Korona virüs değil, mülteci virüs…
Kıbrıs 1974 Temmuz ve Ağustos aylarında fiilen ikiye bölündü. Takip eden aylarda güneyde kalan Türkler gönüllü olarak kuzeye, kuzeyde kalan Rumlar da gönülsüz, biraz da zoraki olarak güneye geçti.
Ardından da kapılar kapandı. 1974’den 2003 yılına kadar da kapalı kaldı. Yıllarca iç içe, yan yana yaşayan iki toplum birbirinden ayrıldı. Bu sürede karşılıklı temas yalnızca ara bölgelerde o da çok sınırlı oldu.
Nihayet 2003 yılının Nisan ayında bir gece ansızın kapılar açıldı. İlginçtir kapıların açılmasının asıl nedeni iki toplumun yeniden karşılıklı temas kurması değildi. Asıl gerekçe Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye aleyhine vermeye başladığı milyonlarca Euro tutarındaki tazminat davaları idi.
“Türk işgal kuvvetleri nedeniyle kuzeydeki malımıza gidemiyoruz” diyen Rumlar AİHM’de dava yoluna gitmişler ve Loizidu ile başlayan yüklü tazminatlar gündeme gelmişti. Bunu aşmak için 23 Nisan 2003 tarihinde sınır kapıları açıldı.
Daha sonra açılan kapı sayısı artırılarak toplamda 9 tane kapı oldu.
Geçen hafta Anastasiades başkanlığında toplanan Rum hükümeti dünyayı saran korona virüs gerekçesiyle bu kapıların 4 tanesini kapattı.
Bu karar hem güneyde hem de kuzeyde tepki ile karşıladı. Aynı gün Lokmacı kapısında eylem yapan iki toplumdan barış gönüllüleri kapıların kapanmasını karşılıklı protesto ettiler. Bu arada Rum barışseverler polis barikatlarını devirerek ara bölgeye geçtiler.
Bu tablo “Kıbrıs’ta barış engellenmez” diyenlerin yüreğine su serpti.
Öte yandan dün akşam da kapıların kapanmasına alkış utan ırkçı Elam ve Apoel kulübü taraftar grubu bütün kapıların kapanması için eylem yaptı.
Şiddet içermeyen ve demokratik haklarını kullanan herkes eylem yapabilir. Ama bir spor kulübünün taraftar grubunun böyle bir eylemde yer alması kabul edilemez. Öncelikle Apoel kulübünün yöneticileri bu taraftar grubunu uyarmalı ve cezalandırmalıdır. Bu olmazsa Rum futbol federasyonu görevini yapmalı.
İş bununla da bitmez ırkçılığa karşı çok sert mücadele eden FİFA ve UEFA bu kulübü disiplin kuruluna vererek gerekirse Avrupa liglerinden geçici bir süre men etmelidir.
Anastasides kapıları neden kapattı?
Bu sorunun yanıtı bence Anastasiadis’in özellikle ikinci başkanlık döneminde gösterdiği yeni yüzüdür.
Kıbrıslı Türkler Anastasiadis’i Nisan 2004 referandumunda BM çözüm planına verdiği evet oyu ile tanıdı. Akel’in bile hayır dediği BM çözüm planına, kendi partisi içinde çok ciddi muhalefet olmasına karşın cesaretle evet kararı aldığı için Anastasiadis’i sevdi.
Anastasidis cumhurbaşkanı seçildiği Şubat 2013’den sonra çözümü zorlayan taraf oldu. Nisan 2015’e kadar kuzeyde cumhurbaşkanlığı makamında uzlaşmaz Eroğlu olduğu halde müzakereleri zorladı, hatta Eroğlu’na rağmen Şubat 2014 ortak belgesinin liderler tarafından imzalanmasına katkı koydu.
Nisan 2015’de kuzeyde bu kez Akıncı cumhurbaşkanı seçildi. Akıncı ile Anastasiadis ikisi de çözüm yanlısı ve ikisi de Limasollu olduğundan samimi biçimde çözüm müzakerelerine başladılar. Çok hızlı da yol aldılar.
Ama Şubat 2018, yani Rum tarafında cumhurbaşkanlığı seçimine 6 ay kala Temmuz 2017’de Crans Montana’da toplanan 5’li zirvede herkez çözüm beklerken, Anastasiadis seçimi düşünerek çözümden kaçtı.
Kaçış o kaçış. O gün bugündür kaçıyor. Artık barış, çözüm kelimelerini unuttu. Bunun yerine kapıları kapatma dahil, elinden gelse iki toplumun yeniden başlattığı karşılıklı temasları bile engelleyecek.
Sevgili Sami Özuslu’nun dediği gibi “Anastasiadis artık Papadopulos oldu”. Papadopulos’un güneyin cumhurbaşkanı olduğu 5 yıllık 2003-2008 döneminde neredeyse görüşme bile olmamıştı. Papadopulos çözüm falan da düşünmezdi. Elinden gelse kapıların açılmasına bile karşı çıkacaktı. Ama daha AB üyeliği fiilen gerçekleşmediği için eli kolu bağlı seyretmiş, sadece Rumlara kuzeye geçmeme telkinleri yapmakla yetinmişti.
Bence kapıların kapanması iddia edildiği gibi koronavirüs nedeniyle değil, tamamen siyasidir. Zaten 4 kapı için alınan kapatma kararı 1 hafta olarak açıklayan Rum hükümeti dün bu süreyi yeterli bulmayarak 9 Mart Pazartesi gününe kadar uzattığını açıkladı.
Bu arada Rum ulusal konseyi de dün bu konuları değerlendirmek üzere toplandı. Farklı görüşlerin dile getirildiği ulusal konsey toplantısında ayrıca mülteci akışı, sebepleri ve sonuçları da ele alınarak konuyla ilgili görüşler ele alındı.
Kapıların kapanmasını asıl amacının korona virüs değil, mülteci virüs olduğu gerçeği de böylece ortaya çıktı.