Koordinasyon Ofisi'ne ilişkin Uluslararası Anlaşma'nın önüne geçmek için ne yapılabilir?*
Koordinasyon Ofisi'ne ilişkin Uluslararası Anlaşma'nın önüne geçmek için ne yapılabilir?*
Meliz ERDEM
[email protected]
Bilindiği üzere “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gençlik ve Spor Bakanlığı Yurtdışı Koordinasyon Ofisinin Kurulması ve Faaliyetlerine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunmasına İlişkin Yasa” 14 Haziran 2016 tarihinde KKTC Meclisi tarafından 27 kabul, 17 red oyu ile onaylanmıştır. (1)
Şimdi ise Anayasa’daki prosedür uyarınca Cumhurbaşkanı, Cumhuriyet Meclisince kabul edilen bu yasayı, ya on beş gün içinde Resmi Gazete'de yayımlayacak, ya da yayımlanmasını uygun bulmadığı yasaları bir daha görüşülmek üzere gerekçesi ile birlikte aynı süre içinde Cumhuriyet Meclisi'ne geri gönderecektir. Bunlar dışında gündeme getirilen bir diğer olasılık da, Anayasa’nın 146. maddesi gereğince, Cumhurbaşkanı’nın “bir yasayı veya herhangi bir yasanın herhangi belli bir kuralını veya Cumhuriyet Meclisinin herhangi bir kararını yayımlamadan önce, bu Anayasanın herhangi bir kuralına aykırı veya ona uygun olup olmadığı konusunda görüşünü bildirmek üzere Anayasa Mahkemesine” sunabileceği hususudur. Bu noktada bir kısım görüşe göre, Cumhurbaşkanı bu maddeyi işleterek Meclis tarafından onaylanan bu yasayı Anayasa Mahkemesi’ne götürmelidir. Çünkü bu görüşü savunanlara göre Anayasa’nın 90. maddesi gereğince usulüne göre “yürürlüğe girmiş anlaşmaların” “anayasaya aykırılığı ileri sürülemeyeceğinden”, yasanın yayınlanmasından sonraki girişimler faydasız kalacaktır. Bu düşünceye ilk bakışta katılmamak elde değildir. Buna ilaveten, gerçekten de Anayasa’nın 146. maddesinin uygulanmasına elbette bir engel yoktur. Ama bu maddenin uygulanması sonucunda nereye varılacağı oldukça önemlidir. Bu nedenle ben 146. maddedeki yetkinin uygulanmasına o kadar da rahat bakamıyorum. Çünkü bu maddeye göre ve bu maddenin lafzından hareket edilirse Anayasa Mahkemesi’ne gidecek olan husus aslında KKTC Meclisi tarafından onaylanan “anlaşmayı uygun bulma yasası”dır. Her ne kadar söz konusu uluslararası anlaşma bu yasanın eki olsa da Anayasa Mahkemesi, “ben uygun bulma yasasını, yani o 6 maddelik yasayı incelerim ve uluslararası anlaşmanın içeriğine bakamam” diyebilir. Diğer bir deyişle ortada böyle bir olasılık olduğu söylenebilir. Ancak bu düşüncemden ve bu olasılıktan pek de memnun olmadığımdan, görüşün değişmesi amacı ile nasıl bir yol izlenebileceğine kafa yorarken ve/veya en azından kafa yormaya teşebbüs ederken farklı bir noktaya ulaştım.
Şöyle ki; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile KKTC Anayasası benzer hükümler içermekte olduğundan oradaki uygulamalardan örnekler bulmaya çalıştım. Bu noktada Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi’nin E.1996/55, K.1997/33, sayılı bir kararından bahsetmek yerinde olacaktır (2). Öncelikle değinmek gerekir ki, bu karar aslında Cumhurbaşkanı’nın uygun bulma yasası ile ilgili Anayasa Mahkemesi’nden görüş istemesi ile ilgili değil, uygun bulma yasasının yayınlanmasından sonra iptaline dair açılan bir davaya ilişkin karardır. Anayasa Mahkemesi bu kararında:
“Anayasanın 90 ıncı maddesinin son fıkrasında, “usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz” denilmektedir. Uluslararası ilişkilerde sürekliliği sağlama amacı gözeterek getirilen “andlaşmaların yargı denetimi dışında tutulması”na ilişkin bu kuralla anayasal denetimin dışında tutulmak istenen, yöntemince yürürlüğe konulmuş olan “uluslararası andlaşmalar”dır. Bu nedenle, andlaşmadan bağımsız olarak onay yasalarına karşı Anayasa Mahkemesi’ne başvurulabilir.”
demiştir. Ancak Anayasa Mahkemesi bunu yapabilmek için de uygun bulma yasasının hükümlerinin ve/veya bazı hükümlerinin, onaylanmasını uygun bulduğu anlaşmadan ayrılabiliyor, bağımsız olarak kendi başına hüküm ifade edebiliyor ve ondan ayrı olarak hukuk düzeninde etki yapabiliyor olması gerektiğini belirtmiştir. Buna karşılık uygun bulma yasasının ancak anlaşma ile birlikte anlam ve etki taşıyan nitelikteki hükümlerinin esas bakımından denetlenebilmesi söz konusu değildir. Bunun nedeni, uygun buldukları anlaşmayı tekrar etmeyen ve üç beş maddeden oluşan uygun bulma yasalarının esas yönünden denetimini yapmayı kabul etmenin, anlaşmanın içeriğine ilişkin çeşitli değerlendirmelerde bulunmayı gerektirmesi ve bunun da anlaşma kurallarının dolaylı olarak denetlenmesi anlamına gelmesidir ki bu durum, yukarıda da belirtildiği üzere, Anayasa’nın 90. maddesine aykırılık oluşturur(3).
Buraya kadar söylenenler, her ne kadar bir uygun bulma yasasının iptaline, yani yasanın Cumhurbaşkanı’nca yayınlanmasından/yürürlüğe girmesinden sonra iptal davası açılmasına dair ise de, Anayasa’nın 146. maddesinde yer alan Cumhurbaşkanı’na bir yasa ile ilgili Anayasa Mahkemesi’nden görüş isteme yetkisi ve bunun sonucunun ne olacağına yönelik düşüncemi pekiştirmiştir. Diğer bir deyişle, Mahkemenin bu durumda dahi sadece yasayı inceleyerek anlaşmanın içeriğine girmemesi söz konusu olabilecektir. İşte bu noktada belirtilmesi gereken bir diğer durum söz konusudur. Yine Türkiye Cumhuriyeti hükümeti tarafından Rusya ile imzalanan Akkuyu Nükleer Güç Santrali’ne ilişkin uluslararası anlaşma ile ilgili Anayasa Mahkemesi’ne yapılan iptal başvurusunu Mahkeme’nin reddetmesi neticesinde ortaya atılan bir görüş mevcuttur. Bu görüşe göre sözü edilen bu uluslararası anlaşma diğer örneklerden farklı olduğundan Anayasa Mahkemesi'nce bu durumun dikkate alınması gerektiği ifade edilmektedir. Buna göre yukarıda bahsedilen karar ve/veya kararlarda söz konusu hukuksal sorun, gerçekten Anayasa’nın 90. maddesiyle anayasallık denetimi dışında tutulan, iki ülke hükümeti arasında imzalanan anlaşmaya ilişkindir. Bu gibi anlaşmaların iç hukuk yoluyla yapılması mümkün değildir, çünkü konuları itibariyle ulusal düzeyde sonuçlandırılamazlar. Oysa örnek olarak ele alınan Akkuyu Nükleer Güç Santrali’ne ilişkin uluslararası anlaşma, aslında “iç hukukta kanun ve yönetmelik düzeyinde düzenlemesi bulunan ve ulusal düzeyde ihale ve inşa edilmesi gereken bir tesisi konu edinmektedir”. İşte bu yüzden, nükleer tesislerin inşa edilmesi ve işletilmesine dair çıkarılmış yasa ve yönetmeliklere uygun olmadığı anlaşıldığı için Akkuyu Nükleer Güç Santrali bir milletlerarası anlaşma yoluyla inşa edilmek istenmiştir ve sözü edilen görüşe göre bu durum “ulusal hukuku dolanmak” ve Anayasa’nın 90. maddesinde “devletin milletlerarası sorumluluğunun doğmaması” amacıyla varolan "anayasallık denetimi yasağı"nın kötüye kullanılmasıdır(4). Aynı zamanda anayasaya karşı hiledir(5).
