Koenig, MİLLİYET’e konuştu
ABD’nin Lefkoşa Büyükelçisi John M. Koenig, MİLLİYET’e konuştu:
Doğalgaz, 'olumlu
gelişme' olmalıdır
ABD’nin Lefkoşa Büyükelçisi John M. Koenig, Washington yönetiminin barış sürecine desteğini yineledi. Koenig “Çözüm sadece siyasilere bırakılamayacak kadar önemlidir” dedi
• Bizim politikamız değişmemiştir. Biz, her iki tarafın Birleşmiş Milletler İyi Niyet Ofisi’nin himayesinde müzakere edeceği iki-kesimli, iki-toplumlu bir federasyon kurulması fikrini destekliyoruz.
• Biz her iki tarafa da, üzerinde fikir birliğine varacakları ve yararlı olduğunu düşündükleri her şekilde süreci desteklemeye hazır olduğumuzu ilettik. Ancak, ABD’nin süreci 'üstlendiğini' söyleyenler yanılıyorlar.
• Biz, destekleyici bir rol oynuyoruz ve bu rolün de, sürece olumlu bir katkı yapmasını umuyoruz."
• Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynakları hem bölge hem de bölge dışındaki ülkeler için olumlu bir gelişme olmalıdır."
Milliyet (KIBRIS)
ABD’nin Lefkoşa Büyükelçisi John M. Koenig, Kıbrıs'ta devam eden görüşmelerle ilgili olarak, "Türkiye’nin bir çözümü gerçekten istediğine inanıyorum" dedi ve "Çözüm, sadece siyasilere bırakılamayacak kadar önemlidir" uyarısı yaptı. Türkiye ile Yunanistan'ın süreçte "olumlu rol oynadığına" işaret eden Koenig, "Kıbrıslı Rumları, Türkiye’nin politika yapıcıları ile olan diyaloglarını genişletme konusunda teşvik ettim. Kıbrıs konusu, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve (ABD Dışişleri Bakanı) Bakan John Kerry arasında yapılan görüşmelerde sıklıkla gündeme gelmektedir" şeklinde konuştu. ABD'nin süreci yakından izlediğine dikkat çeken ABD Büyükelçisi Koenig, Milliyet'e konuştu. "ABD’nin süreci üstlendiğini söyleyenler yanılıyorlar. Biz, destekleyici bir rol oynuyoruz ve bu rolün de, sürece olumlu bir katkı yapmasını umuyoruz" diye konuşan Koenig, "ABD'nin Kıbrıs'ta çözüm isteme sebebinin, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbonları kontrol etmeyi istemesinin olmadığını" kaydetti ve "Kıbrıslılar bir çözümü hangi nedenle istiyorlarsa, biz de aynı nedenle istiyoruz" dedi.
"Başkan Obama, ortak açıklamayı müteakiben bir açıklama yapmıştı" diye devam eden Koenig şöyle devam etti; "Başkan Yardımcısı Biden’ın da konuyla oldukça ilgili olduğuna dikkat ediniz. Ancak, biz dışarıdan empoze edilmiş algısı yaratacak hiçbir çözümün, Kıbrıslıların desteğini almayacağını da anlıyoruz. ABD destekleyici olacaktır, ancak bu Kıbrıslıların kendilerinin yapmaları gereken bir şeydir. Bakan Kerry (Kıbrıs'a) gelmek istiyor, ancak bu aşamada belirlenmiş bir tarih yoktur. Sizin de takdir edeceğiniz üzere, kendisinin gündemi çok yoğun, ancak Kıbrıs Sorunu’nun kendisinin gündeminin üst sıralarında yer aldığını biliyorum."
ABD halkın arkasında
"Çeşitli etkenlerden ve özellikle de bu görüşme turunun başlatılmasında cesaret gösteren iki lider, Nicos Anastasiadis ve Derviş Eroğlu’nun taahhütlerinden dolayı, çözüm için iyi bir fırsat olduğunu düşünüyoruz. Yunanistan ve Türkiye’nin de, tarihi önem taşıyan çapraz ziyaretlerde de ortaya koyulduğu üzere, bir çözümü desteklediklerini görüyoruz. Daha geniş çaplı olarak bakıldığında, uluslararası camianın da çözüm arayışlarında Kıbrıs halkının arkasında durmaya hazır olduğu görülmektedir. Bu, elbette ABD için de geçerlidir. Bunun ne zaman gerçekleşeceği konusuna gelince; sürdürülebilir bir süreç ve artan bir ivme olduğunu görmeyi umuyoruz. Ancak, sürecin hızı Kıbrıslıların kendilerine bağlıdır. Biz ileri gitmeleri için onları cesaretlendiriyoruz."
Çözüm siyasilere bırakılamaz
"Toplumun tüm katmanlarının bu çözümde çıkarı olduğunu ve dolayısıyla herkesin bu sürece dahil olması gerektiğini müteaddit defalar dile getirdik. Kıbrıslı Rumları, hem Türkler hem de Kıbrıslı Türklerle olan her seviyedeki görüşmelerinin boyutlarını genişletmeye teşvik ettik. Kıbrıslı Türkler de aynı şeyi, Kıbrıslı Rumlar ile Yunanistan ve Avrupa Birliği gibi, sürecin diğer destekçileri ile yapmalıdırlar. Çözüm, sadece siyasilere bırakılamayacak kadar önemlidir ve yapılacak görüşmeler sadece çözüm hakkında değil, Kıbrıs’ın çözümden sonra nasıl olacağı ve çözümün pratikte nasıl hayata geçirileceği hakkında da olmalıdır. Bu çok önemli tartışmanın yapılması gerekmektedir."
Sürecin destekleyicisiyiz
"Ben, ABD’yi 'sürecin dostu' olarak tanımlayan Kıbrıslı Rum müzakereci Andreas Mavroyannis’in bu tanımını beğendim. Bizim politikamız değişmemiştir. Biz, her iki tarafın Birleşmiş Milletler İyi Niyet Ofisi’nin himayesinde müzakere edeceği iki-kesimli, iki-toplumlu bir federasyon kurulması fikrini destekliyoruz. Biz her iki tarafa da, üzerinde fikir birliğine varacakları ve yararlı olduğunu düşündükleri her şekilde süreci desteklemeye hazır olduğumuzu ilettik. Ancak, ABD’nin süreci 'üstlendiğini' söyleyenler yanılıyorlar. Biz, destekleyici bir rol oynuyoruz ve bu rolün de, sürece olumlu bir katkı yapmasını umuyoruz."
Kapsamlı çözüm vurgusu
(Kapalı Maraş'ın açılması konusu) Bu konuda Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türklerle yaptığım geniş kapsamlı görüşmelere dayanarak, aslında durumun tam tersi olduğunu düşünüyorum. Başkan Anastasiadis ile birlikte, başka bazı güven artırıcı önlemlerin yanı sıra, Maraş’ın yeniden açılmasının, tüm çözüm sürecine olumlu bir katkı yapabileceği üzerinde görüş birliğine vardık. Ancak, bu her iki tarafın görüşmesi gereken bir konudur. Her iki toplumda da, Mağusa bölgesinin farklı yollardan canlandırılması yönünde atılacak erken adımlara önemli ölçüde destek verilmektedir. Liman ve Surlariçinin korunması ve kapalı bölge gibi. Maraş’ın yeniden açılması, kapsamlı bir çözümden ayrı tutulduğu takdirde, her iki topluma da pek bir şey kazandırmayacaktır. Çözüm, her iki toplum açısında, Maraş da dahil olmak üzere, çözümün tüm avantajlarından yararlanmaları anlamında kapsamlı olmalıdır."
Çözüm istikrar getirecek
"(Ada'daki gaz konusu) Bu konudaki politikamızı çeşitli vesilelerle ifade ettik. Biz, 'Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kendi Münhasır Ekonomik Bölgesi’ndeki hidrokarbon kaynaklarını kullanma hakkını destekliyoruz. Ancak, bu kaynaklardan elde edilecek her türlü kazancın adilane olarak paylaşılması gerektiği düşüncesindeyiz. İlgili tüm taraflardan, gerilimi artıracak herhangi bir provokatif hareketten kaçınmalarını da istedik. Çözüm, bölgeye daha fazla istikrar getirecek ve önemli ekonomik kazanımlar sağlayacaktır. Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynakları hem bölge hem de bölge dışındaki ülkeler için olumlu bir gelişme olmalıdır."
'ELAM küçük bir azınlık'
Koenig, Güney Kıbrıs'ta ırkçı saldırıları ile gündeme gelen ve en son KKTC 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın Limasol'daki konferansını basmaya çalışan ELAM ile ilgili de çarpıcı bir değerlendirme yaptı. "ELAM’ın Kıbrıs Rum toplumunun küçük bir azınlığının görüşlerini yansıttığını unutmayınız" diyen Koenig şunları kaydetti; "Her iki tarafta da şovenistler vardır, ama Kıbrıslıların büyük çoğunluğu iyi niyetlidir. Şovenistlerden çok daha fazla sayıda insan, birleşik bir Kıbrıs’ın nasıl olacağı konusunda çok olumlu görüşler taşıyorlar ve onların seslerinin de duyulması gerekir. Ortodoks Kilisesi de dahil olmak üzere, Kıbrıs’taki dini topluluklar daha önce hiç olmadığı kadar işbirliği yapıyorlar ve açıkça uzlaşma adına konuşuyorlar." (MİLLİYET LEFKOŞA ÖZEL)