KKTC’nin miadı da doldu mu?
Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiades’in, Bağımsızlık Günü kutlamaları çerçevesinde televizyonda yayınlanan mesajı, takip edebildiğim kadarıyla Kuzey Kıbrıs basınında pek fazla yer bulmadı.
Gazetelerimizin büyük bir çoğunluğu, ajanstan gelen Rum basın özetlerinin içerisinde, rutin bir haber şeklinde yayınladı konuşmanın birkaç cümlesini. Öyle olunca da bu son derece önemli konuşma, deyim yerindeyse ‘araya kaynadı’, hak ettiği değeri bulamadı.
Oysa Anastasiades, dikkate değer şeyler söyledi bu konuşmada.
‘Hayata geçirmek amacıyla belirlememiz gereken temel stratejik hedeflerimiz’ başlığı altında sıraladığı maddelerin ilki, sanırım konuşmanın en dikkate değer kısmı.
“Devleti yeniden şekillendirmek ve yeniden inşa etmek; 1960 Cumhuriyeti ömrünü tamamladı. Yeni çağın ihtiyaçlarını karşılayacak yeni bir devlet modeli kurmanın zamanı geldi”.
Alıntı yapılan bölümün İngilizce orijinali şöyle:
“To reform and reconstruct the state; The state of the 60’s has completed its life cycle. The time has come to build a new state model that meets the needs of the new era”.
Konuşmanın genelinde son derece barışçıl ve yapıcı mesajlar var.
Ama her şeyi bir yana bırakırsak, bir devlet başkanının, kuruluş yıldönümü kutlamaları sırasında halkına seslenip de, 53’üncü yaşını kutladıkları devletlerinin artık ömrünü tamamladığını söylemesi, cesaret isteyen bir tavır.
Düşünsenize, bizim cumhurbaşkanımızın 15 Kasım’da çıkıp da, ‘KKTC artık ömrünü tamamlamıştır, zaman çağın gereklerine uygun yeni bir devlet modeli inşa etme zamanıdır’ dediğini.
O devleti o saatten başına yıkarlar!
***
2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Erdal Güven’in ‘ADAM; Talat’ın Kıbrıs’ı’ adlı kitabında yer alan bir açıklamasıyla ne kadar büyük bir tepki almıştı toplumdan.
Ne demişti Talat o kitapta Erdal Güven’e?
CTP Parti Meclisi’nin, KKTC’nin ilanıyla ilgili tavrını belirlediği oylamada, bir oy farkla ‘evet’ kararının çıkması üzerine ağladığını söylemişti.
Ve bu sözler, Talat’a çok pahalıya patlamıştı.
İşte size 2010 yılının 18 Nisan gecesinden bir anekdot...
Seçim sonucu artık iyice netleşmiş, Eroğlu ilk turda galibiyetini ilan etmiş.
Başta Saray Önü olmak üzere Başkent Lefkoşa’nın pek çok yerinde kutlamalar yapılıyor.
Sevgili Erdal’la Dereboyu’ndayız.
UBP’liler konvoy oluşturmuştur, kornalar, şarkılar, türküler eşliğinde tur atıyorlar.
Bir tanesi yanımızdan geçerken Erdal’ı tanıyor ve şöyle diyor gururla:
‘Teşekkürler Erdal bey, sayende seçim kazandık’!
Talat’ın seçimi bu yüzden kaybettiğini söylemek, fazla iddialı bir tespit olur.
Ama seçmen indinde ona puan kaybettirdiği su götürmez bir gerçek.
***
Kuzey Kıbrıs coğrafyasında, 15 Kasım günü televizyona çıkıp da, ‘KKTC artık miadını doldurdu’ demek, öyle kolay değil.
O devleti o saatten başınıza yıkarlar!
Ama Anastasiades, bunu kendi devleti için söyleme cesaretini gösterebildi.
Bu nedenle bence takdiri hak ediyor.
‘Devletimiz ilelebet yaşayacaktır’ şeklindeki sloganlarla seçim kazanmak kolay.
Maharet, sloganlarla toplumu oyalamakta değil, dürüstçe gerçekleri paylaşmakta.
Bizim liderliğimiz de eğer çözüm konusunda ciddiyse, kendi toplumuyla, gerçeklere dayalı, dürüst bir iletişim kurmaya başlamak zorunda.
Bunun zamanı çoktan geldi de geçiyor bile.