KORONA İLE MAÇ NE ZAMAN BİTECEK?
2019 model Korona virüsü ile yaşadığımız süreci çoğunlukla bir ‘savaş’ olarak görüyor insanlık. Belki öyle. Çünkü ölümler var, bütün savaşlarda olduğu gibi… Lakin bu savaşta ‘tek taraflı’ ölümler var. İnsanlar ölüyor ama virüs değil. O hep yaşayacak.
Aslında ‘savaş’ yerine bir ‘maç’a da benzetebiliriz süreci…
İnsanlar olarak bizim istemediğimiz, beklemediğimiz bir maç bu… Kurallarını da Korona koyuyor, üstelik sürekli değiştiriyor da…
Maç aniden başladı ve rakip sürekli saldırıyor. Sağdan soldan ataklar geliştiriyor, yükleniyor.
Biz hep savunmadayız. Sürekli defans hali…
Eskiden İtalya milli takımının uyguladığı ve literatüre ‘katanaçka’ diye giren katı savunma taktiğiyle, gol yememek için canımızı dişimize takıyoruz.
11 kişiyle savunmadayız, lakin bizi hazırlıksız yakalayan Korona sık sık gol buluyor.
Teknik direktör ilk kez karşılaştığı rakibi analiz etmekte güçlük çekiyor, oyuna müdahale edemiyor.
Takım yorgun, hatta bitkin.
Rakipse sanki doping yapmışçasına yorulmak şöyle dursun, gittikçe daha da enerji doluyor.
Maç çok ama çok zorda…
Üstelik maçın ne zaman biteceği de belli değil.
90 dakikada bitmeyeceği kesin. Uzatmalar, belki uzatmanın da uzatmaları oynanacak, belli. Ve belki de penaltılar belirleyecek sonucu…
Ama ne zaman?
* * *
Korona ile maç gerçekten de uzayacak gibi görünüyor.
Eğer çok büyük bir sürpriz olmaz, bilim insanları erken zamanda ilacını bulmaz ya da virüs mutasyon geçirip kendiliğinden öldürücü olmaktan vazgeçmezse, bu oyun öyle kısa sürede bitmeyecek.
Dolayısıyla bütün planlamaların bu yönde olması, herkesin kendini bu uzun soluklu maça göre hazırlamasında fayda vardır.
Belirsizlik zordur, yıpratıcıdır, ürkütücüdür.
Başı ve sonu olmayan bir süreç kolay yönetilemez.
Bireyler de, aileler de, kurumlar da, devletler de -değil orta ve uzun vadeli planlama yapmak- yarınını dahi göremiyor.
İşte bu zorlu ve de sonu belirsiz maçın sonunu görebilmek ve de sonucu lehimize çevirebilmek için kondisyonumuzu ve enerjimizi idareli kullanmak zorundayız.
Bu belirsiz ve uzun süreçte kritik olan mevzu ise ‘takım’ın bir bütün olarak hareket edebilmesidir.
Kulüp yönetimi taraftarları da maça motive etmelidir.
Teknik heyet kaleciden santrafora ve yedeklere kadar bütün takımı en rantabl şekilde kullanmalıdır.
Takım ‘savunma’yı da ‘hücum’u da ‘toplu’ yapmalıdır.
Yorulan, aksaya oyuncu değiştirilmeli, sahaya taze kan sürülmelidir.
Bu maçı almak mümkündür.
‘Takım ruhu’ sağlanırsa eğer…