1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. “Korkunçtu… Her şeyin bittiğini düşündük”
“Korkunçtu… Her şeyin bittiğini düşündük”

“Korkunçtu… Her şeyin bittiğini düşündük”

YENİDÜZEN, Atlasjet uçağının yaşadığı büyük tehlike sonrası uçaktaki bazı yolculara ulaştı. Havada ölümle burun buruna gelen yolculardan Tahsine Kemal, Orçun Cananoğlu ve Ferruh Asvaroğlu, yaşadıkları kabus dolu anları anlattı…

A+A-

Didem MENTEŞ

İstanbul’u etkisi altına alan olumsuz hava koşulları, öncekigün öğleden sonra Ercan seferi yapan iki uçağı da etkiledi. Ercan –İstanbul seferi yapan THY uçağı Çanakkale’ye zorunlu iniş yapmak durumunda kalırken, Atlasjet’in İstanbul- Ercan seferi için havalanan bir uçağı da Atatürk Havalimanı’na acil iniş yaptı.

Dolu uçağın burun ve ön camlarına zarar verdi

İstanbul-Ercan seferi için saat 18.10’da havalanan Airbus A320 tipi Atlasjet uçağıyla ilgili, Atlasjet Havacılık’tan yapılan yazılı açıklamada, uçağın yükseldiği sırada İstanbul’da başlayan yoğun dolu yağışından etkilendiği bildirildi. Açıklamada, “Dolu fırtınası sırasında uçağımızın burun kısmı ve ön camlarının zarar görmesi nedeniyle kaptan pilotumuz Atatürk Havalimanı’na geri dönme kararı almıştır” denildi.

121 yolcu gönderildi

121 yolcu ve 6 mürettebatın farklı bir uçakla Ercan Havalimanı’na gönderildi kaydedilen açıklamada, uçağın da bakıma alındığı belirtildi.

Açıklamada, kaptan pilot Oleksandr Akapov’un İstanbul’da çok nadir görülen bir hava muhalefeti yaşandığına dair değerlendirmesine de yer verildi ve iyi bir koordinasyonla uçağın piste güvenli şekilde indirildiği kaydedildi.

Yolcular konuştu

İstanbul’dan önceki gün Ercan Havaalanı’na gelmek için havalanan Atlasjet uçağının yaşadığı büyük tehlike uçaktaki yolculara korku dolu anlar yaşattı. Yaşanan korkunç tehlike sonrası YENİDÜZEN, uçaktaki bazı yolculara ulaştı. Havada ölümle burun buruna gelen yolculardan Tahsine Kemal, Orçun Cananoğlu ve Ferruh Asvaroğlu, yaşadıkları kabus dolu dakikaları ve insanların çaresizliklerini anlattı.

Uzun süre yaşadıkları şoku üzerinden atmayan yolculardan Tahsine Kemal ve Orçun Cananoğlu, olaydan sonra dün gece yarısı başka bir uçakla Kıbrıs’a dönerken, Ferruh Asvaroğlu ve 6 arkadaşı yaşadıkları korku nedeniyle bugün sabah İstanbul’dan ayrılacak.

Kemal: “Korkunç bir şeydi, bir kabustu sanki…”

Kötü hava şartlarına rağmen Atatürk Havaalanı’ndaki Kulenin uçağa kalkış izini verilmesinin hatalı olduğunu söyleyen Tahsine Kemal, uçağın kalktığı andan itibaren sallandığını ve havalanmaya devam ettiğini söyledi. Uçağın kısa bir süre sonra boşluğa düştüğünü, bunun defalarca devam ettiğini anlatan Kemal, insanların bağırıp çağırmaya başladığını, büyük bir panik yaşandığını söyledi. Biranda uçağın alçaldığını ve denize doğru mecburi bir iniş yapılacağının anons edildiğini anlatan Tahsine Kemal, “korkunç bir şeydi, bir kabustu sanki… Denize yaklaştığımız an her şeyin bittiğini düşündüm. Yanımdaki kadına ‘burada kurtuluş varsa kurtulacağız yoksa hep beraber öleceğiz’ dedim” şeklinde yaşadıklarını aktardı.

Cananoğlu: “O an çığlıklar ve bağırmalar…”

Uçağın havalanmadan önce sallanmaya başladığını söyleyen Orçun Cananoğlu ise uçağın aşırı türübülansa girdiğini, dolu yağışı nedeniyle uçağın motor kısmının hasar gördüğünü ve yanık kokusu geldiğini söyleyerek, o anda kötü şeyler olduğunu anladıklarını ifade etti.  Cananoğlu, “ Acil iniş yapılacağını söylediler. Acil iniş denize de karaya da olabilir. ‘Herkes çarpma için yerini alsın, sivri topuklu ayakkabıları çıkarın, öne yaslanın, kemerinizi bağlı tutun, can yeleklerinizi takın’ gibi anons verilmeye başlandı. O an çığlıklar ve bağırmalar…” dedi.

Asvaroğlu: “Atlasjete dava açacağız”

Arkadaşlarıyla büyük korku yaşayan Ferruh Asvaroğlu ise uçağın denize yaklaştığı an öleceklerini düşündüklerini belirterek, “kötüydü çok kötüydü” dedi. Yaşanan korkunç olay esnasında ve sonrasında yolculara herhangi bir açıklama yapılmamasına isyan eden Asvaroğlu, Atlasjete dava açmayı düşündüğünü dile getirdi. İnsanların yaşadıkları korkuya rağmen Atlasjet yetkililerin yolculara hiçbir şekilde yardımcı olmadığını söyleyen Asvaroğlu, bavullarını almak için saatlerce beklediklerini söyledi.

Tahsine Kemal:
“Denize mecburi iniş yapılacak denildi, her şeyin bittiğini düşündüm”

Tahsine Kemal isimli yolcu yaşadıkları korku dolu anları şu sözlerle anlattı: “İstanbul’dan 17:55’te uçağa aldılar. Tam o sırada rüzgar ve yağmur başladı. Hava birden bire simsiyah oldu. Buna rağmen uçak kalktı, bana göre Kule’nin hatası var. Havalandıktan 10 dakika sonra boşluğa düştük. O an ya dolu yağışından dolayı ya da şimşek düştü. Birden bire boşluğa düştü ve bu boşluk birden fazla oldu. Çok uzun sürdü. Ben bulutları geçince düzelecek diye düşündüm. Herkes panik oldu, korktu, çığlık atanlar, dua edenler vardı ve bu sürekli devam etti. Herkes ayağa kalkmaya çalıştı, hostesler “oturun, kemerlerinizi bağlayın” diye ikaz etti ama pilottan hiçbir anons gelmedi. Sadece can yeleklerimizin takılması istendi, mecburi iniş yapılacağı söylendi.  Herkes can yeleğini taktı. Mekanik sesler duyuldu, panik yapılmaması yönünde konuşmalar oldu. Tabi bu arada 20- 25 dakika o düşme anını yaşadık hem de birçok kez… Kimisi can yelekleriniz açmadı, açmaları istendi. Bu arada denizin üzerinde olduğumuzu gördüm. Denize mecburi iniş yapılacak denildi. Herkes o an panik, bağırma çığlıklar atıldı. Bize bilgi verilmesi için bağırdılar, dua etmeye başlayanlar oldu. Korkunç bir şeydi, bir kabustu sanki… Denize yaklaştığımız an her şeyin bittiğini düşündüm. Sakin olmaya çalıştım. Yanımdaki kadını teselli etmekten ben kendimi unuttum. Kadına, “burada kurtuluş varsa kurtulacağız yoksa hep beraber öleceğiz” dedim. Bayağı bir gittik, bir ara uçak yan yattı o arada geri dönmüşüz. Pilot piste başarıyla indi, çok büyük bir başarıdır. İyi bir pilot olmasından dolayı kurtulduğumuzu düşünüyorum. Piste indikten sonra uçağı park alanına aldı, büyük hasar görmüştü. Biraz uçağın içinde bekledik. Bazı insanlar ‘çıkarın bizi’ diye bağırmaya başladı. Yere indik ama insanlar biran evvel dışarıya çıkmak istedi. Otobüsler geldi, kapılar açıldı ve otobüslere bindik. Havaalanına girmek için bayağı gittik, uçak uzaktaydı. Bizi bir çıkış noktasına aldılar ve hiç bilgi vermediler. İnsanlar orada isyan ettiler, sövenler kavga edenler oldu, görevlilere saldıranlar oldu. Bir sürü insan uçuşunu iptal etti. Atlasıjeti dava etmek için bazı insanlar toplandı ama bence doğal bir afeti bu. Ondan sonra onların tahsis ettiği bir uçakla 40- 45 kişi tekrar Kıbrıs’a geri döndük. Gayet sakin bir uçuşla saat 1:30 gibi geldik”    


Orçun Cananoğlu:
“Çarpma için hazır olun” dedikleri an bağırmalar, çığlıklar…”

Annesini tedaviye götüren Orçun Cananoğlu ise yaşadıkları olayı şöyle anlattı:  “İstanbul’dayken havanın 21:00 gibi patlayacağını biliyorduk. Çünkü kötü bir hava beklenirdi. Tabi bu erken gerçekleşti ve tam bizim uçağımızın kalkacağı vakit oldu. Biranda etraf kapkaranlık oldu. Saat 18:00’de zifiri karanlıktı. O da havanın ne kadar katmanlı ve derin olduğunu gösterirdi, ondan bile anlamaları gerekirdi. Aslında ilk başta bir kalkmadı, bayağı bir dolu yağdı, uçak durduğu yerde sarsıldı. 20 dakika pistte bekledik, herkes biraz endişelendi. Ondan sonra dolu azaldı, hava düzelir gibi oldu. Uçak gerçekten öyle bir havada kalkış yaptı. Yukarı çıktığımız anda hava patlamaya başladı ve kendimizi o patlamanın içinde bulduk. Bir ara çok aşırı türbülansa girdik, uçak biranda hava boşluğa düşerdi. Tabi o anda insanlar çığlıklar atardı. Biranda insanlar eğlence parkındaki o oyuncaklardaki gibi korku yaşadı. Arkasında tekrardan yükselme durumunda biran yine dolu yağışının içine girdik. Biz onu hissettik, uçağın daha fazla ön kısmında hissedildi. Ben 8 numarada oturuyordum. Annemin sağlık kontrolü vardı ve tekerlekli sandalye ile uçağa bindik. Öndeydik ve birebir olayı yaşadık. Doluların uçağın önüne çarpmasını ve gürültüyü duyduk. Tabi biz düşünmedik, bir yıldırım olabilir gibisinden çünkü çok aşırı bir gürültü vardı, uçağın da kendisinden gelen bir gürültü vardı. Aniden bir koku geldi, herkes birbirine bu kokudan söz etti. Fotoğraflarda da görülen motor kısmında delikler açıldı. Bir şeylerin aksi gitmeye başladığını hissettik. Arkasından pilot, öne oturan hostesi çağırdı. Bu arada bir şey olduğunu anladım.  Hostes içeri girdi, girmesi ve çıkması bir oldu. Kapıyı çok hızlı kapattı, o kadar hızlı kapattı ki biz kokpiti görmedik bile. Hostes hemen yerine oturdu. Arkasından anons yapıldı. “Çarpma için hazır olun” dediler, acil iniş yapılacağını söylediler. Acil iniş denize de karaya da olabilir… Uçağın ön tarafı gitti, tüm radar sistemleri zaten ön tarafta olur. Tabi biz o anda tüm bunlardan habersiz. Ben sonradan pilotla konuştuğum için ön tarafta bütün konsolun gittiğini söyledi. Görüntülerin hepsinin donduğunu ve uçağı manüele aldıklarını öğrendim. O yüzden biz manevra yaşadık. Ve ben ondan sonra fark ettim ki biz artık Kıbrıs’a düşmüyoruz, uçak yön değiştirdi. Bu arada bir anons geldi. “Herkes çarpma için yerini alsın, sivri topuklu ayakkabıları çıkarın, öne yaslanın, kemerinizi bağlı tutun, can yeleklerinizi takın” gibi anons verilmeye başlandı. O an çığlıklar ve bağırmalar… Bir baktık ki denize doğru çok alçaldı ve sonra biranda pilot dönüş yaptı. Tabi o anda başaramazsa diye ne olur gibi şeyler düşündük. Eğer olurda denize iniş yaparsak, rahatsız olan annemi sağ salim nasıl uçaktan çıkarabiliriz diye düşündüm. İnişe 2-3dk kala bunları kafamda planlamaya çalışırdım. Atatürk Havaalanı’na zar zor dönüş yaptı. Ama en başından kulenin bu kalkışa izin vermemesi lazımdı ki bunların hiçbiri yaşanmasın. Uçaktan indikten sonra hostesler, uçakta bayılanların başında durdu. Annem hasta olduğu için bizi araçlarla aldılar ve içeri girdik. Tekrar uçak almak için transitten geçirdiler. Bazı yolcular tekrar uçmak istemediği için biraz gerginlik yaşandı. 1- 2 saat sonra biz yeniden Atlasjetten bir uçak aldık ve 40- 50 kişi Kıbrıs’a dönüş yaptık. Yolcuların yüzde 60’ı da İstanbul’da kaldı”


