Kızkardeşlerimiz ölüyor!
Eşi tarafından öldürülen Halime Çetin ile son 16 yılda gerçekleşen kadın cinayetlerinin sayısı 36 oldu
Feminist Atölye - FEMA
[email protected]
Yine bir kızkardeşimizin hayatını erkek şiddeti sonlandırdı. Eşi tarafından öldürülen Halime Çetin ile son 16 yılda gerçekleşen kadın cinayetlerinin sayısı 36 oldu (https://www.yeniduzen.com/kadin-cinayetlerinde-atesli-silah-dehseti-94721h.htm). Bu kadınların hayatına eşi, nişanlısı, sevgilisi, babası ya da oğlu gibi yakını olan erkekler tarafından son verildi. Anaakım medyanın bu şiddet vakalarını ‘cinnet geçirdi’, ‘ekonomik sıkıntılara dayanamadı’, ‘eşini başkasıyla yakaladı’ gibi absürt açıklamalarla normalleştirme çabaları aslında bu şiddet kültürünün devamını da sağlamakta. Biz feministler için bu cinayetlerin sebebi açık: erkek egemen bir toplumda kadın erkeğin üzerinde hüküm sürdüğü bir alan olarak tahayyül edilmekte ve erkeğe bu hükmünü istediği şekillerde sürebileceği telkin edilmektedir. Bu dengesiz güç ilişkisinde kadın güç sahibi tarafından gözden çıkarıldığı anda ise yaşamının bir değeri kalmamaktadır. Bugüne kadar yapılan haberlerde ya da bu gibi olaylara verilen tepkilerde neden hala bir kadın sığınma evinin bulunmadığı ya da TOCED’in neden teşkilatlandırılmadığına ilişkin sorulara hemen hemen hiç rastlamadık. Bu da hala kamuoyu algısını yöneten medyanın bu olayları magazinsel boyuta indirgeyerek normalleştirdiğinin bir kanıtıdır.
Güvenliği tartışılır kaçış yollarına değil kadınların ölmeden sığınabilecekleri sığınma evlerine yatırım yapılmalıdır! Bu hükümet kamusal alanların peşkeşini değil, ateşli silahların düzenlenmesini ve sınırlandırılmasını konuşmalıdır! Usulsüz vatandaşlık dağıtmak yerine, Toplumlal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’ni kurmalı ve bu ülkedeki nüfusun yarısını oluşturan kadınları yok saymaktan artık vazgeçmelidir!
Adanın her iki yanında da erkekler var: 2017’de kürtaj olduğu için tutuklanan kadınlar…
Kıbrıs’ın güneyinde bir kadın özel bir klinikte kürtaj olduğu için ve bu işlemi yapan doktor da yasa dışı kürtaj gerçekleştirdiği için tutuklandı. Son alınan haberlere göre ikisinin de serbest bırakılması söz konusu iken, haklarındaki soruşturma ve dava sürecinin devam edeceği düşünülüyor. Kıbrıs’ın güneyinde kürtaj yasal olarak yasak olmakla birlikte özel kliniklerde uygulanan prosedürlere bugüne kadar kimse müdahale etmiyordu. 2015 yılında kürtaj yasağının kaldırılması için yasa değişiklik çalışması yapılsa da muhafazakâr Kilisenin vetosuna takılmış durumda. Kıbrıs’ın kuzeyinde sunulan yasa değişiklik önerisi ile Kilise’nin direnci ne kadar da ortaktır aslında! Erkek kafaların hepsinin birer köhne kilise olduğunu bize, üzücü bir şekilde de olsa, gösterir.
Son yaşanan olay ile ilgili gerek medya gerekse siyasilerin verdikleri tepkiler 2016 yılında Kıbrıs’ın kuzeyinde benzer bir vakaya ilişkin verilen tepkileri hatırlattı. 21’inci yüzyılda kadın bedeni üzerinde hüküm sürmeye devam eden erkek zihinlerin adanın her iki yanında da mevcut olduğunu bize bir kez daha gösterdi.
Güvenli kürtaj bir haktır! Kıbrıs’ta ve dünyada yaşayan tüm kadınların bu hakka erişebilmesi için gerekli yasal ve sosyal düzenlemeleri gerçekleştirmek için örgütlü kadın dayanışması devam edecektir!
MOR KiTAPLIK
Hakikaten: Sevin Okyay Anlatıyor, Pınar İlkiz – Ayizi Yayınları
Şimdi şöyle bir şey var; Sevin Okyay diye bir ismi biliyorlar, fakat beni pespaye buluyorlar. Benim Sevin Okyay olduğuma inanmıyorlar bir defa. Kapıya gidiyorsun mesela, unutmuşum davetiyemi her zaman olduğu gibi, böyle anlaşılıyor yani. Almıyorlar seni içeriye. Allah’ım yarabbim, kapıda duruyorsun ki seni tanıdık biri gelsin de, bunların yüzüne tükürsün, koskoca Sevin Okyay’ı içeri almadınız mı diye, seni içeri alsın. Ya da sıkılıyorum gidiyorum, o kadar da uzun boylu değil.”
Sevin Okyay’ı sinema yazılarından, polisiye programlarından, çevirilerinden, kitaplarından, basketbol haberlerinden, fantastik muhabbetlerinden… biliriz. Yani “Sevin Okyay diye bir ismi” biliriz. İsimden biraz daha fazlasını bilmek, bu müthiş çalışkan, müthiş komik, müthiş yetenekli kadını azıcık daha tanımak için, iyi bir başlangıç…
CADI SÜPÜRGESİ
Kadına Yönelik Şiddet çalıştayı yapılalı 8 ayı geçmesine rağmen her gün bir şiddet, her ay yeni bir kadın cinayeti haberiyle karşılaşmaya devam ediyoruz. Kurulması gereken mekanizmaları kurmayıp, göstermelik çalıştaylar yaparak sorunun üstünü kapatmaya çalışan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ersan Saner’i şiddetli bir süpürge ile süpürüyoruz.
Bu hafta süpürgemiz çok enerjik…
Yılın müthiş icraatı olan insani yardımlardan gümrük vergisi talebi, 40 yılı aşkın bir süredir bu yardımlara göre hayatını idame ettiren ve çoğu yaşlı kişiyi zor durumda bırakmıştır. Bu ve buna benzer birçok düşmanca söylemle gündemi meşgul eden Tahsin Ertuğruloğlu’nu süpürüyoruz.