Kızılbaş’ta yıkılmış bir evin avlusunda “kayıp” kalıntıları bulundu…
Kayıplar Komitesi’nin önceki günkü kazılarında, Kızılbaş’ta (Trahona) yıkılmış bir evin avlusunda bir “kayıp”tan geride kalanların bulunmaya başlandığını yazmıştık dünkü yazımızda. Dün de bu alanı ziyaret ederek burada çalışmakta olan Kayıplar Komitesi kazı ekibinden bilgi aldık... Dün ayrıca Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üyesi Hakkı Müftüzade ile Kıbrıslırum Üyesi Leonidas Pandelidis, kazı alanını ziyaret ederek kazı ekibinden bilgi aldılar... Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Kazılar Koordinatörü Arkeolog Gülseren Baranhan ve Kıbrıslırum Üye Ofisi Kazılar Koordinatörü Hristiana Zenonos’un da hazır bulunduğu ziyaret esnasında kazı ekibinden arkeolog Mete Tosun, Kayıplar Komitesi yetkililerini kazı hakkında bilgilendirdi...
KIZILBAŞ’TA BİR ARAZİ...
Lefkoşa’da Kızılbaş’taki (Trahona) bir zamanlar eski bir evin bulunduğu ancak şimdi yıkılmış ve boş olan arazide, bir köy fırınının yakınlarında bulunmuş insan kalıntıları... Köy fırını da yıkılmış, onun da kalıntıları köşede bir yerde duruyor...
Boş arazide kazı yapan ekibin lideri arkeolog Andreas Hristu arazide olmadığı için bizi kazı ekibinden arkeolog Mete Tosun bilgilendiriyor. Mete’yle pek çok kazıda karşılaştık, Kayıplar Komitesi’nin en eski arkeologlarından biri o... Kazı ekibinde Mete Tosun’un yanısıra diğer arkeologlar Maria Mihail, Yuanna Pandeli, Faika Ülvay, Göktuğ Mohaç ve işçi olarak da Adnan Emin çalışıyor. Arazide güvenlik konularından sorumlu Behlül Yarışan da bulunuyor.
Şiroda ise Kayıplar Komitesi’nin deneyimli şirocusu Ergün Tarancı var... Ergin Abi, ekibe deneyimleriyle yardımcı oluyor, onları yönlendiriyormuş... Ergin abi de Kayıplar Komitesi’nin en eski şirocularından biri... Pek çok kazıda onunla karşılaştık ve şimdi de burada, gençlere öncülük ediyor. Kazı alanında bu gömü yerinin araştırmasını yürütmüş olan Kayıplar Komitesi araştırma görevlisi Kiriakos Jumi de var. Onunla da kısaca sohbet ediyoruz bu kazı yeri ve bulunan “kayıp” şahıs hakkında... Kemikler incelendiğinde 1974 “kaybı” sivil ve yaşlı bir adama ait olduğu tahmin ediliyor ancak kesin sonucu her zaman olduğu gibi DNA testleri verecek... Kesin olan tek şey, bu bölgeden yaşlı ve sivil bir “kayıp” şahsın varlığı – bulunan kalıntılar ona mı yoksa bilmediğimiz başka birisine mi ait, bunu da ancak DNA testleri sonrasında öğreneceğiz...
Bu alanda bir “kayıp” şahsa ait kalıntıların bulunması, çok iyi bir motivasyon olmuş kazı ekiplerine... Herkes bir elden çalışıyor ve kazı manuel olarak sürdürülüyor, toprak da elekten geçirilerek küçük parçaların yitip gitmemesi sağlanıyor.
Mete Tosun manuel yani elle sürdürülecek kazının sert zeminin bulunmasından sonra mekanik olarak devam edeceğini anlatıyor.
ÜYELERİN ZİYARETİ...
Kızılbaş’taki kazı alanına yakında bir apartman inşaatı yapılacağı için bu olası gömü yerindeki kazı hemen, inşaat başlamadan önce başlatılmış... Kızılbaş (Trahona) Kilisesi (şimdiki Gençlik Merkezi binası) ile kebapçı Zekai’nin Yeri’ne çok yakın bir nokta burası...
Biz kazı alanındayken Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üyesi Hakkı Müftüzade ile Kıbrıslırum Üyesi Leonidas Pandelidis de kazı yerini ziyarete geliyorlar. Kazı ekibinden arkeolog Mete Tosun, iki üyeye kazı hakkında bilgi veriyor.
KALLİS’İ ANIYORUZ...
Kızılbaş’taki bu arazide tüm ömrünü “kayıplar”ın gömü yerlerinin bulunmasına adamış olan rahmetlik Ksenofon Kallis’i de anıyoruz... Çünkü arazide, fırında yakılmaya çalışılmış çerçöp arasında kırık testi ağızları, eski potin boyası şişeleri gibi şeyler de var. Kallis hayatta olsaydı ve bu kazı alanını ziyaret etseydi, hemen bu çerçöpü karıştırıp içinde neler var diye inceleyeceğini konuşuyoruz Mete’yle ve Ergin abiyle... Ergin Abi de, bizim gibi inanamamış Kallis’in göçüp gittiğine... “Duyduğum gün çok kötü olduydum” diyor...
Kallis’in olağanüstü katkılarını her zaman anacağız - kazı alanında da Ergin Abi ve Mete’yle bunu konuşuyoruz... Belki diplomatik birisi değildi, zaman zaman aksi de olabilirdi ancak temiz bir kalbi vardı ve kayıplar konusunda hiçbirinin ve özellikle de kendi çıkarını gözetmeksizin senelerce çalıştı ve geride büyük bir iz ve büyük bir boşluk bıraktı... Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar arasında hiçbir zaman ayrımcılık yapmayan bu iyi kalpli insan, pek çok araştırmayı en çetin koşullarda yürütmüş birisiydi... Kazı yerlerine gittiğinde çoğu zaman arkeologlarla şakalaşır, çevreyi tarar, neler yapılması gerektiğini bir çırpıda özetlerdi...
Mete’nin eniştesinin de bulunduğu Maşera kazısından söz ediyoruz... Mete, bu kazıda, kazı ekibinde arkeolog olarak çalışmıştı... Kallis’le ziyaret etmiştik bu kazı yerini... Şimdilerde Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üye Ofisi Araştırmalar Koordinatörü olan Arkeolog Angeliki Antussi, o zamanlar hamileydi ve bir yamaçta bir kazı yürütmeye çalışacaklardı... Bu yamaç, oldukça tehlikeli bir yerdi... Bu yamaçta “kayıp” bir Kıbrıslıtürk’ün elini arıyorlardı... 1963-64’te yollardan alınarak “kayıp” edilmiş bir Kıbrıslıtürk’ün Maşera’da başkalarıyla birlikte gömülü olduğu mezarı o günlerde bir köpek kazmış, ağzında bir insan eliyle köyde dolanırken, Kallis’e bilgi veren yaşlı bir adam köpeğin ağzındaki bu eli usul usul alıp götürmüş ve kazı yapılan yamaca gömmüştü. Yıllar sonra Kallis’i bilgilendirmiş ve bu yamacı göstermişti. Kapetes köyündeydik ve yamaçtaki küçük şiroyu gören Kallis’in canı sıkılmıştı... “Şiroyla kazmayın, çok tehlikeli” demişti Angeliki’ye... “Elle kazın... Şiro bu yamaçtan kayıp aşağıya düşebilir... Ayrıca aradığımız insan eli kemikleri de zayzuy olabilir bu şekilde. Elle kazın” demişti... Mete’yle Maşera’da kalıntıları bulunan “kayıp” Kıbrıslıtürkler’i konuşuyoruz... Maşera bölgesinde tam 11 “kayıp” Kıbrıslıtürk’ten geride kalanlar bulunmuştu, farklı noktalarda gömülü biçimde... Bu bölge tam bir kıyım alanıydı bir zamanlar... Bu yüzden “Maşera” adını duyduğumda ya da birisi “Litrodondas” ya da “Kapetes” dediğinde aklıma bunlar geliyor ve ürperiyorum, üzülüyorum, bu topraklarda ne çok acının, cinayetin, kıyımın yaşandığını bir kez daha anımsayınca afaganlar basıyor içimi... Ve bu yüzden devam etmek zorunda olduğumuzu hissediyorum...
Kızılbaş’taki kazı ekibiyle vedalaşıyoruz... Kazı ekibindeki tüm arkeologlarımıza, şirocumuz Ergin abiye ve diğer çalışanlara “Çok kolay gelsin” diyoruz...
Kayıplar Komitesi kazı ekibi, kazı alanında...
Kayıplar Komitesi yetkilileri Hakkı Müftüzade ve Leonidas Pandelidis ve kazı ekibiyle birlikte Kızılbaş'taki kazı alanında...