1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Kıyılarımızı geri almalıyız
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Kıyılarımızı geri almalıyız

A+A-

Ya “askeri bölge girilmez” yazısı çıkıyor karşınıza ya da iyi giyimli bir otel görevlisi…
 - “Nereye gidiyorsunuz?”

“Sana ne”
diyemiyorsunuz çünkü kıyıları birer birer vermişler.
“Oteliniz, kumarhaneniz, gösterişiniz ve rantınız size kalsın ama ben deniz kenarında biraz yürüyüş yapacaktım.”.

Yürüyüş yolları ayrı olmalı…
Yurttaş da turist de öğrenci de kullanabilmeli…
Plajlar da herkese açık…

***

Ada ülkesinde kıyıya, sahile, plaja erişimin bu kadar zor olması kabul edilemez.
Girne, Alsancak, Çatalköy hepsi üleşilmiş birer birer…
Bafra öyle…
İskele gidiyor şimdi elden…
Mağusalı nispeten korumuş sahillerini…
Maraş’ta dikenli tel var zaten…

***

Alsancak’daki son Mare Monte meselesi tam bir siyasi utanç, toplumsal yıkımdır.
Yıllardır “kör çar” edildi orası…
Üstelik Evkaf kontrolünde…
Şimdi “sit alanı olsa da dava edilemez” notu düşülmüş 30 senelik yeni bir sözleşme yapılıyor.

Bir dönemin çocukları, plaja girdikleri yerlere, kendi evlatlarını ya da torunlarını götüremiyorlar …
“Tutulmuş” hepsi…

***

Yatırım olabilir elbette…
Turistik tesisler kurulabilir.
Sahile, kıyıya, plaja erişim engellenmez…
Yollar yapılır ayrı…
Yürüyüş ve bisiklet yolları, yurttaşa, herkese, barikatsız, engelsiz…
Denizi de satın almaz parayı veren…
Kıyının da sahibi olmaz…


***

Mare Monte, 1974’ten Merit’lere verilene kadar Evkaf bünyesinde bir tesisti; o bölgeli insanlar çalışır, halkın her kesimi plaja giderdi. Niye belediyeye verilmedi anlamıyorum; Alsancak bölgesinin belki son halk plajıydı…

50 yıllık arkeolog Tuncer Bağışkan’dan da teyit ediliyorum, otelin batısında tarihi Lambousa Krallığı’na ait bulgular var.
O nedenle de ‘Sit Alanı’ zaten…
Otuz senelik kira sözleşmesine “sit alanı olsa da dava edilemez” notu düşülmesi tam da insanlık suçu…

***

Bu nasıl 30 senelik kira?
Hem denize erişim hakkı çiğneniyor insanların…
Hem de anıları siliniyor…
Üstelik çevre ve tarihin üzeri çiziliyor göz göre göre…
Bu nasıl bu doyumsuzluk böyle!

kiyilarimizi-geri-almaliyiz.jpg



 

Bu rezil düzende, adaletsizlik “büyük bir ortaklık”

Güzel insan, değerli akademisyen Ahmet Güneyli hocamız, gelir dağılımındaki adaletsizliği hayatın pratiğinden örneklerle ortaya koydu.

Bir üniversitede profesörün 90.000 TL alıp asgari ücretlinin 12.000 TL alması bu ülkenin bir gerçeğidir. 

Özel bir üniversitede bir profesörün 18.000 TL alıp yatırımlarının asgari ücretten olması, buna karşın kamuda ilkokul mezunu - partizanlıkla işe alınmış - bayrak sallayıcı bir memurun 35.000 TL alması da bu ülkenin bir gerçeğidir. 

Böyle bir devlet yarattık el birliğiyle...
Kurumlar da halkın değil, devlet de…”

Bu isyanın ardından göreve çağırıyor Ahmet hocamız…
“Meclis, Bakanlar Kurulu, YÖDAK, Çalışma Bakanlığı ve Sayıştay göreve... Adalet herkese…”

***

Sorunlar onları yaratanların mantığıyla çözülemiyor hocam!
Bu ülkede riyakarlıkla yaşamaktan eskidik.
İnsanlar aynaya baktığında yüzlerini değil bahanelerini görüyorlar sadece!

Hele de bir makama gelenler!
Ne değiştirecek cesaret var hocam, ne de dönüştürecek.
“Bu düzen değişsin ama benin düzenim değişmesin” diyen kalabalıklara karşı direnmedikçe zor…

Eşitsizlikten, statükodan ve sorunlardan beslenenler asla çözüm üretmiyor.
Bu rezil düzende, adaletsizlik “büyük bir ortaklık” Ahmet hocam, görmüyor musunuz?

Birbirine yaslanmış onca yozluk var, fertçilik, nizamsızlık…

Layık olmak, yaraşmak, uygunluk, yetenek, yeterlilik, üretim, hak etmek, hele de adil paylaşmak ve hakça bölüşmek hayatın pratiğinde pek sevilen kavramlar değil…

Menfaatler kumpaslarını yıkmak kolay değil hocam…

 



 

“Egemen eşitlik ve uluslararası eşit statü” devrinde geçen hafta!

Kıbrıslı Rum lider Nikos Hristodulidis, Birleşik Krallık’ta Kral III. Charles’in taç giyme törenine katıldı, Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron ile görüştü.

Hristodulis ayrıca Kıbrıs sorununa çözüm bulma çabalarında Avrupa Birliği’nin (AB) daha aktif rol almasını gerektiğini anlatmak için mayısta Berlin’i ziyaret edeceğini açıkladı.

Müdahale ürünü Kıbrıslı Türk lider Ersin Tatar, geçen hafta Beylerbeyi’nde İpek Koza etkinliğine katıldı, askerin and içme töreninde yer aldı ve farklı ilçelerde dostlarıyla bir araya geldi. Dr. Hüdaverdi’ye “Milli Mücadele” madalyası verdi ve Yeşilırmak yangına dair “yaptıkları girişimler sonucu güneyden bir hava söndürme aracının söndürme çalışmalarına katıldığını” ifade etti.

egemen-1.jpg

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Kıbrıslı Rum Lider Nikos Hristodulidis, Kıbrıs meselesini görüşmek üzere Paris'te bir araya geldi.
egemen-2.jpg

Tatar, Albayrak Medya Grubu’nun haber kanalı TVNET’ten Nazgül Kenzhetay’a verdiği röportajda, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Doğu Akdeniz’deki Türk varlığının, Türk dünyasının hak ve çıkarlarının temsilcisi ve yılmaz bekçisi olduğunu vurguladı.

 

Bu yazı toplam 2373 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar