1. YAZARLAR

  2. Sami Özuslu

  3. “KKTC” İSTİKRARLI OLABİLİR Mİ?
Sami Özuslu

Sami Özuslu

“KKTC” İSTİKRARLI OLABİLİR Mİ?

A+A-

 

 

 TC Lefkoşa Büyükelçisi Derya Kanbay da geçmişteki bazı büyükelçiler gibi içişlerimize “balıklama” daldı.

Eski (ve gerçek) adıyla Yardım Heyeti'nin Ekonomik Değerlendirme Raporu'nun önsözünü kaleme alan Kanbay, ekonomideki gidişatı pek beğenmediğini söyledi ve bunu da büyük ölçüde hükümetlerin sık sık değişmesine bağladı.

Çok merak ederim, siyasilerden TC Büyükelçisi'nin bu sözlerine bir açıklama gelecek mi?

"Sayın Kanbay, size ne bizim hükümetlerimizden?" diyen çıkacak mı?

Ve daha önemlisi, KKTC'de hükümetlerin erken bozulmasında Ankara'nın ve de haliyle TC Büyükelçiliği'nin etkin ve fiili müdahalelerinin rolünü anımsatacak mı?

Yoksa herkes mi susacak?

 

*  *  *

 

Derya Kanbay daha önce görev yaptığı ülkelerde böyle bir açıklama yapmadı.

Çünkü yapamazdı. Yapmış olsaydı anında o ülkeden gerisin geri Türkiye'ye gönderilirdi.

Bundan sonra gideceği ülkelerde de böyle sözler sarf edemeyecek. Çünkü diplomaside böylesine içişlerine müdahale kabul edilebilir değil.

TC-KKTC ilişkileri her bakımdan olduğu gibi bu yönden de kendine özgüdür.

Ortada 'eşit iki ülke' ilişkisi yoktur. "Vardır" diyenler düpedüz yalan söylüyor.

Türkiye ile KKTC arasında düpedüz 'ast-üst' ilişkisi vardır.

Üstten gelen emir, talimat ve hatta beklentileri en iyi ve süratle yerine getirenler 'cici çocuk'turlar.

Her konuda söz söylemek, öneri yapmak, fikir yürütmek, hele karşı çıkmak gibi gaflete düşenler ise 'istenmeyen' kategorisinde yer alır.

Bakınız: Son CTP-UBP hükümetinin bozulması ve UBP-DP azınlık koalisyonunun kurulması...

Daha bakmak isterseniz, geçmişten günümüze seçimlerden milletvekili transferlerine bir yığın müdahale olayı var, Ankara kaynaklı...

Dolayısıyla Kanbay "3 yılda 4 hükümet değişti, istikrar ondan bozuldu, ekonomi bu yüzden düzelmedi" mealindeki sözlerini gözden geçirmelidir.

Çünkü hükümetleri bozduran ve kurduran güçler arasında etkin ve fiili biçimde TC de vardır.


*  *  *


Tabii Derya Kanbay hatırlamaz, çünkü burada yoktu. Ama 2009 seçimleri sonrasında kurulan ve 4 yıl devam eden hükümet 'tek parti'liydi.

Nitekim o dönemde TC Yardım Heyeti'nin dayattığı ekonomik uygulamalar çok sert biçimde uygulandı, toplumun her kesimi rahatsız oldu, sosyal patlama aşamasına gelindi.

Bir yığın yasal ve idari tedbir alındı.

Ama sonuç yine değişmedi.

Nevi şahsına münhasır KKTC'nin ekonomisi düzelmedi. Devletin açıkları kapanmadığı gibi vatandaşın cebi daha da delindi. Sosyal dengeler altüst oldu. Oturduğu yerden tedbir üreten Türkiye bürokrasisi bununla da yetinmedi. Kıbrıslı Türkleri dini ve kültürel bakımdan da dönüştürme hedefiyle sosyal mühendislik çalışmalarını hoyratça yürüttü.

Lefkoşa'nın göbeğine 'Külliye' dikme isteği, bu hedefin çok çarpıcı bir örneğiydi.

Tepkiler sonucu sosyal mühendisler geri adım attı, ama Haspolat'tan da öteye taviz vermedi.

Nitekim Mevlüt Çavuşoğlu'nun iki hafta önceki ziyaretinde verdiği beyanat, Kıbrıslı Türkleri başka bir şekle sokma hedefinin devam ettiğini gösteriyor.

 

*  *  *


Kendi saatini ayarlamaktan aciz bir hükümet tarafından 'yönetilirmiş gibi' yapılan bir yerde istikrar olamayacağı gibi, zaten Ankara'nın KKTC'nin kendi ayakları üzerinde durması gibi bir isteği olup olmadığı bile su götürür.

Tam aksine, daha bağımlı, daha ihtiyaçlı bir KKTC yaratılmak istendiğine dönük ciddi ipuçları vardır.

Su projesindeki dayatmacı yaklaşım buna örnektir.

Elektrikteki zorlama bir başka önemli misaldir.

TC-KKTC ekonomik protokolleri ise artık iyileşmesi imkansız hastaya verilen 'teselli ilacı' gibidir.

Yoksa bu protokollerle geldiğimiz nokta, dünden daha iyi değildir.

Sadece TL'nin sürekli değer kaybı bile, yarının da bugünden daha kötüye gideceğinin göstergesidir.

Bu ahval ve şerait içerisinde KKTC'nin istikrarlı olabilme ihtimaline Büyükelçi Derya Kanbay cevap versin.

Verebilirse tabii!..

 

Bu yazı toplam 2202 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar