‘KKTC MAFYAYA TESLİM EDİLDİ’
Başlıktaki cümle bana değil, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’ndan bir eski diplomata ait…
Üstelik Kıbrıs’ta, yani TC Lefkoşa Büyükelçiliği’nde görev yapmış bir diplomata… Adı Engin Solakoğlu…
1994-1997 arası buralarda ‘katip’ olarak görev ifa etmiş. 1999-2001 döneminde Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel’in danışmanlığını yapmış. 2005-2008 arasında ise TC Dışişleri Bakanlığı’nda Kıbrıs biriminin şube başkanı olarak bulunmuş.
Yani Kıbrıs sorunuyla ve KKTC’yle yolları epey kesişmiş Engin Solakoğlu’nun…
Solakoğlu ‘SOL’ gazetesine verdiği bir röportajda çok önemli kimi bilgiler aktardı. Konu Kutlu Adalı cinayetiydi aslında ama KKTC’deki yapıyı ‘emekli bir diplomat’ olarak, yani ‘içeriden’ anlattı.
Mesela 1990’lı yıllarda gündeme bir ‘umut’ olarak gelen ve sonuçta ‘hüsran’la sonuçlanan ‘seralarda kesme çiçek’ projesinin başına neler geldiğinden söz etti Solakoğlu…
Büyükelçiliğin bir görevinin de ‘KKTC’yi ‘kalkındırmak’ ve ‘yönetmek’ olduğunu açıkça ifade ettikten sonra ‘çiçek’ hikayesini şöyle özetliyor:
“(…) Bize çok parlak gelen bütün kalkınma projeleri mutlaka bir noktada Türkiye’deki çeşitli güç odakları tarafından akamete uğratılıyordu. Basit bir örnek vereyim: Seralarda kesme... Çiçek üretelim, Türkiye üzerinden Avrupa’ya satalım diyerek yola çıkıyor, üreticiler için bir takım teşvik projeleri hazırlıyor, onay için Ankara’ya gönderiyorduk. Uzun süre yanıt alamayınca araştırıp görüyorduk ki, Türkiye’nin bir bölgesinde bu işi yapanlar bölge milletvekilleri aracılığıyla ilgili bakan veya bakanlara baskı yapıp projeyi öldürmüşler. Böyle onlarca örnek var...”
Hatırlatmakta yarar var: Dönemin hükümeti tarafından desteklenen bu projeye girişen bütün kişi ve işletmeler batıp gitmiş, bazıları yıllarca borç ödemek zorunda kalmıştı!
***
Sedat Peker’in açıklamaları ve peşi sıra ortaya serilen ‘yeni kirli çamaşırlar’ sayesinde öğrendiğimiz bir başka mevzu hakkında da tamamlayıcı bilgiler aktarıyor Engin Solakoğlu…
Türkiye’de kumarhanelerin kapatılması meselesine değinirken, bunun ‘KKTC ekonomisini kalkındırma planı’ olarak kurgulandığını anımsatıyor ve bazı üst düzey bürokratların KKTC’nin bunu kaldıramayacağı yönünde Ankara’ya uyarılar yaptığını, ancak söz dinletemediklerini anımsıyor.
“Sonuçta kumarhaneler açıldı ve mafya patladı” diyor Engin Solakoğlu ve ekliyor: “KKTC’yi kumarla kalkındırma modelinin Türkçe tercümesi, mafyaya teslim etmektir!..”
Son birkaç haftadır yazılanlar, dile getirilenler bu toplumdan birçok bilginin gizlendiğini ve aslında burada ‘siyasi bir otorite’ falan olmadığını, Ankara’nın böyle bir ‘iktidar alanı’ bırakmadığını gösteriyor.
Ankara’nın ‘kendi kendine yeten’ ya da ‘kendi ayakları üzerinde durabilen bir KKTC’ hedefi olmadığı, tam tersine buradaki her türlü kontrolü elinde tutmak istediği ve sadece askeri ve stratejik dış politika bakımından değil, egemen kesimlerin çıkarları doğrultusunda her türlü sosyal ve ekonomik faaliyete yön verdiği anlaşılıyor.
Her türlü hamasi nutkun bedava atılması da işin cabası tabii..