KKTC Kimlik Kartı ile Türkiye’de nikah şahidi bile olamazsınız!
Fenerbahçe, neden KKTC’den bir takımla maç yapamıyor?
“Efendim, Türkiyemiz, anavatanımız, bizi resmen tanıyor, ama şeyden ötürü, şey edemediği için, şey edemiyor…”
Amaaaan daha neyle uğraşıyoruz!
Boş verin!
Yalınız boş verirken, iyi bilin ki, “Türkiye Cumhuriyeti, KKTC diye bir devleti tanımıyor!”…
-*-*-
Şerife İncirlili Çelik ve eşi Fırat Çelik’in başına gelenleri anlatayım sizlere…
Dünya güzeli iki insan…
Şerife İncirlili ile iki kız kardeşin torunlarıyız…
Akrabalığımız annesindendir…
Annemle annesi birinci yeğendirler…
İncirlili soyadında farkındasınızdır, bir adet “li” fazladır! Ki akrabalığımız soyadıyla alakalı değildir bendeki İncirli ile O’ndaki “İncirlili” babalarımızın soyadlarıdır…
Ve ne ilginçtir, aslında Şerife’nin annesinin soy ismi Çelik’tir…
Köken Tera Baf’tır…
Ve şu andaki Çelik soy ismi ise Kalavaçlı “Çelik” ailesinden Fırat’ın eniştemiz olmasındandır…
-*-*-
Neyse, gelelim “anavatan – yavruvatan” masalına…
Şerife ve Fırat, Bursa’da çok yakın bir arkadaşlarının düğününe davetlidir.
Giderler.
Ve gelinle damat bizimkilere, “şahitlerimizsiniz” derler…
-*-*-
Defterler çıkar, belgeler masaya konur, bir bakarlar ki, Şerife ve Fırat’ın “KKTC Kimlik kartları” sahte!
Şu anlamda sahte; Türkiye’de nikahı kıyacak olan yetkili şahıs kendilerine der ki, “biz bu kimlik kartını tanımıyoruz sizi de şahit yapamayız! Yasal olmaz!”…
-*-*-
“Peki, KKTC Kimliği ile Türkiye’ye giriyoruz!” diye tepki koyar Şerife ve Fırat…
“Seyahat belgesi olarak kabul edebilirler ama Dünya’da da yasal geçerliliği olacaksa, sizin şahitliğiniz geçmez” cevabı veririlir…
-*-*-
KKTC’nin kimliği ve pasaportu, birkaç tane bile olsa, başka ülkeler tarafından da seyahat maksatlı tanınabilir…
Ama Türkiye dahil, hiçbir ülkede, “nikah şahitliğimiz dahi” “yok” hükmündedir…
-*-*-
Eşit – egemen devlet!
New York’a gidiyoruz!
Devletimizi tanımazlarsa masaya oturmayız!
Yıkarız dağları, enginlere sığmaz taşarız!
Ben Seymenbaşı’yım!
-*-*-
Kes tıraşı!
Sen nikah şahidi bile değilsin!
-*-*-
Haaa Şerife ve Fırat nikah şahidi olamadılar mı?
“Olmuş gibi yaptılar” tabii ki!
Nikah masasına oturdular, başkaları imzayı attı, bizimkiler baktı!
Tabii ki sevgi, saygı başka şeydir…
Tabii ki düğün sahipleri de üzüldü…
Ama işin gerçeği, işin aslı budur!
-*-*-
AEK haftaya İstanbul’a gidecek ve Fenerbahçe ile maç yapacak!
Biz tribünde KKTC Bayrağı açamayacak mıyız?
Vallahi size bir şey söyleyeyim mi?
Açabilirsiniz her halde!
Ama AEK şikayet ederse veya UEFA görürse; Fenerbahçe güvenlik görevlileri ya da polisler, yüzücümüz Doğukan’a yapılanları yapar, “koy cebine o bayrağı” noktasına geliriz!
