylarında iç hastalıklarıyla ilgili artış oluyor, suda kirlilik düşük oranda bile olsa sağlık riski taşıyor. Bir örnekleme yaptığınız yeri temiz de çıkarabilirim, inanılmaz kirli de… Burada alınan örneklerde Palm Beach kirli bulundu. Kaldı ki oraya bu pislik seyreltilerek gidiyor ama orada bile çıkmış. Bu yapılan balıkçılara saygısızlıktır. Bir an önce bu sorun çözülmeli, arıtma tam donanımlı, dünya standartlarında hizmet vermeli. Kimse bu sorunu yaşamamalı. Dünyanın en temiz denizleri ülkemizde diye övünerek söylüyoruz. Bunu korumamız, değerini bilmemiz gerek. Hiç risk almadan, en ufak bir pürüz olmadan çalışan AB yetkilileri de bu duruma göz yummadı. Bu sorun kökten çözülmeli, sadece balıkçıların çabasıyla olmamalı.
Dünyadaki tüm sular arıtılmıştır, iyi çalışan bir sistem güvenilirdir, buradaki sistem çok güvensiz, sıkıntılı, bir an önce tedbir alınmalı, yasal çerçevede hemen müdahale edilmeli. Belediye hemen üzerine düşeni yapmalı. Açık denize lağım suyu akıtılan birçok örnek var, ama insanların yüzdüğü veya balık avladığı yere değil…”