Önce TC başbakanı Binali Yıldırım söylemişti bunu…
“Türkiye’de ne varsa KKTC’de de olacak” diye…
Sonra bu söz başkalarının ağzından da çıkar oldu.
Mesela Tarım Bakanı Nazım Çavuşoğlu son Ankara ziyaretinde kullandı bu ‘veciz’(!) cümleyi!...
Ekstra kuraklık parası istemeye gitmişti. Herhalde bu tür cümlelerin faydası oluyor. Söyledi, parayı aldı, geldi.

*  *  *

Türkiye’de ne varsa buraya taşımak bir siyasal tercih aslında…
Binali Yıldırım “Sizi ‘Küçük Türkiye’ yapacağız” da diyebilirdi. Yalan söylemiş olmazdı. Çünkü çoktan olduk!
‘Kıbrıs Küçük Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşıyoruz biz.
Türkiye’yi yönetenler buraya ‘bizim toprağımız’ diye bakıyorlar.
‘Bizim’ derken ‘onların’ manasında…
Hal böyle olunca ‘vilayet’, hatta ‘kasaba’ gibi bir seviyede duruyoruz.
Buradaki Elçilik de Kaymakamlık, Valilik falan yapıyor aslında…
Her konuda ‘gölge kabine’ gibi davranıyor.

*  *  *

Türkiye’de OHAL var şimdi. Belli ki daha da uzayacak.
“3 ay bile gerekmeyebilir” demişti 15 Temmuz sonrasında Başbakan Yıldırım…
“Kandır çocuğu da taksim istesin” lafı gelmişti hemen akıllara…
OHAL geldi mi kolay mı gitmesi?
OHAL gitse zaten BUHAL gelecek!
Her NE HAL’se!..
Ve galiba, OHAL buraya da uğrayacak.

*  *  *

YÖK Başkanı’nın Kıbrıs’taki üniversitelerle ilgili açıklamaları, hazırlanan raporlar bunun bir sinyali sanki…
Hatırlayın, Ozan Ceyhun beyefendi ‘Dışişleri Bakanı’nın Danışmanı’ kılığında adaya gelip ‘FETÖ’cü’ avına çıkmış, belirli isim ve çevreleri hedef göstermişti.
Tepkiler nedeniyle sustu, çekip gitti ama belli ki bir yerlerde bir kazan da kaynamaya devam ediyor.
‘Türkiye’de ne varsa Kıbrıs’ta da olacak’ madem, hazırlıklı olmak lazım. Zira Türkiye’de cadı avı sürüyor.
Akademide, poliste, yargıda, kamuda, iş dünyasında, medyada fişlemeler, yaftalamalar, gözaltılar, kapatmalar, tasfiyeler, kayyum atamalar artarak devam ediyor.
Demokrasi çoktan rafa kalktı. İnsan hakları sürekli ihlal ediliyor. Sosyal linçler artıyor. Mevcut iktidar kendi ideolojik, dini, mezhepsel ve çıkarsal çerçevenin içine girmeyen kimseye yaşam hakkı tanımıyor.

*  *  *

Her haliyle Türkiye’ye bağlanmış, hele şimdiki hükümet ortaklarının tavırlarıyla tavan yapmış ‘et-tırnak’ ilişki biçimi, bu küçük nüfusu sosyal, kültürel, politik, demokratik açıdan ciddi şekilde tehdit ediyor.
Darbe girişimleri, her türlü hukuksuzluk, şiddetle yönetimi ele geçirme niyetleri lanetlenmelidir, evet.
Ama aynı şekilde, demokrasinin ayaklar altına alınması, düşünce suçluları ilan edilip hapislere tıkılması, on binlerce insanın iş ve sosyal yaşamının yargısız infazlarla sıfırlanması da asla kabul edilemez.
‘Türkiye’de ne varsa bizde de olacak’ diye konuşanlar bu toplumun nüfus yapısını da, hoşgörüye dayalı dine bakışını da, politik iradesini de değiştirmeye, dönüştürmeye niyetlenenlere çanak tutuyor.
Ve onlar sayesinde KKTC gittikçe güçleniyor(!)
Tabii, Kıbrıs 'Küçük Türkiye' Cumhuriyeti olarak!...