Ferruh Asvaroğlu:
“Denize yanaştığımızda herkes öleceğini düşündü”

Atlasjeti dava etmeyi düşünen yolculardan biri olan Ferruh Asvaroğlu ise ölüme burun buruna geldikleri anları şöyle dile getirdi: “17:55’te olan uçağımıza bindik. Havalanmadan aşağı yukarı bir saat bekledik ama hareketlendi, durdu. Bize hiçbir yetkili tarafından açıklama yapılmadı. Çok şiddetli bir rüzgar ve dolu yağmuru vardı. Biz uçağa bindikten sonra hava 5 dakika içinde kapkara oldu. Uçağın içinde ışıklar gider gelirdi. Sonra zar zor havalandık ama havalanır havalanmaz sallantılar başladı. Normal türbülans gibi değil, biraz kalktık düşer gibi oldu ama hiçbir açıklama yapılmadı. Sonra bir yarım saat havalandık ve uçak aşağı doğru düşer gibi olduğunu görürdük. Sürekli bağırmalar, çağırmalar oldu ve yine hiçbir açıklama yapılmadı. Son gördük artık uçak düşüyor. Pilot sanırım yabancıydı bir şey söyledi ama biz hiçbir şey anlamadık. Arkadan hostes “herkes can yelekleriniz giysin denize düşüyoruz” dedi. Bu arada bayılanlar ayılanlar, hosteslerden yardım isteyenler var. Çocuklara can yeleği giydirmeye çalışanlar var. Hostesler çocukların can yeleklerini vermeye bile zorlandılar. Son dediler denize doğru düşüyoruz. Denize yanaştığımız artık herkes bitirdi. Yanımda arkadaşlarım vardı ve hepimiz öleceğimizi düşündük. O an düşündüm ki anne babama telefon açsam ne diyeceğim. “Anne baba biz ölüyoruz, kendine iyi bak mı” diyecektim. O an bittik yani herkes yardım ister herkes bağırır. Önümdeki bayan bayıldı. Hosteslerden su isteriz, su vermezler. Kötüydü çok kötüydü… Sonra dönüş yapıldı ve havaalanına geri döndük. Ben Atlasjete dava açmayı düşünüyorum. Çünkü uçak durduktan sonra bizi indirmezler. Yok tekrar havalanacağız yok başka şeyler. Ben ve arkadaşlarım baskın çıktık ve inmek istediğimizi söyledik. Zaten uçak yanarak indi aşağı kalkacak hali yoktu. Uçaktan indik bizi bir otobüse bindirdiler, havaalanı önünde durduk. Kapıları açmazlar hava alalım. Sonuçta böyle bir şey yaşadık. Açtılar otobüsün kapısını biz 7 kişi aşağı indik. Bir güvenlik geldi, içeri girmemiz için bağırdı. Şoföre kapıları kapatmasını söyledi. Ondan sonra biz indik aşağıya. Yaklaşık 1 buçuk saat sonra bekledik, ne bir su verdiler ne de bir açıklama yaptılar. Kimsenin sağlık durumu yerinde mi diye kontrol bile etmediler. Bir görevli geldi bir saat sonra bir uçak seferi olacağını isteyenlerin uçağa binmesini isteyenlerin de parasını geri alabileceğini söyledi. Böyle bir şey olabilir mi… Biz ne para talep ettik ne de uçağa binip gittik. Bize uçuşumuzu iptal edersek valizlerimizi verebileceklerini söylediler. Biz iptal etmek istemedik, saat 1:30’a kadar bekledik. Bayağı zorluk çektik. Şuan 7 kişiyiz ve herkes uçağa binmeye korkar”      

 

Bu haber toplam 7181 defa okunmuştur
Etiketler : , ,
İlgili Haberler