1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. Kolej Sınavları Maratonu Başladı
Salih Sarpten

Salih Sarpten

Kolej Sınavları Maratonu Başladı

A+A-

2014-2015 Öğretim Yılı için Kolej Giriş Sınavları (KGS) Kılavuz Kitapçığı, Milli Eğitim Bakanlığı resmi web sitesinde yayımlandı. Geçmiş yıllarda olduğu gibi bu öğretim yılında da Kolej Giriş Sınavları üç basamakta yapılıyor. Buna göre 24 Ocak 2015 Cumartesi günü KGS-1, 9 Mayıs 2015 Cumartesi günü KGS-2 ve 6 Haziran 2015 Cumartesi KGS-Final sınavları yapılacak.

Kılavuzda önemli bir değişiklik dikkat çekiyor. Girne 19 Mayıs TMK için öğrenci kontenjan sayısı 75 olarak belirlendi. Bu sayı geçmiş yıllarda 50 idi. Bilindiği gibi geçtiğimiz yaz aylarında 19 Mayıs TMK’nin köhnemiş ve tehlike yaratan eski okul binası yıkılarak yeni bir düzenlemeyle okula yeni sınıflar inşa edilmişti. Böylelikle de okulun daha fazla sayıda öğrenci kabul etmesinin önü açılmış oldu. Okulun öğretmen kadrosunun da bu anlamdaki yeterliği, geçmiş yıllardaki 50 olan öğrenci kontenjan sayısının 25 artırılarak, 75 yapılmasını sağladı.

Ne yazık ki kolejlere giriş sisteminin yapısında herhangi bir değişiklik yok. Çocuklarımızı yine çoktan seçmeli testlerle; kim daha çok ezberlemiş, kim daha hızlı yanıtlamış ve en doğruyu kim daha çok bulmuş yargılarına göre sıralayıp kolejlerde eğitim almasını sağlayacağız.

Oysa kendi yaş grubundaki diğer ülke çocuklarından beceri olarak çok geride oldukları bir türlü fark edilemiyor. Öğrencinin becerisi, yeteneği, tutum ve değerleri dikkate alan hiçbir uygulamamız yok. Dahası yönlendirme diye bir kaygımız yok…

Çocuklarımızın seviyesi, zeka düzeyi ve gerçek başarısı ile hiçbir ilgisi olmayan bu sınavlardan aldığı puanlarla onları değerlendiriyoruz. Dahası bu etiketlemeye özel ders ve dershanelerdeki deneme sınavlarında başlıyoruz. Ne var ki bütün bunların sonucunda, kendilerini değersiz hissedecek, hatta onlarda öfke nöbetleri yaşatacak davranışlarda bulunabiliyoruz.

Bu sınavlardan aldıkları puana bakarak, onun kişiliği hakkında yorumlar yapıyoruz. “Bu çocuktan bir şey olmaz”, “kolejde okumazsa hiçbir şey başaramayacak” düşüncelerini o küçücük zihinlerine kazıyoruz… Oysa yapmamız gereken şey; öğrencilerin yeteneklerini, ilgi, istek ve ihtiyaçlarını tam olarak ortaya çıkarmak ve onları doğru yönlendirmek olmalıdır. Eğer bunu başarabilirsek, çocuklarımızı geleceğin nitelikli bireyi olma yolundaki en önemli adımı atmış oluruz. Aksi durumda bugün yaşadığımız sosyal çözünmenin önünü hiçbir şekilde alamayacağız.

Evet, 2014-2015 Öğretim Yılı için kolejlere giriş maratonu başladı. Hiç kuşku yok ki bu maraton için hazırlıklara; özel derslerle, dershanelerle çok önceden start verildi. Ancak unutulmaması gereken önemli bir olgu var: Daha iyi eğitim alacakları algısıyla kolej sınavlarına hazırlanan ve geleceğin nitelikli bireyleri olacak bu genç insanlar, bugünün çocuklarıdır… Anne-Baba, öğretmen, müdür, yönetici olarak bize düşen temel görev de onların çocukluklarını yaşamalarına izin vermek olmalıdır. Bu görevdeki sorumluluklarımızın farkında mıyız?!

-----------------------------------


Aklınızda Bulunsun
 

Bu Araştırmanın Sonuçlarına Bir Göz Atın

Bugünkü temel konumuz Kolej Giriş Sınavları olunca. Bu konuyla ilgili yakın zamanda yapılan bir araştırma sonucu da sizlerle paylaşmak istiyorum. Bizim ülkemiz odağında yapılan bir araştırma olmasa da, ortaya çıkan sonuçları okuduğunuzda sizlere çok tanıdık geleceğine eminim…

Eğitim dönemi içerisinde, belirleyici rol oynadığı düşünülen sıralama sınavlarına giren 12-18 yaş arası ergenleri konu alan önemli bir araştırmanın sonuçları aşağıda özetlenmiştir. Biz göz atmanızı öneririm:

“Son yıllarda öğrencilerin hayatlarında belirleyici rol oynadığı düşünülen sınavlardan gençler arasında çok farklı tablolar elde edildiği sonucuna ulaşıldı: Bir kısmı spor hayatına veya müzik eğitimine ara veriyor, tüm aile sınav kampına giriyor ya da herkes sürekli kaygı ve olumsuzluk topunu birbirine atıyor. Çocukların ve gençlerin bir kısmı, hobilerine zaman ayırdıklarında dahi, zevk alamayıp sürekli bir suçluluk hissediyor, genel bir mutsuzluk ile hayatın zorluğu ve sıkıcılığından dem vuruyor. Çocuğuna iyi bir eğitim ortamı kuramadığı için üzülen aileler, kendinden nefret eden çocuklar ve gençler, huzursuz ve gevşeyemeyen ev ortamları ortaya çıkıyor.”

Anne –babalar, çocuklarının saçının teline zarar gelse dünyayı yıkacak kadar üstüne titrerken; “ders çalışmıyor” sıkıntısıyla sergiledikleri davranışlar sonucu onlara verdikleri zararın farkına bile varamıyorlar. Çocuklar ve gençler ise zaman zaman ailelerine saygısızca davranıp, ağır sözler söyleme noktasına gelebiliyor. Öğrenciler, sınav sonrası o dönemin travmalarını hala atlatamadıkları gibi, önlerindeki öğrenim hayatında da hayal kırıklığını üzerlerinde taşımaya devam edebiliyor.

-------------------------------------------

Anlayana Gülmece

Nasıl Öldün?

- Selam, benim adım Ceyda
- Selam, benimki de Esra, sen nasıl öldün?
- Donarak öldüm.
- Ne kadar korkunç…
- Yok, o kadar kötü değildi, soğuktan titremem geçince ısınmaya başladım ve uyku bastı, sonunda huzur dolu bir ölüm. Peki, sen nasıl öldün?
- Ağır bir kalp krizi geçirdim. Kocamın beni aldattığını sandım, onu iş üstünde yakalamak için eve erken geldim, fakat evde tek başına televizyon seyreder halde buldum.
- Sonra ne oldu?
- Kesinlikle evde başka bir kadının olduğundan emindim, bütün evi aramaya başladım. Çatıyı, yatakların altını her yeri aradım fakat bulamadım. Ararken aşırı yorulmuşum, bulamadığım için de çok öfkelenmiştim, kalp krizi geçirdim ve öldüm.
- Ah be güzelim bir de derin dondurucuya baksaydın, şu anda ikimiz de yaşıyor olacaktık…

Bu yazı toplam 3111 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar