Afrika gazetesi davası... Zeki Çeler’in Baf’tan uçuşu... Kıbrıs müzakereleri... Ve Derinya barikatı...

“Anayasa çok nettir, KKTC yurttaşı iade edilemez”

| Röportaj: Cenk Mutluyakalı | YENİDÜZEN ÖZEL
 

C.M: Gazeteci Şener Levent ve Ali Osman’a Türkiye’de başlatılan bir soruşturma var, burada ifadeleri istendi. Bu konuda bir açıklama yapmadınız.
 

Başbakan Erhürman: Anayasa o kadar net ki: Bir KKTC yurttaşı iade edilemez. Türkiye Cumhuriyeti kendi ülkesinde kendi mahkemelerinde, başka ülkelerde ortaya çıkan ve kendi hukukuna göre suç teşkil ettiğini düşündüğü eylemlerle ilgili dava açabilir mi, evet. Bu sadece Kıbrıs’la ilgili değil. Almanya’da da olabilir, İsviçre’de de olabilir. Bizim de kendi vatandaşlarımızın hukukunu koruma yükümlülüğümüz var. Vatandaşımızı iade edemeyiz. Bu, Anayasa’da çerçevesi çizilmiş bir yükümlülüktür. Biz bu yükümlülüğü yerine getiririz.

C.M: Meselenin hukuki ya da teknik boyutu dışında, bu gelişmelerden bir rahatsızlık hissettiniz mi? Ayrıca bir akademisyene yönelik de Türkiye’de göz altı oldu.

Başbakan Erhürman: Herhangi bir vatandaşımızın, herhangi bir ülkenin mahkemelerinde yargılanması bizi mutlu edecek bir şey tabii ki değil. Bakınız, en son sayın Büyükelçi’nin de bir basın toplantısı oldu, bazı şeyler söylendi. Tüm bu gelişmelere yönelik biz Sayın Büyükelçi’yle de, polisle de Türkiye’yle de görüşüyoruz. Ancak ben en baştan beri Türkiye Cumhuriyeti ile aramızdaki bu tip meseleleri basın önünde konuşmak gibi bir tavır içinde olmadım. Yani biz bunları Türkiye Cumhuriyeti ile konuşmuyoruz ya da konuşmayacağız diye bir şey yok. Ama lütfen bizden basın üzerinden mesajlar göndermek gibi de bir tavır beklemeyiniz.

C.M: Çalışma Bakanı Zeki Çeler, yurt dışı tatili için Baf’tan uçtu. Farklı kesimlerin farklı eleştirileri oldu. Kimi “asgari ücret tartışılırken tatile gitmesini” eleştirdi, kimi Ercan dururken Baf’tan uçmasını…
 

Başbakan Erhürman: Asgari ücret konusundaki çalışmayı, Müsteşarla birlikte sürdürüyoruz, Bakan’ın da bilgisiyle bu çalışmalar planlandı, bir kesinti yaşanmadı.  Asgari ücretle ilgili zaten daha ileri ve kapsamlı çalışmalarımız vardır. Sektörel asgari ücrete geçilmesini ve şu anki sağlıksız yapının değişmesini istiyoruz. Önemli yapısal sorunlarımızdan biri de asgari ücrettir ve meseleyi bu yönüyle konuşmak çok daha önemlidir.

C.M: Bir bakanın güneydeki bir havaalanını kullanması sizde rahatsızlık yaratır mı?
 

Başbakan Erhürman: Ben olsam kullanmazdım ve kullanmam… Ancak bu durum, sayın bakanın kendi kişisel tercihidir.
 

C.M: Son sorum Kıbrıs sorunu. Çözüm sürecine yönelik partiniz içinde ya da hükümette görüş ayrılıkları var mı?
Başbakan Erhürman: İlkeler üzerinden aslında hiçbir farklılık yok. Sayın Akıncı ile de farklılık yok. İlkeler üzerinden derken kastım şu: Hepimizin ortak bir dili var. Ortak dilimiz şu, bu süreç yeniden başlayacaksa muhakkak ki sonuç odaklı bir süreç olmalıdır. Bir paket çıkmalı ortaya ve bu paketin içerisindeki unsurlar liderler düzeyinde müzakere edilerek çözümlenmelidir. Bunun gerçekten bir takvimi olmalıdır. Kıbrıslı Türkler yeni bir hayal kırıklığı yaşamamalıdır. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres bu süreçte yapıcı olarak yol göstericilik yapmalıdır. İçeriğe dair şu anki tartışmaları da doğru bulmam çünkü müzakereler bir pakettir ve hepimizin bunu fark etmesi lazım. Paketin içerisinden bir unsuru çekip çıkarmak müzakere mantığına terstir.

C.M: Derinya barikatı ne oldu? Ne zaman açılacak?
 

Başbakan Erhürman: Altyapıyla ilgili ihale sürecinde bir takım gecikmeler var, doğrudur. Ancak çok açık söylüyorum, Kıbrıslı Rum lider Anastasiadis güneydeki kapıyı açacağı zamanı haber versin, biz hızla çalışmalarımızı tamamlarız ve orayı açarız. Yeter ki sayın Akıncı’yı arasın, tarih versin. Bir de Aplıç’la ilgili de makul bir tarih söylemesini isteriz, çünkü Aplıç’ı da açmak istiyoruz. Bu bir ön şart falan değil ama ikisinin de açılması konusunda anlaşma vardı ve elbette ikisini de açmak istiyoruz.