KKTC gaz kaçırdı!
KKTC’de Yeşillenme Hastalığı diye bir bitki hastalığı var mı?
Yoktur!
Sadece AB raporlarına da yansıyan, “bu hastalığın bakterisini taşıma riski bulunan böcek” var!
Nerde?
Hem KKTC’de hem de “işgal altındaki bölgelerde”…
Şaka yapmıyorum; fino Tahsin abiciyim!
KKTC özgür bir bölgedir; Güney taraf ise Yunan işgali altındadır!
İnanmayan, efsane bilgi kumbarası Ersin abime sorsun; Rumlardan çaldığımız malları nasıl devletleştirdiğimiz filminin senaryosunu da dinlesin yani!
-*-*-
Neyse!
Narenciyemiz, Türkiye’deki narenciye üreticisi bir birlik tarafından “şikayet edildi”…
Bu “düşman” değil ama “rakip” birliğin adı ne?
ELAM değil sanırım…
-*-*-
Her neyse!
Haksız mı şikayet edenler?
Bilemem!
Hepimiz Türk’üz sonuçta!
-*-*-
Hastalık yok, herkes biliyor ama böcek var!
O böcekten veya belki de binlerce benzerinden Türkiye’de de yok mu?
Elbette vardır!
-*-*-
Ve Türkiye, narenciyemizi kendi ülkesine almıyor!
Transit geçişine de izin vermiyor!
-*-*-
Bizimkiler de bir formül bulmuşlar; “son derece sıkı bir şekilde kapalı konteynerler bulacaklar; narenciyeyi bu buzdolabı gibi konteynerlere yükleyecekler; gece içine gaz basacaklar!
24 saat bekleyecekler; olan mikrop, böcek ölecek, sonra Türkiye’ye girecek!
-*-*-
Kamyon veya tır arkasına bağlanabilecek bu şekilde konteyner bulmak kolay mı?
Değildir!
Bulduklarımız da çok pahalı olacak!
-*-*-
Derken bir tane bulmuşlar; gazı sıkmışlar…
Meğer, kamyonun arka kapağındaki lastiklerden biri gazı kaçırmış!
Düdüklü tencerenin bozulan kapak lastiği gibi düşünün!
Şimdi KKTC gaz kaçırdı diye bir espri yaparsam, tabii ki ayıp olacak!
Koskoca devlet osurmaz ki!
-*-*-
Kaldı ki, CTP Lefke Milletvekili ve narenciye üreticisi Salahi Şahiner dün sabah canlı yayında söyledi; kamyonla – tırla narenciye taşımak para kazandıran bir iş değil!
-*-*-
Peki gemiyle niye gönderemiyoruz?
Çünkü 1983’te ilan ettiğimiz KKTC’yi, İngiliz yüksek Komiseri’nin dediği gibi, “kimse tanımıyor, tanımayacak ve gemiyle ihracata da izin vermeyecek”…
-*-*-
Peki ne olacak?
Mandora mıdır King midir nedir, bu tür mandalina elimizde kalacak!
Ağaçtan düşecek, toprakta eriyecek!
Valensiyanın durumu kritik!
Üretici bitecek, batacak!
-*-*-
Tavsiyemdir, sıkın, suyunu içelim!
Tahsin ve Ersin abimlere de ikram edelim; grip olmasınlar, onlara aşırı derecede ihtiyacımız var!
Onlar olmazsa, Rumlar bizi keser; İngilizler de bu kesim işlemine seyirci kalır falan yani!
-*-*-
Rumların bizi kesme olasılığı ile bizim narenciyeyi kesme olasılığımız arasında bir ilişki var mı?
Hemen söyleyeyim; sizin devletiniz sahtedir; biliniz!
Dediğim gibi, şahane ve eşsiz siyasetiniz nedeniyle narenciye de narenciyeci de batmıştır!
Sonsuza dek de çok yaşayabilirsiniz!
Egemen ve eşit!
-*-*-
Çözüm düşmanı, statükocu güruhun narenciye fiyaskosu bir yana; Türkiye’den gelen suyun Geçitköy Barajı’ndan Güzelyurt ovasına aktarılması projesi de fiyasko!
-*-*-
Neden fiyasko?
Bunu da Salahi Şahiner aanlattı!
Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Oğuz Vadilili’nin daha önce konuyu çok net açıkladığını; Türkiye’den gelen suyun, bir milyona ulaştığı tahmin edilen nüfusa bile zor yeteceğini; tarım maksatlı kullanılmasının imkansız olduğunu kaydetti!
-*-*-
Anlayacağınız, açık bir skandal, açık bir siyasi beceriksizlik, açık bir politik çöküş daha!
Yine, Anadolu insanının vergilerinden toplanmış milyonların boşa gitmesi durumu!
-*-*-
Yok mu bizim elimize yüzümüze bulaştırmadan yaptığımız bir şey?
Var!
Ne var?
