KKTC’de durum bu!
Kralın birisi Sarayında otururken pencereden sesler gelmiş. "Güzel elmalarım vaaar!
Bakmış, yaşlı birisi, at arabasında elma satıyor. Etrafında müşteriler. Kralın canı çekmiş ve Baş Vezirini çağırmış
-Al sana 5 altın, koş bana elma al.
-*-*-
Baş Vezir, vezirlerden birisini çağırmış
-Al sana 4 altın, koş elma al.
Vezir, Saray Görevlilerinden birisini çağırmış;
-Al sana 3 altın, koş elma al.
Saray Görevlisi Muhafız Komutanını çağırmış;
-Al sana 2 altın, koş elma al.
Komutan Nöbetçiyi çağırmış;
-Al sana 1 altın, koş elma al.
-*-*-
Nöbetçi çıkmış satıcı ihtiyarı yakasından tutmuş ve " Hey sen, ne bağırıyorsun? Burası Han mı yoksa Saray mı? Defol buradan. Arabana da elmalarına da el koyuyorum." demiş.
-*-*-
Nöbetçi, Muhafız Komutanına dönmüş ve "kurnazlık yaptım, 1 altına yarım araba elma aldım" demiş.
Komutan Saray Görevlisine dönmüş;
-İşte, 2 altına 1 çuval elma.
Saray Görevlisi Vezire dönmüş;
-İşte, 3 altına 1 poşet elma.
Vezir, Baş Vezire dönmüş;
-İşte, 4 altına yarım poşet elma.
Baş Vezir Kralın huzuruna çıkmış;
-İşte, 5 altına 5 elma aldım Kralım. Aynen emrettiğiniz gibi.
-*-*-
Kral oturmuş ve şöyle bir düşünmüş.
"Beş elma-Beş altın. Bir elma-Bir altın ve halk elmalara hücum ediyor... Demek ki vatandaşın durumu çok iyi. Vergileri hemen arttırmak lazım...!!!”
(Bilgi seli adlı Twitter hesabından alınmıştır)
Hadi lan!!!
Hastası olduğum, Türkiye’nin en iyisi Gülse Birsel’in (Fotoğrafta) yazdığı veya anlattığı bir “fıkra” buldum…
Kesinlikle sizlerle de paylaşmam gerektiğini düşündüm…
Buyurun, birlikte okuyalım…
-*-*-
Karacıların komutanı tatbikat sırasında bir asker çağırmış. Asker:
-"Emret komutanım" diyerek yanına gitmiş.
Komutanı yere yatmasını istemiş. Daha sonra da bir tanka askerin üzerinden geçmesi için emir vermiş. Asker kılını bile kıpırdatmadan yattığı yerde beklemiş ve malumunuz ezilmiş. Komutan diğerlerine dönerek:
-"İşte cesaret" demiş.
-*-*-
Havacıların komutanı bir asker çağırmış. Asker:
-"Emret komutanım" diyerek komutanının yanına gitmiş.
Komutanı helikoptere binmesini emretmiş. Asker helikoptere binmiş ve havalanmış. Daha sonra komutanı askere aşağıya paraşütsüz atlamasını emretmiş, asker de emre itaat etmiş ve atlamış. Yere çakılmış ve can vermiş. Komutan da diğerlerine dönerek:
-"İşte cesaret" demiş.
-*-*-
Sıra gelmiş denizci komutana. Denizci komutan askerini çağırmış. Asker çakı gibi hazırola geçmiş ve;
-"Emret komutanım" demiş. Komutan;
-"Derhal denize atla ve 10 dakika yüzeye çıkma" demiş.
Asker;
-"Hadi lan" demiş. Komutan diğer komutanlara dönerek:
-"İşte asıl cesaret bu" demiş.
-*-*-
Asıl cesaret ülkede yaşananlara, zulümlere, zamlara, yolsuzluklara, haksızlıklara katlanarak yavaş yavaş ölüp yok olmak değil, halkın düzenini bozup, kendi düzenini sağlayanlara "HADİ LAN" diyebilmektir…
(Güle Birsel bu son notu kendi ülkesi için yazmış ama bizimkine de cuk oturmuş!)
Toplum olarak bize yaşatılan maskaralık ötesidir!
Çok iyi bir doktor, çok iyi bir insan, mükemmel bir eş ve muhteşem bir babadır Faiz Sucuoğlu…
Ve aynı zamanda, İngiliz siyasetinde “landslide” denilen bir zaferle partisine genel başkan seçilmiştir…
Ama memleketin özel durumu yani Ankara’dan gelen ego yüklü acayip baskılar ve bazı konulardaki örneğin “Anayasa” ile ilgili görüşü, komiktir…
Eksiklik vardır o konuda…
İyi bir siyasetçi, eksikliği olduğu konuda konuşmamalıdır…
Gerekli bilgiyi almalıdır…
-*-*-
Haaa yiğidi öldür, hakkını yeme derler…
Bence, 2020 yılı Kasım ayında Türkiye’den iptal ettirilen kurultaydan beri son derece dik durmayı başarmış ve 2021 yılı sonlarına doğru bunun ödülünü, yeniden “kazanarak”, partisinden almayı başarmıştır.
-*-*-
Şu anda, kurduğu kabineden memnun olmayanlar söz konusudur…
Ve “kabine kesinlikle değişecektir” diyenler bir hayli fazladır…
İddialara göre, Türkiye’den bazı kişi ya da kişiler, filanca veya falanca abilerinin de kabinede olması konusunda telkinde bulunmuşlardır…
-*-*-
İşte benim derdim burasıdır.
Ve Sucuoğlu’nun bu konuda susması, hiçbir şey söylememesi, tüm toplumun bu acayip cins aşağılama türüne maruz kalıyor olması anlamına gelmektedir…
-*-*-
Korku!
Evet, siyasetin en zirvesine, çok oy alıp dahi seçilseniz, demek ki birileri “emirlerine” veya “telkinlerine” uymadığınız zaman ayağınızı kaydırabiliyor…
O zaman susmayacaksın Faiz Sucuoğlu!
Ya da susacaksan, o zaman bırakıp, kliniğine, çok iyi yaptığın işinin başına döneceksin!
Sonuçta toplumu ezdirmeyeceksin!
-*-*-
Haaa Ersin Tatar mı?
Ersin Tatar da sadece maçı idare etmeye çalışan bir gariban “kul”dur…
-*-*-
Türkiye’de, kaymakam muavinleri ile muhatap edilen ve bunu kabul eden; “Ergün Olgun’u atayım, Tahsin beyi alayım” diye teklifler sunduğu ayyuka çıkan bir “ne bileyim”dir!
-*-*-
Ama toplum olarak bize yaşatılan, apaçık ortadadır ki; maskaralık ötesidir!
-*-*-
Bazıları, koltuk uğruna “maskara” yerine konmayı ve her türlü “maskaralığı” da yapmayı kabul edebilir ama şahsen bir vatandaş olarak midem bu rezaleti kaldırmamaktadır.
Bilmem anlatabildim mi?
-*-*-
Haaaa “maskara” olmanın iki farklı anlamı vardır…
Birinci anlamı, gayet masumdur…
Bir anlamda komik olmaktır…
Ama ikinci anlamı, son derece kötüdür…
Bilmiyorsanız, Türk Dil Kurumu Sözlüğü’ne bakın, öğrenirsiniz…