İşte Koordinasyon Ofisi’nin kurulması ile ilgili “anlaşmayı uygun bulan onay yasası” da, KKTC hükümeti ve/veya başbakanlık ve/veya bir bakanlığın yetkisine giren ve aslında iç hukuka göre devredilemeyecek olan bir yetkinin devredilmesine yönelik olduğundan(6), ulusal hukukun dolanılması amacını taşıdığı söylenebilir. Eklemek gerekir ki burada salt iç hukukun parçası olan yasalarla ilgili bir çelişkiden değil, anayasal nitelikte, anayasada bulunan yürütme yetkisi ve görevi ile devletin niteliklerine ilişkin hükümlere dair bir aykırılıktan sözedilebilir. Aynı şekilde, yine Anayasa'da yerini bulan hukukun üstünlüğü ilkesinden de uzaklaşılmasına yol açabilecek bu tür uygulamaların dikkatle ele alınması gerektiği belirtilmelidir. Her ne kadar yukarıda ortaya konulan ve burada yorumlanan görüşün yargı tarafından dikkate alınarak uygulanıp uygulanmadığına dair bir veriye ulaşamasam da, belirtilen nedenlerle ilgili onay yasasının sadece 6 maddesinin incelenmesi ile yetinilmeyip, ekli anlaşma ile birlikte değerlendirilmesi gerektiği düşünülebilir. Bu görüş, her ne kadar tartışmalı olsa da, gerek Anayasa’nın 146. maddesinin uygulanması, gerekse de bu maddenin Cumhurbaşkanı’nca uygulanmayıp yayınlanması ve yürürlüğe girmesi halinde ele alınabilir ve anayasal sistemi devre dışı bırakan böyle bir anlaşmanın önüne geçilebileceği söylenebilir.
Son olarak belirtmek gerekir ki, "uluslararası anlaşmaların anayasaya aykırılığının ileri sürülememesi" kuralının amacı uluslararası ilişkilerde sürekliliği sağlamaktır. Bu nokta da gözönüne alındığında, dikkatle incelenmeden yürürlüğe konulmak istenen uluslararası anlaşmaların ileride nasıl sonuçlara yolaçabileceği, bazı sonuçlar gerçekleştikten sonra değil gerçekleşmeden önce ele alınmalı ve bu bağlamda ciddiyetle hareket edilmelidir.
*Bu yazı 16 Haziran tarihinde Meliz Erdem’in kişisel bloğunda yayınlanmış ‘Koordinasyon ofisine ilişkin uluslarası anlaşmanın önüne geçmek için ne yapılabilir?’ başlıklıklı makalenin genişletilmiş versiyonudur. Söz konusu makaleye buradan erişilebilir. https://melizerdem.wordpress.com/2016/06/15/koordinasyon-ofisine-iliskin-uluslararasi-anlasmanin-onune-gecmek-icin-ne-yapilabilir/
Notlar:
(1) Yasanın ulaşılabileceği link http://www.cm.gov.nc.tr/Onayalmisyasalar.aspx
(2) Karar için Bkz. http://www.kararlaryeni.anayasa.gov.tr/Karar/Content/1a7e58b0-4c05-4daf-9887-e99f4d5840f7?excludeGerekce=True&wordsOnly=False ; “İslam Ülkeleri Arası Yatırım ve İhracat Kredi Sigortası Kurumu Kuruluş Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun” için Bkz. https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/KANUNLAR_KARARLAR/kanuntbmmc079/kanuntbmmc079/kanuntbmmc07904163.pdf
(3) Aynı şekilde E. 2011/47 K.2012/87, 31 Mayıs 2013 tarihli Anayasa Mahkemesi kararı için Bkz. http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2013/11/20131122-6.htm
(4) Belirtmek gerekir ki Akkuyu Nükleer Santrali'ne ilişkin uluslararası anlaşma yapılmadan önce konu yargı engeline takılmıştır. Özellikle bu engelin aşılması amacı ile uluslararası anlaşma yapılması yoruna gidildiği belirtilmektedir. (Bkz. https://serkankoybasi.com/2014/06/24/yargi-denetiminden-milletlerarasi-andlasmalar-yoluyla-kacmak-akkuyu-nukleer-guc-santrali-andlasmasi/#_ftn26)
(5) Bkz. https://serkankoybasi.com/2014/06/24/yargi-denetiminden-milletlerarasi-andlasmalar-yoluyla-kacmak-akkuyu-nukleer-guc-santrali-andlasmasi/#_ftn26
(6) Bkz. http://www.tufanerhurman.com/tc-genclik-ve-spor-bakanligi-yurtdisi-koordinasyon-ofisi/ (Anlaşmanın 1. maddesinin 4. fıkrasında yer alan düzenlemelere dikkat çekilmektedir)