Kontrol Bende
Her an gelip evini arayabilirler, seni tutuklayabilirler, sokakta vurabilirler. Kontrol Yüce Devlet’te. Bunu her gün, her an hisset istiyor iktidar, hisset ki, ayağını denk al. Yazdığını okuyorum diyor, söylediğini biliyorum. Takip ediyorum.
Şizofren bir dünyaya adım atarsın, her şey o kadar saçma, o kadar aptalcadır ki, sık sık durup kendini kontrol etme ihtiyacı hissedersin. Bunlar gerçekten oluyor mu, hiç bitmeyen bir kâbusun içinde yuvarlanıp duruyor muyum diye sorar durursun kendine, defa defa.
Otoritesini hissettirme derdindedir Devlet, tir tir titretme. Sevmediği bir şey mi yapıyorsun, iktidarı sarsma niyetin mi var, özgürlük tutkusu mu yoksa sendeki, duracağın yeri bilemezsen eğer, gösterirler bir gece yarısı. Gelirler birden!
Evin basılır, henüz basılmamış kitabın yasaklanır, minarenin kılıfını hazırlama gereği bile duymaz iktidar, gücünden emin. Ne ile suçlandığını bilmeden, yılların geçer bir delikte. Yaygarayı koparanlar olur insanlık adına, olur da, güç dengesinin yanlış tarafına düşen birkaç cesur yüreğin ötesine geçemez özgürlük savaşları.
Kimse bir şey yapmaz, yapamaz, yapmak istemez.
Yanlış zamanda yanlış ülkede doğmuşsan, başına yağarken bombalar, çocuğunu kurtarma derdine de düşmüş olabilirsin. İktidarın çılgınlığı en temel insan hakkını alır elinden, yollara düşersin, nefes almaya devam edebilmektir tek derdin.
Başka Devletlerin güç gösterisinin ortasında bulursun birden kendini, tenis topu misali, bir sınırdan diğerine, denizden, yılana gidip gelirsin. Biri ötekinden daha mı iyidir? Göreceli kavramlar ile yeni tanışırsın belki, insanlığa inanma cesaretini halen taşımaya devam ediyor iseydin eğer yüreğinde, tükenmeye başladığını hissedersin. Sadece güvenli bir dam, sıcak birkaç yemek arayışının nerelere vardığına inanamazsın. Dünyanın saçmalığına, umarsızlığına isyan edersin, gündüz, gece. Nafile.
Çivisi çıkmış bir dünyada yalnızlaştıkça bilenir özgürlük savaşçısı, kaybettikçe hırslanır, kaybedecek bir şeyi kalmayandır en cesur. Pandorada birikir öfkeler ayrı ayrı, işlenir isyanın bayrağı ilmik ilmik.
Kapıları kapatmaya karar verir, bir kuşluk vakti başka bir iktidar sarhoşu. İktidar benim diyecek ya, dinlemez, anlamaz kimseyi. ‘Ben yaptım, oldu’ ülkesinde çığır filan açmaz açmasına bulduğu saçma bahane, ama isyan bayrağının renkleri göz kırpar birden görmeyi bilene.
Yıkar deler utancın duvarını azimli yürekler, minik bir umut ateşi tutuşturur tüm özgürlük sevdalılarının yüreğinde. Sonunda, en sonunda aralanmaya başlar ufaktan Pandora’nın kutusu. Çorap söküğüdür gerisi, gelecektir. Güç olması gerektiği yere, halka geçecektir ve bunu hep olduğu gibi kendi yapacaktır kalabalıklar, büyüyerek her gün biraz daha.
Bugün Saat 11:30’da bölünmeye ve korkuya karşı birlikte durmak için Lokmacıdayız. Bütün sınırları yıkmak için bir aradayız, kalıcı bölünme isteyen tüm iktidarlara dur demek için hep bir ağızdan.
Çünkü iktidarlar korkutarak bölerler, bölerek yönetirler. Çünkü isyanın ve özgürlüğün renkleri çok güzel. Çünkü Kıbrıslılar, Türküyle, Rumuyla, yerlisiyle, yerleşeni ile, sevdasıyla, öfkesiyle bütün renkleri ile birlikte, çok daha güzel.