Hapishaneyi zar zor bitirdik ama mahkum sayısına yine cevap vermemeye başladı çünkü suç oranı yükseldi, suçlu sayısı arttı!
-*-*-
Peki başka?
Külliye var ya canım!
Külliye bitsin, hele camisi bir açılsın, bakın görün, iki Salavat, bir Karınca Duası, üç Süphaneke; narenciyeyi Amerika’ya satmazsak…
-*-*-
Egemen, eşit, Müslüman ve yırtıcı bir KKTC!
Parçalayacayık ortalığı Allah’ın izniyle!
Maşaallah!
Yürü be Ersin abi!
Dağ başını duman almış!
Kim tutar seni!
Bir zahmet istifa eder miydiniz lütfen?
Bağımsız Gazete’de Ahmet Karagözlü, korkunç bir habere imza attı!
Bu habere göre, Kalkanlı Yaşam Evi’nde klimalar çalışmıyor, personel kendi imkanlarıyla satın aldığı battaniyelerle yaşlıları ısıtmaya çalışıyor.
Karagözlü’ye göre, yaşam evinin görevli doktorlarından Sevgi Öksüz, acı bir itirafta da bulundu…
Nedir bu itiraf?
Dört yaşlı hasta oldu, bir öldü!
Soğuktan!
-*-*-
Devlet mi?
Hangi devlet?
Egemen eşit olan mı?
-*-*-
Hükümet mi?
Allah iyiliklerini versin canlarım benim!
Cebini dolduranlar koltuklardan kımıldamıyor maşallah!
Peki istifa falan edilecek mi?
Gözü olanın gözü çıksın!
Ailelerine 47 yüzyıl yetecek para biriktirenler varmış!
-*-*-
Ne istifaya, ne de açıklamaya gerek var!
Ölen kişi zaten bunlara oy vermeyen biriymiş!
Üstelik kesin İngiliz yüksek Komiseri İrfan Siddiqi havayı soğutmuştur!
Bizimkilerin sorumluluğu kesinlikle yoktur!
UBP’de genel başkanlık ve cumhurbaşkanı adaylığı meselesi!
Ersin Tatar, 2025’teki cumhurbaşkanlığı yarışına yeniden katılmak istiyor…
Büyük bir olasılıkla, bu yılın üçüncü çeyreğinde UBP kurultayı toplanacak ve Ünal Üstel’i genel başkan seçecek.
Ve UBP’nin genel başkanı, çok yüksek bir olasılıkla, UBP’nin cumhurbaşkanı adayı olacak!
-*-*-
Ersin beyin yerinde olsam, Toroslar’dan aldığım manevi güçle, arkamda UBP olmasa da seçim yarışına girerdim!
-*-*-
Ama Ersin bey, “arkası desteksiz” bir şekilde seçime girmek istemiyor!
-*-*-
Adı genel başkanlık yarışında anılan herkesle görüşmeler yapmaya başladı!
Hatta, Alihan Pehlivan yazdı, bankacı Ahmet bey de “adaymış”…
Hooop ertesi gün Ersin bey bankacı Ahmet kardeşimizi yanına çağırdı!
-*-*-
Ersin bey, görüştüğü tüm olası adaylara, “seni UBP genel başkanlığında destekleyeyim, sen de beni cumhurbaşkanlığına aday göster” diyormuş!
-*-*-
Bir tek Faiz bey ile farklı bir diyalog yaşanmış!
Çünkü kendisi Faiz beye bir şey demeden, Faiz bey O’na, “senin Türkiye ile aran iyi, bana uygulanan vetoyu kaldırt, ben de seni cumhurbaşkanı adayı yapayım” demiş!
Egemen ve eşit bir devlet meselesi ya!
-*-*-
Bu arada, Ünal beyin; Faiz bey – Ersin bey buluşmasından bir şekilde haberi olmuş!
Başbakan Sarayı basmış!
“N’aparsınız be siz buracıkta?” diye sormuş!
-*-*-
Ersin bey, “gızma be baa, gızma be baa” demiş!
Faiz bey gülümsemiş!
Ünal bey zaten hep gülümsüyormuş!
-*-*-
Bu yazdıklarım uydurma mıymış?
Değilmiş!
Kaynağım çok kuvvetli!
Kim mi?
Bir ipucu vereyim; “Söyleyemem!”
-*-*-
Bu arada açıklıyorum; UBP Genel Başkanlığı’na ben de adayım!
Beni programına çıkar, sonra da manşetten yazıver Alihan!
Mecburen Ersin bey beni de saraya çağıracak; aramızdaki kırgınlık da gitmiş olacak!
Alın size zeytin dalı uzatma pozisyonu!
-*-*-
Efendim; şaka bir yana; aklı çalışan her UBP’li, bence İstanbul’a mesaj geçmeli…
“Gel be başkan da buralar resmen leş gibi koktu” demeli!
UBP’nin iç meselelerine karışmış gibi olmayayım ama bilmem anlatabildim mi?