1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. Kolej Sınavı Çocuklarının Anne Babalarına Açık Mektup
Salih Sarpten

Salih Sarpten

Kolej Sınavı Çocuklarının Anne Babalarına Açık Mektup

A+A-

Sevgili Anne – Babalar,

Geçtiğimiz hafta sonu kolej giriş sınav yapıldı ve siz bu satırları okurken mutlaka çocuğunuz sınavdaki puanını öğrenmişsinizdir.

Öncelikle şunu bilmenizi istiyorum; bu sınav ya da benzer özellikleri taşıyan kâğıt üzerindeki herhangi bir sınav, çocuğunuzun düzeyini, zekasını ya da başarısını ölçmek için yeterli değildir.

Kendinizle kaldığınızda çoğu zaman çocuğunuzun sınav puanının, onun öz benliğinin, ona verdiğiniz değerin önüne geçebildiğini fark ediyorsunuz değil mi? Her ne kadar bütün benliğinizle seviyor olsanız da onun sınavdaki yüksek puan alma başarısı bazen çok şeyin önüne koyabiliyor olmanız sizi de üzüyor değil mi? Oysa başarı denen şey, bambaşka bir şeydir ve sınav notundan ibaret değildir…

Belki de bu sınav öncesinde, anne baba olarak bazı hatalar yaptınız. Örneğin çocuğunuza sürekli “ders çalış” dediniz. Aralıksız olarak ona “bu sınavın ne kadar önemli” olduğunu hatırlattınız. Hatta bu sınavda “iyi bir not almazsa hayatının mahvolacağını” dair mesajlar verdiniz. Belki de kendisi için değilse bile sizin için ders çalışmasını istediniz. Dershaneler, özel dersler, testler, sorular, kitaplar derken çocuğunuzun, çocukça yaşaması gereken bir dönemde onu bir savaşa hazırlar gibi bu sınava hazırladınız

Kim bilir belki de daha büyük hatalı tutumlar içine girdiniz. Bu sınava hazırlanırken girdiği her deneme sınavında aldığı düşük puanda onu eleştirip yargıladınız… Ya da çocuğunuzun seviyesi, zeka düzeyi ve gerçek başarısı ile hiçbir ilgisi olmayan bu sınavdan aldığı puanla onu değerlendirip, kendini değersiz hissedecek ve hatta öfke nöbetleri yaşatacak davranışlarda bulundunuz…

Sevgili anne babalar; artık düne kadar yaptıklarınızdan farklı şeyler yapmaya gayret edin. Zaten biraz düşünürseniz onun çok daha önemli özellikleri olduğunu fark edeceksiniz. Bu yüzden onun duyguları, ilgi ve istekleri ile meşgul olmaya daha çok zaman ayırın…

Çocuğunuzun özgüven kazanması için ona yardımcı olunuz. Bunun için de önce kendi zihninizdeki şablonları değiştiriniz.  Sınav puanına bakarak, onun kişiliği hakkında yorumlar yapmayın. “Bu çocuk bir şey olmaz”, “kolejde okumazsa hiçbir şey başaramayacak” düşüncelerini kafanızdan çıkartın çünkü eğer siz onun yeteneklerini, ilgi, istek ve ihtiyaçlarını tam olarak bilir ve yönlendirirseniz gelecekte çok nitelikli bir birey olacağından şüpheniz olmasın…

Dahası bu sınavın sonucuna bakarak; çocuğunuzu eğitim-öğretimden soğutacak, bundan sonraki okul yaşamlarını olumsuz etkileyecek, onu mutsuz edecek davranışlardan kaçının…

Şüphesiz bir anne-baba olarak sadece kolej sınavında değil, okulundaki dönem sonu sınavlarında ya da öğrenimi boyunca karşılaşacağı her sınavda yüksek not alması için elinizden geleni ardınıza koymuyorsunuz. Hatta aile bütçenizi zora sokacak harcamaları hiç düşünmeden bu uğurda feda ediyorsunuz… Ancak unutmayın ki çoğu zaman çocukların istediği tek şey onları anlamak, onlarla nitelikli zaman geçirmektir…

Sevgili anne babalar; kaliteli yaşam için çocuklarınızı sadece bilişsel açıdan donanımlı hale getirmenin yeterli olmayacağını kavrayın. Çünkü bu durum çocuğunuzun sadece bilginin yükü altında ezilmelerine neden olacaktır. Bu nedenle onu özel dersten özel derse, o dershaneden bu deneme sınavına koşuşturup durmanın bir işe yaramadığını da fark edin…

Çocuklarını yarış atı gibi, hayatı da sadece koşu yolu gibi gören anne-babalar profillerinden biri olmayın. Çocuğunuzu iyi tanıyın ve sınavda aldığı nottan çok daha fazla önemli özellikleri olduğunu fark edin… Evet, geleceğin nitelikli bireyi olmasını canı gönülden istiyorsunuz ama unutmayın o, bugünün çocuğudur…

 


Yeni Nesil Öğrenme

Çocuklarınızın Risk Almasına İzin Vermiyorsanız, Öz Güvensiz Yetişmesine Neden Oluyorsunuz

Yukarıdaki başlık, hafta sonu okuduğumun bir makaleden alınmıştır. İşte o makalede anlatılanlardan kısa bir özet:

Riskli oyunlar üzerine bir araştırma, çocukların aslında başa çıkabilecekleri ‘dozda’ riski göze almaları gerektiğini gösteriyor. Bu olgulardan mahrum bırakılmış çocuklar, nihayetinde daha kaygılı insanlara dönüşüyorlar. Kendi cesaretlerini toplayabilmekten, kendi oyunlarını organize etmekten ve kendi çatışmalarını çözmekten aciz kalıyorlar. Asla yollarını kaybetmemiş ve evlerinin yolunu bulmak zorunda kalmamış, korkmamış ve sonrasında da bir şeyi başarmamış oluyorlar. Başa çıkma becerileri yetersiz kalıyor.

Günümüz çocuklarının önceki jenerasyonlara göre kendi başlarının çaresine bakmakta daha fazla zorlanmalarının nedeni bu olabilir. Araştırmalarda “aşırı kaygılı” olduğunu bildiren lisans öğrencilerinin sayısı, 2011’den 2016 yılına kadar yüzde 50’den yüzde 62’ye fırladı. Çocuklar pek çok riskten ve sıkıntıdan korunduklarına, yetişkinliklerinin ilk yıllarında bunlara karşı aşırı duyarlı hale geliyorlar. Bir şeyler onları kaygılandırdığı ve bunu kimse durdurmadığı (şimdiye dek hep ebeveynlerinin yaptığı gibi) için böyle hissediyor olabilirler.

mn-008.jpg

 

Bu yazı toplam 2787 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar