Kitaplar ‘suç unsuru’
Kitap ya da gazete “suç unsuru” olur mu, “delil” diye mahkemeye sunulur mu?
Ele geçirilir mi kitap? Kaçar kurtulur mu?
Hangi çağda yaşıyoruz, yapmayınız ne olur!
Çok karanlık ve yobaz bir düşünce bu...
Polisin kitaplara el koyması, itfaiyenin kuyulardan kitap çıkartması, eski gazetelerin “delil” olarak mahkemeye sunulması…
Ülkemizde bunları yaşıyoruz.
Heyyyy! Ne oluyoruz?
* * *
Türkiye’nin giderek üfelenen demokrasi ve özgürlük alanı içerisinde, böylesi gelişmeler yadırganmıyor olabilir.
Korku kol geziyor, oralarda…
Ülke karanlıkları örtünmüş...
İyi de oralarda ne varsa, aynen “kopyalamak” zorunda değiliz ki!
* * *
Suskunluk sarmalına girdik.
“Eğer savunduğunuz fikir, toplumun genelinde kabul görmüyorsa, onu söylemekten vazgeçersiniz” demişti, Alman siyaset bilimci Naumann...
“Suskun Sarmalı” teorisini 70’lerde böyle anlatmıştı.
Tehlike çanları “küçük Türkiye”ye dönüşen ya da iyice dönüştürülmek istenen ada yarısı için çalıyor.
Darbeden darbe doğuran coğrafya, kitabı da zamanın kuyusundan çıkartarak yeniden “suç delili” yapıyor.
Ve Kıbrıs’ımda kitaplar gömülüyor, itfaiye kuyularda kitap arıyor, kitaplar “suçunu” ele veriyor, sayfalar “kelepçe”ye yol alıyor...
Normalleştiriyoruz bunu da!
* * *
Dünyanın en büyük katili Hitler sanırım.
10 milyondan fazla ölümden sorumlu.
Ve o Hitler’in meşhur kitabı ‘Mein Kampf’ (Kavgam) , Almanya’da halen yok satıyor.
O Hitler ki, kitaplardan fazla insanları yakıyordu.
* * *
İnsanların öldüğü, şiddet gördüğü, ayırımcılığa uğradığı hiçbir dava haklı olamaz.
Teröre karşı mücadele o nedenle son derece önemli ve hassastır.
Evrensel hukuk ve özgürlüklere saygı, sorgulama süreçlerinin bir cezalandırmaya dönüştürülmemesi, masumiyet karinesinin korunması ve bir korku ülkesi yaratılmaması da medeniyetin can damarlarıdır.
* * *
Ve kitaplar…
Hangi kitap insan öldürmüş acaba?
Kim yazarsa yazsın, ne fark eder...
Delil falan değildir kitaplar…
Kitaplar kitaptır, gazeteler gazete...
Katiller, diktatörler, suçlular, çeteciler, şüpheliler başkadır, kitaplar başka...