1. YAZARLAR

  2. Dr Filiz Besim

  3. Kıyısından tarihi yakalayabilmek
Dr Filiz Besim

Dr Filiz Besim

Kıyısından tarihi yakalayabilmek

A+A-

Neden Mason-Dixon hattı?
“O günlerde Filistin de İngiliz idaresindeydi ve aynı isimli hattı Filistin ile İsrail arasına da çekmişlerdi. Ayni ismi kullandılar. İsmin bir anlamı var mıydı bilmiyorum”
Lefkoşa Türk Belediyesi Kurulur…
Lefkoşa'nın bölünmesinden sonra Türk tarafında kalan bölgede belediye hizmetleri tamamen durdu. Toplantılar yapılamadı.
Rum başkan Türk çöpçülerin elinde kalan çöp arabalarını almak istedi. Türkler vermeyi kabul etmeyince de dava açtı. Karma belediyede idare amir yardımcısı olan Niyazi Uludağ, olaya el koyup Dr. Fazıl Küçük'e müracaat etti. Dr. Küçük'ün verdiği yetkiyle Ümit Süleyman, o günlerin Vali müsteşarı Raddaway'le görüşerek durumu aktardı ve çözüm bulmaya çalışıldı.  Çöp arabaları ve davası vesile olunca, duran Belediye hizmetlerine de çözüm getirmek amacıyla 16 Haziran 1958'de dört Türk belediye meclis üyesi, Lefkoşa Türk Belediyesini kurdular. İlk kez Sarayönü'nde (Lefkoşa Atatürk Meydanı), mahkemeler karşısında Evkaf'a ait bir binada toplanıldı. En yaşlı ve tecrübeli üye olan Dr. Tahsin Gözmen başkan seçildi. Yardımcılığına ise Ümit Süleyman Onan getirildi. O günlerde belediye organının kurulmasında, Sayın Uludağ'ın çok büyük emeği geçti. Bütün Türk elemanlara ve onların elinde kalan belediye araçlarına el konarak, sınırın Türk tarafında kalan bölümüne hizmet verilmeye başlandı.
Rumlar birçok davalar açsa da, İngilizlere şikâyet etse de, bütün davalar Türkler tarafından kazanıldı. Bu mücadelede İngiliz vali müsteşarı Mr. Raddaway'in Türklere büyük yardımları oldu.
Lefkoşa Türk Belediyesi kurulduktan sonra, diğer kazalardan da aynı şikâyetler yoğun bir şekilde gelmeye başladı. Bunun üzerine diğer kazalardan Türk belediye meclis üyeleri çağrılarak, oralarda da ayrılmaya gidildi. Bu süreçte başarılı olunamayan tek kaza Girne oldu.

Çetinkaya Spor Kulübü'nün başarıları…
Son günlerde de FiFA'ya karşı onurlu duruşuyla gündeme gelen ve Ahmet An'ın da tarihini yazdığı Çetinkaya kulübünün toplumsal mücadelemizde önemli bir yeri vardı. 1951–1953 yıllarında Ümit Süleyman, Çetinkaya'nın yönetim kurulundaydı. Çetin Türk Spor Ltd. adı altında kurdukları bir şirketle Çetinkaya'ya bir bina ve stadyum yapılmasını amaçladılar. Şirket kurulduktan sonra; Çetinkaya'nın da çok başarılı sonuçlar almasıyla, beş Kıbrıs Lirası değerinde hisse senetleri çıkarıldı. Bu hisse senetleri Karpaz'dan, Baf'a öylesine çok satıldı ki, bu aslında o günlerdeki Kıbrıs Türk toplumunun birlikteliğinin ve birleşmesinin simgesiydi. Toplanan bu parayla da, bugünkü Ledra Palas yakınlarındaki arsası Evkaf malı olan Çetinkaya binası yapıldı.
Kıbrıs Futbol Federasyonu'nun (POK) on takımı içinde yegâne Türk takımıydı Çetinkaya. Bir de Ermeni takımı vardı. Meşhur AYMA takımı Kıbrıs'ın her yerinden gelen başarılı futbolcu gençler, Çetinkaya'nın ilk on birini oluştururdu. Sanki Kıbrıs Türk Milli Takımı gibi bir takımdı. O yıllar Çetinkaya'nın çok başarılı yıllarıydı. 2–3 yıl üst üste, hem lig, hem de kupa şampiyonu oldular. Uluslararası arenada futbolun popüler olduğu o günlerde normalde Çetinkaya'nın Kıbrıs'ı temsil etmesi gerekiyordu. Makarios “Kıbrıs'ı bir Türk takımı temsil edemez” diye bu duruma itiraz etti. Bu itirazlar sürerken Çetinkaya'nın bir Rum takımıyla maçı olduğu bir gün, Türkler stadyuma gittiler ve bütün kapıların kapalı olduğunu gördüler. O gün Türkler, stadyuma alınmadı ve maç iptal oldu. İşte o günden sonra, bir daha hiçbir Türk takımı Rum takımıyla resmi maç yapmadı.
Bu olay vesile oldu ve Kıbrıs'ın her tarafında Türkler, futbol takımları kurmaya başladı. Böylece Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu da kurularak sporda da ayrışma yaşandı.
 

Baronun ayrılması…
Bir avukat olarak farklı bir duyarlılıkla anlatıyor Ümit Bey Hukuk sistemimizi, avukatlık, hâkimlik ve meslek örgütleri baroyu. 1957-58'lere kadar Kıbrıs'ta tek baro vardı. Her yıl yapılan baro seçimlerinde yönetim kuruluna 6 Rum ve 2 Türk seçilirdi. Yıllardan beri de Türkler adına bu görevi eski avukatlardan Fadıl Korkut ve Ahmet Esad yapardı. 1958'deki baro seçiminde Türk üyeler ekarte edilerek, yerlerine Rum üyeler seçildi. Yüksek mahkeme hâkimine giderek bu duruma itiraz eden Türk avukatlar, bu seçimden sonra adanın her yerinden gelen toplam 10 avukatla Türk Avukatlar Birliği'ni kurdu. Başkanlığa da o günlerin genç avukatlarından Ali Dana getirildi. Bu durum Rum barosuna da iletilerek, artık onların kanunlarının, Türk avukatlarını bağlamayacağı bildirildi.
 

Harita çalışmalarının başlaması…
Belediyelerin ve meslek örgütlerinin ayrılması 1959'da oluşturulan hükümette ve 1960 anayasasında da Rumların tüm itirazlarına rağmen öngörüldü. Harita çalışmaları ta o günlerde başladı ve belediye sınırlarının belirlenmesi için komisyonlar kuruldu. Bu komisyonlarda Türk tarafının temsilcileri; temsilciler meclisi üyesi Ümit Süleyman Onan ve Cemaat Meclisinden Şemsi Kazım'dı. Rum tarafını, her gidilen kazada Rum belediye reisleri temsil ederdi. Toplantılar, kaza kaymakamlarının ofislerinde yapılırdı. O günlerde tek Türk Kaymakam Mağusa'da Ahmet Sami Topcan idi. Hiçbir kazada uzlaşma sağlanamadı. Son toplantılar Lefkoşa'da, Lefkoşa belediyesinin hudutlarını ayırmak için yapıldı. Belediye başkanının gelmediği bu toplantılara, belediyeyi temsil etmek için belediye idare amiri gönderildi.
Son olarak da, Cumhurbaşkanı Makarios, Türk komisyonunu kabul etti. Türk ekibinin oruçlu olduğu saatler süren bu toplantıdan da, yine bir sonuç çıkmadı.
O günlerin haritalarında da, ilginç olaylara tanık olunuyordu. Haritalarda Türk bölgeleri kırmızı, Rum bölgeleri mavi olarak boyanmıştı. Köşklüçiftlik'in çoğunun Türk olduğunu zanneden Türk komisyon, birçok Türk'ün malını Rum'a ya da Ermeni'ye sattığını ve Köşklüçiftlik'te mavi boyalı yerlerin çokluğunu görünce doğrusu şaşırmışlardı.
Bir başka ilginç olay da Makarios'un Türk bölgesinde olan hiçbir Rum ya da Ermeni evine belediye hizmeti götürülmesini istememesiydi. Buna rağmen Lefkoşa Türk Belediyesi, 1963 olaylarına kadar Türk bölgesindeki bütün Rum ve Ermeni evlerine hizmet götürdü, karşılığını da Türk evlerinden aldığı ücretle eşit tuttu.
Ümit Süleyman anlatmaya devam ediyor… Yumuşacık sesi bazen sertleşiyor, bazen titriyor ama hep dingin ve huzurlu. Amacımız, kıyısından da olsa birazcık yakalamak tarihi…                                                                             Masal gibi dinliyorum klasik tarih kitaplarındaki bilgileri değil, bizzat yaşanmışlıkları…

Bu yazı toplam 1984 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar