Kolej Giriş Sınavının Öteki Yüzü
Kolej Giriş Sınavı yapıldı. Sınavla ilgili en geneldeki istatistiki bilgiler şöyle:
- Okulların taban (baraj) puanları: Türk Maarif Koleji için 83.00, Gazimağusa TMK için 78.50, Girne 19 Mayıs TMK için 80.00, Güzelyurt TMK için 76.00, İskele Evkaf TMK için 71.00, Lefke Gazi Lisesi-Kolej Programı için 56.50 ve Hala Sultan İlahiyat Koleji için 50.00 oldu.
- Sınavın ağırlıklı genel başarı ortalaması 53.60 oldu.
- Kolejlere kayıt hakkı elde edenlerin (kazananların) genel başarı ortalaması 77.30 olurken, kayıt hakkı elde edemeyenlerin (kazanamayanların) genel başarı ortalaması 43.89 puanda kaldı.
Yukarıdaki veriler için en genelde şu yorumu yapabiliriz: Hem okullar arasındaki hem de okullarımızdaki öğrenciler arasında başarı makası giderek açılıyor. Genel ortalamanın 53 olduğu bir sınavda kazanan olmak için 83 almak gerekiyor.
Bu sınavın bir de görünmeyen öteki yüzü var. Kazansın veya kazanmasın sınava giren 2 bin 200 civarında çocuğumuzun yaşlarına uygun olmayan bir psikolojik yükün yarattığı yüz.
Kolej Sınavı Sınavının Görünmeyen Öteki Yüzünde Neler Var?
Çoktan seçmeli test olan Kolej Giriş Sınavı, görünmeyen öteki yüzünü kısaca anlatmaya çalışayım
- Yaşamda başarı ve mutluluk için önemli olan birçok özelliği çoktan seçmeli testler ile ölçmek mümkün değildir. Yani Kolej Giriş Sınavı; kritik düşünme, yaratıcılık, motivasyon, esneklik, merak, azim, güvenilirlik, dayanıklılık, coşku, disiplin, öz saygı, öz güven, yurttaşlık, liderlik, tutku, cesaret, beceriklilik, dürüstlük, hayret duygusu, estetik duygusu, birlikte başarabilme, sevgi, saygı, dürüstlük, dostluk, açık fikirlilik, empati, dönüşümlü düşünme, hoşgörü, vizyon, iletişim gibi becerileri ölçemez.
- Bu sınavın birincileri olan iyi ve çok başarılı öğrenciler olarak kabul ettiklerimiz de dahil, bu sınava hazırlanan tüm çocuklarımız test bağımlısı haline geldikleri için gerçek hayatta karşılaştıkları problemlerde de seçim yapabilecekleri şıklar bekliyor, ortaya fikir koymakta zorlanıyor ve çözüm üretemez hale geliyorlar.
- Kolej Giriş Sınavında her sorunun tek bir doğru yanıtı ve o yanıttan farklı birden fazla yanlışı vardır. Ancak gerçek dünya böyle değildir. Yaşamda karşılaşılan problemlerin tek doğru cevapları yoktur, hele 21. Yüzyılda…
- Kolej Giriş Sınavında yüksek puan alan çocuklarımızla övünüyoruz elbette. Ancak sistemde sırf bu sınav vardır diye okuduğunu anlamayan, anlatmak istediğini yazamayan yüzlerce öğrencimizin ortaya çıktığını nedense hep görmezden geliyoruz.
- Öğrencinin başarısı bir kenara, öğretmenin başarısını da okulun başarısını da bu sınavla belirler olduk. Bir de bunların üzerine veli baskısı eklenince öğretmenler, sınavda ölçülmeyen yaşam becerilerini ve üst düzey bilişsel yetkinlikleri öğretmeyi bir kenara bırakabiliyorlar. Okul idareleri, sınavda sorulmayan resim, müzik, beden eğitimi, sosyal beceri gibi sanatsal ve sportif dersleri göz ardı edebiliyor, öğrenciye öz güven, öz saygı ve sosyal yetkinlik kazandıracak aktiviteleri programdan çıkarabiliyorlar.
- Sınıfın içinde Kolej Giriş Sınavına girecek öğrenciler ve Kolej Giriş Sınavına girmeyecek öğrenciler diye gruplar oluşabiliyor. Öğretmen bu gruplarda bir tanesini gözden çıkarmak zorunda kalabiliyor.
- Ne yazık ki yarış öğrenciler arasında olmaktan çok anne-babalar arasında oluyor. Öğrencinin sınıfta öğrendiği bilgiler veliler için yetmez hale geliyor. Çünkü çocuğunun sıra arkadaşı en büyük rakibidir. O nedenle de test çözme tekniklerini, kısa sürede daha fazla soruya doğru yanıt vermenin kısa yollarını çocuğuna öğrenmek istiyor. İşte bu nokta da dershaneler, özel dersler devreye giriyor. Anne-babalar aile bütçelerinin çok büyük bir miktarlarını bu rantın içinde heba ediyor.
Ayrıca anne-babalar, aile bütçelerinin çok ciddi miktarlarını özel derslere ve dershanelere ayırıyorlar. Öğretmeninden daha çok ödev, Kolej Giriş Sınavına hazırlanacak daha çok testler vermesini istiyorlar, bütün bunlar yetmezse kendileri onlara ödevler, sorular, testler hazırlıyorlar. Ve bütün bunlardan daha çarpıcı olanı; çocukları özel derslere, kurslara ve etütlere yazdırma yaşı anaokulu çağlarına kadar düştü.
Peki, Ne Yapılmalı?
Yukarıda okuduklarınızdan ne olur, “kolejler kötüdür” ya da “kolejleri kapatalım” sonucu çıkarmayın. Aslında durum, bunun tam tersidir. Yanıtlanması gereken soru şudur: Neden kolejlere girmek bu kadar zor? Yanıtı basit: Kolejlerin dışındaki kamu okullarını kalitesiz ve kötü okullar olarak algılıyoruz da o yüzden. Aslında bu algının oluşmasın temelinde de hatalı eğitim politikalarının (ya da politikasızlığın) yattığı tartışılmaz bir gerçek. Çünkü nüfusumuz arttı, okullarımız arttı ama iyi ve kaliteli okul sayımız artmadı hatta geriledi.
O halde yapılması gereken şeyler ortada:
- Kolejlerin dışındaki okullara da yatırım yapılmalı, onların kalitesini ve tercih edilebilirliğini yükseltecek uygulamalarını ivedilikle planlamak ve uygulamaya sokmak.
- Kolej Giriş sistemini çoktan seçmeli sıralama sınavı yerine, düzel belirmeme anlayışıyla oluşturulmuş çok boyutlu bir ölçme-değerlendirme mekanizması üzerine inşa etmek.
- Kolej programlarını mümkün olan en fazla sayıda çocuğun alabileceği düzenlemeleri hayata geçirmek.
Ve son söz, Kolej Giriş Sınavı sonucu bir çocuğun ne başarısını ne zekasını ne bilgi birikimini ne de sahip olduğu yetenekleri ölçmez, ölçemez. O yüzden ne olur çocuğunuz değerlendirirken başarı kriterlerinizi gözden geçiriniz. Onun çocuk olarak mutlu olması, sahip olduğu güçlü yanlarını fark etmesi; hem bugünkü hem de gelecekteki kariyerinde Kolej Giriş Sınavı sonucundan çok daha önemlidir ve çok daha etkilidir.
Anlayana Gülmece
Dostluk
İki dost Afrika ormanlarında bir gezintiye çıkar. Birden ağaçların arasından bir aslan çıkıverir. İki dost korku içinde kaçmaya başlarlar, aslanda peşlerinden kovalamaya... İki dosttan biri kaçarken bir taraftan sırt çantasını çıkarırken, diğer taraftan soyunup, üzerindeki ağırlıkları atmaya başlar. Bunun gören diğeri nefes nefese bir halde sorar:
- “Sen ne yapıyorsun. Onları çıkarınca aslandan daha mı hızlı koşacağını sanıyorsun?"
Önde olan arkasını dönüp bağırır:
- "Senden daha hızlı koşsam yeter!"