KKTC’DE KADIN OLMAK-II
KKTC’DE KADIN OLMAK-II
Feminist Atölye
[email protected]
Bu coğrafyada nasıl bir hayat sürdüğümüzü, yaşarken deneyimlediklerimiz ve tecrübelerimiz gösterir. Bu durumu daha iyi anlayabilmek için geçmiş haftalarda yayınlamaya başladığımız “KKTC’de Kadın Olmak” serimize bu hafta kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bu bağlamada etrafımızdaki kadınlara “KKTC’de kadın olmak deyince aklınıza ne gelir ve neden?” sorusunu sorduk. İşte sorumuza aldığımız cevaplar:
Mine Atlı: Haksız Rekabet. Çünkü siyasetten çalışma hayatına kadar her alanda çıplak krala benzer, herkesin gördüğü fakat kimsenin kabul etmek istemediği bir eşitsizlik söz konusu.
Semen Yönsel Saygun: Görünmez olmak gelir. Belki çok iddialı ama burda kadınlar için çizilen çok pembe bir tablo var. O hiç görünmeyeni göstermek çok daha zor. Sanki hiç olmayan bir sorunla mücadele ediyoruz gibi gösteriliyor. Dertsiz tasasız kadınlarız da rahat battı. Kendimizi anlatmak çok zor.
Hande Koç: Kadın olmak heryere göre ayrı zor. Biz belki biraz daha şanslıyız. Ben bir bar işletmecisiyim. Bir kadının barda çalışmasıyla fahişe olması düşüncesi günümüzde bile aynı.
Çağrı Dora: Fedakarlık. Herkesi kendinden değerli görmek ve bu nedenle kendi istediklerini bir yana bırakıp etrafındaki insanları isteklerini yerine getirmek.
Ayşe Eriş: KKKTC’de kadın olmak ankakuşu olmaktır. Çünkü geldiğimden beri yeniden doğuş var. Bu bir kadının hamile olup artik doğurmak istemesi gibi. Kadınlar birçok güzeldiğe gebe ve çok zorluk çekiyor artık doğurmak istiyor birşeyleri.
Ayen Refikoğlu: Haklarından yosun ikinci sınıf bir vatandaş. Nedeni de erkek egemenliğinin daha çok oluşu, idare edenlerin erkek oluşu.
Rana Uluçay: Kadın olmak yaşadığımız Dünya'da çok zor. Dünya'da birçok yere bakıldığında insan ve kadın hakları bakımından yaşadığımız KKTC’de her ne kadar durum yumuşatılmış ve özgürlükçü görülse de. Kadının üzerindeki sosyolojik-toplumsal baskının hala daha hatırı sayılır olduğu dikkatli bakıldığında hissedilir. Daha kötü olmaması dileğiyle. Mücadeleye ve farkındalığa devam diyorum.
Çelen Çağansoy: Az da olsa kadina yönelik pozitif çalişmalar olsada özellikle farkindalik anlaminda kktc de kadin olmak zor Neden dersek kadinin çaliştiği işyerinde ikinci sinif muamele görmesi.yani o işyerinde erkek çogunluktaysa yapilacak işin erkeklere verilmesi ve/Veya bir kadinin eve giriş çikiş saatlerinin sorgulanmasi
Mine Balman: KKTC diye bir şey yok. KKTC'de kadının hakkı yok, hukuğu yok demek geçer içimden.
KKTC diye isimlendirilen dünyadan kopuk ve hukuk dışı kalma hali, kadının da hak ve emek mücadelesinde geriden gelmesi ile sonuçlanıyor.
Emine Coşkun Kılınç: KKTC'de kadın olmak zor canım... Herşey olmak demek... Kadın-anne-eğitimci, doktor, hemşire, ekonimist, ahçı, temizlikçi, şoför, iyi bir dinleyici, anlayışlı, aklımıza gelen herşey... Ve bunları yaparken hiç şikayet etmeyeceksin... KKTC’de kadın olmak... Bir kadın değil... Bin kadınsınız demek... Kadın olmak zor... Hele KKTC’de kadın olmak daha da zoooorrrrr... Bilmem, anlatabildim mi????
Nuray Özgeçen: KKTC’de kadın olmak tek bir durum degil, birçok durumun bileşenidir. Erkeğe göre daha dezavantajlı olarak hayata başlayandır kadın. KKTC gibi ataerkil yapının güçlü olduğu ülkelerde kadına erkeğin destekçisi(hayat kolaylaştırıcısı) misyonu biçildiği için kadın bir birey olarak kendi kimliğini korumak için varoluş mücadelesi vermek zorunda olandır. Hangi sınıftan, etnik kökenden olursa olsun KKTC’de kadın olmak, şiddet, ayrımcılık, zorla dayatılmaya çalışılan cinsiyet rolleri gibi erkek egemen yapının yarattığı benzer sorunlara muhatap olmaktır. Bu yüzden de KKTC'de kadın olmak mücadele etmek demektir..
Ziliha Uluboy: Ataerk toplumumuzda kadın haklarının görmezden gelindiği, sistemli bir şekilde erkeğin ve toplumun kadın üzerinde baskı kurması, her türlü şiddete maruz kalması. Çünkü, kadın olarak doğduğumuz andan itibaren toplumsal cinsiyet rollerinin dayatıldığı, cinsiyet ayrımcılığının yaşandığı, heteroseksist bir toplum içinde kadının sadece heteroseksüel oluşu üzerinden gidildiği, kadının yasal düzeyde yeterince hakka sahip olmadığı ve korunmadığını her gün deneyimliyoruz.
Bengül Gargınsu: KKTC’de yaşamak bana güçlü olmayı, ne yaşarsan yaşa ayakta durmayı, yıkılmamayı, mücadale ederek bir yerlere gelebilmeyi, haksızlıklara karşı başkaldırmayı öğretti.
Pelin Üretici: Kadın olmak 'engelsiz engelli' olmaktır. Sistem kadını aile kurumu içinde çok fonksiyonelli bir araç durumuna getirmiştir. Aile kurumunun işleyebilmesi için kadın hem evde hem de işte çalışmak zorunda. Kadın emeği çoklu alanlara bölünmüş ve görůnmezdir aynı zamanda. Kadının omuzlarına yüklenen iş yükü dağları devirir da kadını deviremedi. Her olumsuz durum bile kendi içinde artı bir değer taşır. Bu artı değerimiz ise çağlar boyunca ne kadar dayanıklı ve güçlü olduğumuzu anladık. Bu bağlamda kadın sosyal, yönetsel, özsel alanlardan engellenendir bu toplumda. Kadını her anlamda eşit haklara ve statüye getiremeyen toplumlar çağın gerisinde kalmaya mahkumdur.
Meral Birinci Sonan: KKTC'deki bütün kadınlar aklıma geliyor. Birlikten kuvvet doğduğunu bildiğimiz halde, daha çok birbirimize rağmen varız.