“Kızlarımın psikolojisi bozuldu, onlara kavuşmayı bekliyorum”
Dev duvarlar, tüyler ürpertici tel örgüler ardında birçok hayat gizli… Bu hayatlardan biri de trafik suçundan mahkum olmuş Özlem Tütüncü… YENİDÜZEN, cezaevine yolu düşmüş kadın mahkumlarla görüştü, hikayelerini dinledi.
Avlusundan ufacık bir gökyüzü sunan cezaevinde yapılan tüm çalışmalar, yaşamı daha kolay kılmak adına… Gökyüzünün o eşsiz güzelliğine bakarak hayaller kuran gençler, çocuklarını düşünen anneler, eşlerine kavuşmak için gün sayan eşler… Her mahkumun ayrı bir öyküsü hepsinin farklı bir acısı var…
Didem MENTEŞ
Özgürlüğe kelepçe vurulmuş, mahkum olan hayatlar, umut ve göz yaşı… Cezaevi dışarıdan bakıldığında, içerisinde yaşanan hayatlara dair sır vermeyen kapalı bir kutu gibi… Dev gibi duvarlar, tüyler ürpertici tel örgüler hayatın nasıl sınırlanabileceğini gösteriyor insana.
Adını bile duyduğumuzda farklı bir his yaşadığımız cezaevinde hayat bir şekilde akıp gidiyor.
Avlusundan ufacık bir gökyüzü sunan cezaevinde yapılan tüm çalışmalar, yaşamı daha kolay kılmak adına. Gökyüzünün o eşsiz güzelliğine bakarak hayaller kuran gençler, çocuklarını düşünen anneler, eşlerine kavuşmak için gün sayan eşler… Her mahkumun ayrı bir öyküsü hepsinin farklı bir acısı var… Lefkoşa Merkezi Cezaevi’nde farklı suçlardan içeri giren 12 kadın bulunuyor. Kimi kader kurbanı, kimi eşini, kimi çocuğunu, kimi ise hayatını korumak için suç işliyor. Kadınların hepsi işledikleri suçlardan ötürü pişman…
“Hayatın ne getirip ne götüreceği belli değil”
Hepsinin ayrı bir öyküsü var, hepsi bir yerlerinden yaralı... Ev hanımı iken talihsiz bir olay nedeniyle mahkumlar arasındaki yerini alıyor Özlem Tütüncü… Trafik suçundan dolayı içerde bulunuyor. 2012’de yaşanan trafik kazasında birinin ölümüne neden olduğu gerekçesiyle, demir parmaklıklar ardında özgürlüğüne kavuşacak günü bekliyor. Özlem Tütüncü çok pişman, gözyaşları dinmiyor… Birbirinden güzel üç kızına kavuşma hayali kuruyor. 2 buçuk yıl hapislik cezası almış, bir yılı geride bırakmış ama Yüksek Mahkeme’ye başvurarak cezasında indirim yapılmasını arzuluyor. “Hayatın ne getirip ne götüreceği belli değil” diyor Özlem Tütüncü ve yaşadığından büyük acı duyuyor. En çaresiz olduğu nokta ise çocukluk ve ergenlik yaşlarında olan üç kızının ‘annesiz’ kalmaları…
“Kızlarımın psikolojisi bozuldu”
Özlem Tütüncü, eşinin cezaevinde gardiyan olarak çalıştığını ve kaderin acımasız cilvesiyle karşılaştığını söylüyor. Hayatından giden bir yılda en büyük acısı, biri 21, diğeri 16 ve en küçüğü 8 yaşında olan kızlarının psikolojilerinin bozulması oluyor. Ve onların her an yanında olamamasından dolayı büyük keder duyuyor Özlem Tütüncü. “Hem eşim hem de benim açımdan dolayı yıpratıcı bir durum” diyor… İşlemiş olduğu suçun tek taraflı olmadığına inanıyor ve cezasının düşmesi için Yüksek Mahkeme’ye başvurduğunu aktarıyor. Tütüncü’nün, şu anda en büyük umudu cezasının düşmesi ve biran önce kızlarını kucaklaması.
“Eşim gardiyan görüş günlerinde görüşüyoruz”
Eşinin gardiyan olması aslında diğer mahkumlara göre daha şanslı kılıyor Özlem Tütüncü. Gardiyan arkadaşların çoğu kendilerine yardımcı olduğunu söylüyor. Zor geçen bu süreçte eşini görmese de yakınlarında olmasını bilmesi daha güçlü kılıyor Özlem Tütüncü’yü. “Eşimi görüş günlerinde görüyorum. Kızlarımı da getiriyor ve hasret gideriyoruz. Gardiyan arkadaşlarda bize yardımcı olur. Kimsenin emeğini ödeyemem” diyen Özlem Tütüncü herkesin destek olduğunu söylüyor. Tütüncü, “tek beklentim mahkemenin biran önce sonuçlanması ve ne olacağımı bilmem. Yolun sonu belli değil, çocuklarım da ben de usandık” dedi.
“Cezaevinde herkes eşit”
Özlem Tütüncü, cezaevinin dışarıdan bakıldığı gibi olmadığını söylüyor. “Cezaevi korkunç yerler, koğuş ağası var, o var bu var diyorlar. Burada öyle bir şey yok. Herkes eşit davranılıyor. Kimsenin birbirinden üstünlüğü yok. Bir yıldır buradayım ve kötü bir şeye maruz kalmadım” diyor Özlem Tütüncü. Cezaevi yönetiminin mahkumlar için birçok kurs düzenlediğini kendisinin de bu kurslara severek katıldığını söylüyor Özlem Tütüncü. “Yün işleri, etamin gibi el işleri yapılıyor. Ben fotoğrafçılık kursuna katılmayı ilk olarak ben istedim. Diğer arkadaşlarla birlikte cezaevindeki dünyamızı görüntüledik. Fotoğrafçılığın temelini ve inceliklerini öğrendim. Bu işe merak sardım” diyor.
“Cezaevine girmek herkesin başına gelebilir”
Cezaevinde hayat şartlarının çok zor olamadığını, yalnızca hasretliğin acı verdiğini vurguluyor. Herkesin hayattan ders çıkarması gerektiğini anlatıyor. Özlem Tütüncü, “kimse ben buyum demesin, zenginliğe malına güvenmesin. Hayatın ne getirip ne götüreceği belli değil. Cezaevine girmek herkesin başına gelebilir” şeklinde cümlelerini noktalıyor Özlem Tütüncü.