-*-*-
Kes tıraşı Seymenbaşı!
Ve Atma Recep, biz kardeşiz!
Yalandan vazgeçin artık!
KKTC’den bir şey olmaz!
-*-*-
Haaa Seymenbaşı Üçurup İzzet Dayı belki de bunu hala anlamıyor – anlayamıyor – bilmiyor olabilir!
Kapasite sıkıntısının çok büyük olduğu apaçık da Türkiye’yi yönetenler gayet iyi biliyor!
-*-*-
Şöyle bir teklifim olacak; Fenerbahçe, AEK LArnaca ile yapacağı maçta giyilecek formalarının sağ kol kenarcığına, “3 milimetreye 3 milimetre” büyüklüğünde yani normal insan gözünün göremeyeceği ölçüde de olsa KKTC Bayrağı diksin!
C’mon Seymenbaşı!
C’mon Ali Koç!
Kesin bilgi: KKTC’de işgal yoktur;
hırsız çeteler ve ihale mafyası vardır!
Değerli KKTC Hükümeti, saygıdeğer MİK üyeleri…
Vallahi aşk olsun, çok şeffafsınız, çok doğrucusunuz!
Bizi şaşırttınız!
Akaryakıt ihalesi konusunda, hiç beklenmeyene imza attınız!
-*-*-
Her şeyi son derece şeffaf bir şekilde göz önünde mi yaptınız?
Yani talimat almadınız?
Yani ince kıyım doğramadınız?
-*-*-
Ve biz de yedik, yuttuk, kabul ettik ha?
Ne ilginçtir, “Bizim çocuklar” ihaleyi kaptı!
-*-*-
İhaleyi kazanan bu şirket, doğrudan akaryakıt alırken, daha birkaç ay önce size ton başına 150 TL fiyat sokmadı mı?
Bu şirketin 45 küsurat TL’den ihaleyi almasının bir Ali Cengiz olma olasılığı hiç mi aklınıza gelmedi?
“Bunlar bizi daha önce kazıkladı” diyemez misiniz?
İhale şartnamesine çok uygun mudur daha önce toplumu kazıklamış olmak?
-*-*-
Neyse!
Hepsinden geçtim; Başbakan Ünal Üstel’in dün sabah gazetecilerle kahvaltı sırasında söyledikleri, Başsavcılık Dairesi ve Polis Genel Müdürlüğü için “suç duyurusu” sayılmıyor mu?
Ne mi dedi Üstel?
Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu’na pahalı yakıt satılmasına yönelik “Çete var, ihale mafyası var” dedi… İhaleye katılan şirketlerin hissedarlarının incelenmesini istedi.
-*-*-
C’mon Başsavcılık!
C’mon Polis!
Yoksa, “ihaleyi bizim çocuklar aldı, herkes susacak” mı?
Tıpkı, Faiz Sucuoğlu’nun paketlenmesinde olduğu gibi mi?
-*-*-
Bir de “işgal var” dediğimizde kızıyorsunuz!
Tamam, özür dilerim vallahi bir daha söylemeyeceğim!
Ama beni bırakın, Ünal abim diyor ki, “hırsız var, çete var, mafya var, soygun var!”
Yani “işgalci değilsiniz” tamam kabul ettim ama hırsız çeteciler olduğunuzu başbakanımız söylüyor!
Roger Federer aktif tenis yaşamını sonlandırma kararı aldı… Profesyonel tenis yaşamı boyunca bin 500’den fazla maç yaptı. Bu maçların bin 250’den fazlasını kazandı. Hiç bir maçı terk etmedi. 310 hafta Dünya’nın 1 numarası koltuğunda kaldı. 20’si Grand Slam olmak üzere 103 şampiyonluk yaşadı… Kibardı, beyefendiydi, duygusaldı ve zekiydi, çevikti, ahlaklıydı… Ailemizden biriydi… Canlı – kanlı maçını izlediğimi gururla söylemek isterim… Seni çok sevdik, hep seveceğiz…