KKTC ve GÖÇ!
Birleşmiş Milletler’in 2020 yılına ait raporundaki rakamlara son birkaç yılı tahmini olarak eklediğimizde, en çok göç veren ülkeler şöyle sıralanır:
Hindistan 18 milyon, Meksika 12 milyon, Rusya 11 milyon, Çin 11 milyon, Suriye 9 milyon, Bangladeş 8 milyon, Pakistan 7 milyon, Ukrayna 7 milyon, Filipinler 7 milyon, Afganistan 7 milyon…
-*-*-
Dünya üzerinde Taliban kontrolündeki Afganistan ve kapalı kutu Kuzey Kore yanında, sanırım bir de KKTC, göç verme ve göçmen kabul etme konusunda “rakam” veremiyor… Ne acı!
Egemen eşit KKTC’ye bakar mısınız?
Bu ne ayıp, bu ne utanç!
-*-*-
Birleşmiş Milletler’in raporlarına göre, “Göçün en önemli 10 nedeni” de şöyle:
1 - Eğitim amaçlı. Yurt dışında eğitim gençler arasında büyük ilgi görüyor.
2 - Kariyer Geliştirme için.
3 - Aşırı nüfus.
4 - Sosyal ve dini nedenler.
5 - Yoksulluk. ...
6 - Daha İyi Sağlık Hizmeti.
7 - Siyasi nedenler.
8 - Savaş veya Çatışma Bölgeleri.
9 – Çevresel nedenler.
10 – Neden göç etmeyeyim?
-*-*-
İlk dokuzu anlamak kolay da 10’uncu sebep kafama takıldı…
Evet, “macera aramak maksadıyla göç edenleri” kapsıyor bu 10’uncu “sebep”…
-*-*-
Nüfusunun çok çok büyük oranı “göçmenlerden oluşan” ülkeler de dikkat çekici…
Mesela Vatikan!
Vatikan Devleti’nin yaklaşık bin kişilik nüfusunun yüzde yüzü “göçmen”dir!
-*-*-
Dünya üzerinde adını ilk kez dün gördüğüm Tokelau diye bir devlet var, bin 500 kişilik nüfusunun yüzde 90 civarı göçmen…
-*-*-
Birleşik Arap Emirlikleri’nin 9 milyona yakın nüfusu var ama bunların sadece 220 bin kadarı “vatandaş”… Gerisi göçmen… Ve seçme, seçilme, yönetme gibi hakları da yok!
-*-*-
Katar’da 2,5 milyon nüfus yaşar; yüzde 90’ı göçmen…
Kuveyt’te de durum benzer…
-*-*-
KKTC mi?
Nüfus istatistiklerini pek bilmiyoruz ama şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; “KKTC’yi, göçmenler yönetiyor…”
-*-*-
Yönetmesin mi?
KKTC’ye başka ülkelerin insanları gelmesin mi?
Bu nasıl bir faşist düşüncedir?
Sabahlara kadar tartışabiliriz…
Farklı ideolojiler, farklı coğrafyalarda, bu sorulara çok farklı cevaplar verir…
-*-*-
Örneğin Türkiye’de iktidarda kalmak için “dinci faşist” ortaklığıyla yürütülen iktidar, yabancı düşmanlığı yerine oy avcılığı yapmayı tercih etmiştir…
Ve Türkiye’de “insanı” öne çıkarıp, “milliyeti” geriye bırakması gereken sosyal demokrat kılıklılar, resmen yabancı düşmanlığı yapmaktadır…
-*-*-
Ve bir kasırga kopacaktı, bu kasırga İngiltere’de koptu…
Haber kısaca şöyle:
Kendisi de göçmen anne ve babanın kızı olan İngiltere İçişleri Bakanı Suella Braverman, ülkesinin "kitlesel göç kasırgası"yla karşı karşıya olduğu uyarısında bulundu.
Braverman, iktidardaki Muhafazakar Parti'nin Manchester'da düzenlenen yıllık konferansında konuştu.
Ülkesinin ve dünyanın ilerleyen yıllarda "kitlesel göç kasırgası"yla karşı karşıya olacağını öne süren Braverman, ülkesinin sınırlarını korumak için elinden geleni yapacağının altını çizdi.
-*-*-
Göçmenlerin İngiltere'ye kabulü konusunda İngiliz halkının nezaketinin sorgulanamayacağını söyleyen Braverman, ancak kamuoyu yoklamalarının seçmenlerin "göçün zaten çok yüksek olduğuna inandığını" gösterdiğini aktardı. İngiliz Bakan, İnsan Hakları Yasası'nın "suçlulara üstünlük sağladığını" iddia etti
-*-*-
Bu açıklamanın dalgası zaten önceden başka Avrupa ülkelerinde çıkmış ve faşist ya da muhafazakar partiler, yabancı düşmanlığı üzerinden güçlenmeye başlamıştı…
-*-*-
Ama bu açıklama, yakın bir gelecekte, hangi sebeple olursa olsun, ancak daha çok “yaşam tehlikesi” içeren sebeplerle göç etmek zorunda kalanların “ölümüne” yol açacak bir açıklamadır…
-*-*-
Son bir not: Kıbrıs Cumhuriyeti ve haliyle AB vatandaşı Kıbrıslı Türkler içerisinde de göç oranı çok yüksektir… Özellikle “Mutlu ve barış” sıfatları ile anılan meşhur “harekat” sonrası, ciddi anlamda Kıbrıslı Türk göç etmiştir… Dünya’nın her açıdan uzağında olan sahte KKTC devletinde nüfus değiştirilmiştir. Soykırım söz konusu olabilecek bir durum söz konusudur ve bu konunun konuşulması, tartışılması, yazılması da “tabu”dur! Şimdilik bu kadar!
Devlet sahte, devleti savundukları iddiası daha sahte!
Devlet Bahçeli’ye asıl tepki vermesi gerekenler, neden suskundur?
Devlet Bahçeli, “Kıbrıs Devleti” diye isim değişikliği önerdi mi?
Önermedi!
Resmen “talimat” verdi!
Ve buna bir tek CTP lideri Tufan Erhürman tepki gösterdi!
-*-*-
Oysa asıl tepki göstermesi hatta kavga etmesi gerekenler Ersin Tatar ve ahbapları değil mi?
AKSA Gazetesi’nin kahraman devlet savunucuları sus – pus!
Oysa Bahçeli, devletlerine ve o devletlerinin anayasasına, “ebenizin devleti”, “anayasanızın da örekesi” dememiş midir?
-*-*-
Bahçeli, KKTC Devleti’nin adının değiştirilmesinin talimatıyla, “bu devleti ve anayasasını tanımadığını” açıkça beyan etmiştir…
-*-*-
Bahçeli, bu talimatla, açık ve seçik bir şekilde “işgalciyim” demektedir…
“Benim değil mi, istediğim ismi veririm” tavrındadır…
-*-*-
KKTC Anayasası’nın “değiştirilemez” birkaç maddesinden biri, Madde 1, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti, demokrasi, sosyal adalet ve hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan laik bir Cumhuriyettir” şeklindedir…
-*-*-
Sizin hem devletiniz sahte; hem de bu devleti savunduğunuz iddiası sahte!
Hatta savunduğunuz iddiası devletten daha sahte!
Sağlık Bakanlığı Lefkoşa’da Batı Nil virüsü vakası tespit edildiğini açıkladı… Enfekte sivrisineklerin ısırmasıyla bulaşan, aşısı ve ilaçla tedavisi olmayan, ölüme sebebiyet verebilen Batı Nil virüsünden korunmanın en önemli yolu biriken suların sık sık boşaltılması…. Aylardır, defalarca yazdığımı belirtmek isterim… Biyolojik larvasit, mücadelenin tüm medeni ülkelerdeki en doğru yöntemidir… Yeni Sağlık Bakanı, bu konuya el atmak zorundadır… Kimyasal mücadele, sinekle birlikte bizi de öldürmektedir…