1. YAZARLAR

  2. Kutlay Erk

  3. KKTC’nin Tanınmasını İsteyenler, Tanınmasını İstemiyor Çünkü Zaten Tanıttılar!…
Kutlay Erk

Kutlay Erk

SİYASET MEYDANI

KKTC’nin Tanınmasını İsteyenler, Tanınmasını İstemiyor Çünkü Zaten Tanıttılar!…

A+A-

TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM’de yaptığı konuşmasında KKTC’nin tanınması dileğini belirtince, tanınma konusu gündeme iyicene yerleşti. Eğer Erdoğan KKTC’nin tanınmasını gerçekten istiyorsa idi, konuşmasından önce bununla ilgili olarak resmi girişimler yapardı, konuşmasında da bu girişimlere atıfta bulunarak, üye ülkelerden KKTC’yi tanımaların istek ve beklentisini vurgulardı.

Öyle yapmadı da, sonrasında uluslararası toplum nezdinde resmi bir girişim yapıldı mı?! Hayır. Yapılacak mı?! Hayır… Ama Kuzey Kıbrıs’taki tüm milliyetçi kesimler sıraya girip Erdoğan’ın konuşmasına atıfta bulunarak mutluluklarını belirttiler… Peki ama bu kesimler KKTC’nin tanınması için kendileri girişimler yaptı mı?! Aslında burada ince bir fark ile ayrılan iki tanınma konusu var. Birisi KKTC’yi uluslararası topluma resmen tanıtmak, diğeri dünyaya tanıtmak. Birincisi için kılını kıpırdatmayanlar, ikincisi için başarıdan başarıya koştular; dünya KKTC’yi tanıyor…

Örneğin dünyanın uyuşturucu trafiğini yöneten, yönlendiren ve ticaretini sürdüren baronlar KKTC’yi tanıyor; kuryeleri ile, taşıtları ile, deniz ve hava yolları ile dünyanın çeşitli yerlerinden iç pazarda satılmak ve/veya transit olarak geçmek üzere KKTC’ye uyuşturucu gönderiyor. Yüksek Mahkeme Başkanı adli yılın açılışında uyuşturucu suçlarındaki artışa dikkat çekti… Bunlar, yakalanan suçlular; ya yakalanmayanlar?!

Örneğin dünyanın kara para trafiğini yöneten, yönlendiren ve ticaretini sürdüren patronlar KKTC’yi tanıyor; kuryeleri ile nakit para gönderiyorlar KKTC’ye, bazı finans kuruluşları marifeti ile de aklıyorlar… Yakalananlar, toplam hacmin ne kadarıdır bilinmez ama Ercan’dan çantasında nakit para ile üst-üste giriş yaptıkları tespit edilenler olduğuna göre, bu insanlar ve başkaları da bu işi çok defa yakalanmadan yapmışlardır ki üst-üste giriş yapmaya devam etmişler. Kara para patronları aklama ihtiyacında olduğunda akıllarına belli ki tanıdık ve bildikleri KKTC geliyor…

Örneğin kendi ülkesinde işlediği büyük ve çeşitli suçlardan yargılanmaktan kaçmak isteyenler de KKTC’yi biliyor ve tanıyor… Bilmese niye gelsin, tanımasa niye buralardan birileri ile evlensin?! Ve tanıdıkları da var ki, kara paralarına ve karanlık işlerine dahil ediyorlar… Örneğin kendi ülkesinde cinayet işlemiş ve emniyet güçlerine yakalanmadan ülkesinden kaçmış olanlar var. KKTC’yi tanıyorlar, biliyorlar ve KKTC’nin onlar için güvenli cennet olduğundan emin olarak geliyorlar… Bunlar buralardan villalar alıyor, yurdundaki karanlık işlerini buralardan yöneterek, yönlendirerek sürdürüyor.

Araba hırsızlığı şebekeleri KKTC’yi biliyor, tanıyor ve iş alanının bir bölgesi olarak kullanıyor. Kadın ticareti yapanlar için de KKTC bildik, tanıdık bir yer… Ve bu sahaya bazı üniversiteleri de bulaştırmışlar… Öğrenci diye getirdikleri kadınları bir üniversiteye kaydediyorlar, sonra da gece kulüplerinde çalıştırıyorlar. Resmi kanaldan gece kulüplerinde çalışacak konsomatris getirseler, masrafı çok, haftalık sağlık denetimleri var, KKTC’de kalış süreleri de sınırlı… Üniversite öğrencisi diye getirince ise bunlara gerek kalmadığını biliyorlar çünkü KKTC’yi tanıyorlar… Kaçak işgücü ticareti yapanlar da benzer yöntemle yurtdışından üniversite öğrencisi diye işçi getiriyorlar… Başlarının pek de bir derde girmeyeceğini biliyorlar çünkü KKTC’yi tanıyorlar, biliyorlar; tanıdık ve bildikleri de var buralarda…

Medyada sıklıkla yer alan daha birçok örnek var… Bu KKTC’yi bu hale getirenler ve dünyaya böylesine utanç verici bir kimlikle tanıtanlar kimlerdir?! Sağ siyasetin unsurları; kimi sahnede, kimi sahne gerisinde… Ve tamamı da KKTC’nin bu statükosundan beslenmiş, gönenmiş, arsızlıklarını dizginleme ihtiyacı duymadan ve pervasızca KKTC’nin dünyada bilinen bu özellikleri ile tanınmasına katılımcı olmuş, katkı yapmış… Şimdi bunlar KKTC’nin uluslararası toplum tarafından resmen tanınmasını isterler mi hiç?! Hem dert mi onlara BM’ye ve üye devletlerine KKTC’yi resmen tanıtmak ve resmi ilişkileri kurmak, geliştirmek. Zaten BM’ye üye birçok ülkenin bazı unsuları KKTC’yi biliyor, tanıyor ve ilişkileri de halen var, geliştiriyorlar da… Onlar ülkelerinde kriminalmiş; dert mi?! Ülkesinde kriminal, buraya ne?! Buraların anlı-şanlı gösterişte milliyetçileri için dert onlar değil, bu KKTC’yi uluslararası toplumun tanımasıdır asıl dert… Ama bununla da dertlenmiyorlar çünkü Erdoğan’ın konuşmasında istediği tanınma KKTC için olası değildir… Uluslararası hukuk ve BM kararları buna izin vermiyor, vermeyecek de… Statüko devam… Ve bu statükoda bayrağın ardına saklanarak, uluslararası kriminal suçların ve suçluların zincirinde olmak mübah… Birileri konuşsun, komprador ve siyasi milliyetçiler koro ve şakşakçı görevini yapsın; saf milliyetçi yurttaşa yönelik olarak da KKTC’nin tanınmasını istediklerine dair algı yaratsınlar; sonra da uluslararası suçlulara KKTC’yi güvenli cennet olarak sunsunlar… Ve dahi KKTC’yi TC’nin kirli arka bahçesi yapsınlar… Onlar için bu senaryo yeterlidir…  

Bir de Temmuz 1974 sonrasında Kıbrıslı Rumların taşınmaz mallarını zamanın Kıbrıslı Türk yönetenler tarafından belirlenen haklardan hiçbirine sahip olmadan alanlar var, hak ettiğinin çok daha fazlasını alanlar var, mal ve hizmet üreten tesisleri alanlar var, şimdilerde Maraş’a çökmeye hazırlananlar var, kıyıları yağmalayanlar var… Var ki daha neler var… Onlar da bu KKTC’nin tanınması konusunda pek bir istekli değil… Kendilerini garantide hissediyorlar, nasıl olsa uluslararası toplum buna cevaz vermeyecek… Ama KKTC’yi tanınmasını istermiş gibi yapanlar kervanının geri saflarında onlar da var…

Kuzey Kıbrıs’ın yurtseverleri, olmayacak duaya âmin demeyenler, adada sürdürülebilir barışın federal birleşik Kıbrıs ile mümkün olduğunu bilenler, KKTC’nin halen dünyada bilinen ve tanınan kimliğinde hiçbir katkısı olmayanlar biliyor ki Kıbrıs sorununun BM Ölçütlerinde çözülmesi ile adanın kuzeyi artık uluslararası suçlulara ve onların müttefiklerine güvenli cennet değil adanın halklarına yaşanan cennet olacaktır. Onların demokratik siyasi mücadelesi uluslararası resmen tanınmış bir devlette onurlu insanlar olarak dünyaya katılmaktır.  

Bu yazı toplam 1603 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar