KKTC’den “ölüm belgesi” almak için Güney Kıbrıs’tan “doğum belgesi” almak!
“Sahte devlet” veya “Psefto Gratos” dediğimde çok kızıyorsunuz değil mi?
Kızmaya devam edebilirsiniz!
Çünkü sizin devletiniz, çökmüş, kokuşmuş, sahte bir devlettir!
-*-*-
Neden mi?
Alın size bir basit örnek!
-*-*-
Eşimin anneannesi geçtiğimiz Pazar yani 3 Temmuz günü vefat etti.
4 Temmuz Pazartesi Hamitköy’de toprağa verildi.
-*-*-
Dün eşimin annesi Lefkoşa Kaymakamlığı’na gitti…
Annesine “ölüm belgesi” alacak…
Annesinin KKTC Kimlik Kartı’nı uzattı…
Adı Soyadı: Fatma Hacet…
KKTC Kimlik Kartı, 4 Aralık 1998’de verilmiş…
“Nüfusa kayıtlı olduğu il /ilçe” gibi bir ibare var ve orada “Baf” yazıyor…
Köy kısmında da “Bozalan”…
-*-*-
Hatalar diz boyu aslında…
KKTC’nin Baf diye bir ili veya ilçesi yok!
Kaldı ki, Kıbrıs genelinde “il” bulunmuyor…
-*-*-
Neyse, Fatme Hacet nenenin doğum tarihi bölümünde sadece 1930 yazıyor…
Kim yazdı bu tarihi?
KKTC Kimlik Kartı’nı veren daire yazmıştır…
-*-*-
Lefkoşa Kaymakamlığı “haklı olarak” diyor ki; “doğum tarihinde gün ve ay belirtilmediği için, doğum belgesi almanız gerekir”…
Çünkü, kimlik kartında doğum günü ve ayı yoksa, bilgisayara girip kayıt bulunamıyor ve “ölüm belgesi” hazırlanamıyor!
-*-*-
Fatma Hacet nene için şimdi, “ölüm belgesi” almak maksadıyla “doğum belgesi” almak gerekecek.
-*-*-
Daha bitmedi!
Doğum belgesi nereden alınacak?
Cennete başvuru şansı yok!
Şaka bir yana; doğum belgesi için merhumenin doğum kaydının bulunduğu, “KKTC’nin Baf ili”ne gitmek gerekebilir!
“Yok; Lefkoşa’dan da alabilirsiniz” diyor bir yetkili; ama “Güney’den!”…
-*-*-
“Yasa öyle emrediyordu; bilgisayardan kaydı bulmak için tarih tam olmalıydı” gibi gerekçeler elbette “haklı” gerekçelerdir de; bırakın yasaları, Anayasa’yı istediği gibi delen bir hükümet tarafından yönetilen, yasalara uyulmayarak keyfi akaryakıt alımı yapan bir devlet; kendi vatandaşına ölüm belgesi vermek için, “Git Güney Kıbrıs’tan ya da gerçek devletten veya Baf’tan doğum belgesi al gel işini halledelim” diyor!
Ve en baştan kendi verdiği KKTC Kimlik Kartı’nı yok sayıyor!
-*-*-
Kendi vatandaşına “ölüm belgesi” hazırlamak için, başka devletten “doğum belgesi” talep eden ve kendi verdiği Kimlik Kartı’nı tanımayan KKTC’ye, Ersin Tatar “eşit egemen” diyor!
Tabii ki herkes gülüyor!
Demokrasi nedir ne
değildir ve ilhak olur mu?
Demokrasi nedir?
Sorunları çözemeyen başbakanın istifa etmesidir!
İngiltere’deki gibi…
-*-*-
Demokrasi nasıl çalışır?
Mesela bir parti lideri ve başbakan, üst düzey görev verdiği partisinden bir vekil, gider de bir kulüpte iki erkeğe cinsel tacizde bulunursa, sorumluluğu üstlenmek ve istifa etmek zorundadır…
Elbette başka sorunlar da vardır ama bu anlattığım elle taciz olayı bardağı taşıran son damladır…
İngiltere’deki son örnek…
-*-*-
Peki demokrasilerde ne yapılır?
Başbakan önce partisinin liderliğinden ayrılır; yeni lider seçilinceye kadar da pasif bir şekilde başbakanlık görevini yürütür…
-*-*-
Peki yeni lider nasıl seçilir?
Partili en az sekiz vekilin desteklediği bir vekil aday olabilir…
Mesela İngiliz Muhafazakar Parti’de, ilk turda en az 18 vekil arkadaşının oyunu alamayan aday elenir…
İkinci tura gidilir…
İkinci turda partili vekil arkadaşlarının en az 36’sının oyunu alamayan aday veya adaylar elenir…
Ha tüm adaylar 36 vekil veya fazlasından oy alırsa, en az oy alan elenir…
Derken parti üyeleri postayla oylarını kullanır ve en yüksek oyu alan lider olarak seçilir.
-*-*-
Peki demokrasi ne değildir?
Şu anda KKTC’de sorunları çözemeyen ve her konuda iflas etmiş devleti yönettiğini sanan hükümetin ısrarla istifa etmemesi “demokrasi dışı” bir tavırdır.
Elektrik fiyaskosu, istifa için çok fazlasıyla yeterli bir gerekçedir…
-*-*-
Peki demokrasi nasıl çalıştırılmaz?
Türkiye’den gelen talimatlarla özellikle akaryakıt meselesini yüzüne gözüne bulaştıran Maliye Bakanı’nın görevden alınamaması, demokrasinin çalıştırılmıyor ve çalışmıyor olmasının apaçık göstergesidir.
Türkiye’den bir yetkili, “Sunat bey bizim adamımızdır, damat beyin de yakınıdır” der; demokrasi kilitlenir!
Demokrasi varmış gibi yapılır!
Demokrasicilik oynamaktır bu!
-*-*-
Peki yeni lider demokrasi olmayan yerlerde nasıl seçilir?
Asıl mesele zaten buradadır!
Parti en az iki kez kurultaya gider…
Adaylara, bu partinin 7 bin kadar üyesi oy verir…
Örneğin Faiz isimli kişi açık farkla seçilir.
Sonra “olmaz” denir bir yerlerden.
Bir yıl sonra ikinci kurultayda yine en az 7 bin üye sandığa gider, Faiz yine seçilir.
Yine “olmaaaaz” denir.
Ve olmaz.
O kişi parti liderliğinden ya da genel başkanlığından ayrılmaz ama başbakanlıktan indirilir.
Partinin 7 bin üyesi de “Kibar Feyzo” modunda hayatını sürdürür!
Hiçbir şey olmamış gibi davranır!
-*-*-
İlk başta Türkiye’den gelen talimatlarla bir kişi “başbakan” yapılır.
O da eline ve videosuna hakim olamaz!
Dışarıdan bir kişi dışişleri bakanı olur…
Kabine dizayn edilir.
Kimse sesini çıkarmaz.
Bir abi bulunur, başbakan yapılır.
Ve hayat gayet normalmiş gibi devam edilir.
Demokrasi “var” sayılır; sorun yoktur!
-*-*-
Hatta bir sabah uyanılır; “Ey Hak aman aman ilhak” bile denebilir!
Cumhurbaşkanı, “Kıbrıs Kıbrıslıların değildir” der; “Toroslar görünüyor, köpekler sevişiyor” fotoğrafları paylaşır!
Ve ilhak gerçekleşir!
İngiltere Başbakanı Boris Johnson, 48 saatlik siyasi krizin sonunda Muhafazakar Parti liderliğinden istifa etti… Başbakan Johnson'a, kabinesindeki 5 bakan ve 50'nin üzerindeki bakan yardımcısı ve hükümet görevlisinin istifası sonrası "parti kontrolünü kaybettiği" için görevi bırakma çağrısı yapılıyordu… BBC’ye göre süreci başlatan Johnson'a yakın iki bakanın istifası oldu. Maliye Bakanı Rishi Sunak (Fotoğrafta) ve Sağlık Bakanı Sajid Javid, Salı akşamı eş zamanlı istifa mektupları ile kabinedeki görevlerinden ayrıldıklarını açıklamıştı… En dikkat çekici olan Sunak’ın istifa gerekçelerindeki şu cümleydi: "İngiltere halkı hakkı olan şekilde hükümetin düzgün, ciddi ve yetkin bir şekilde yönetilmesini bekliyor". Biz de aynısını bekliyoruz ama daha çok bekleriz gibi duruyor…