1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Koronadan herkes bir kenara çekildi, ormanlar ihmal edildi”
“Koronadan herkes bir kenara çekildi, ormanlar ihmal edildi”

“Koronadan herkes bir kenara çekildi, ormanlar ihmal edildi”

Orman Mühendisleri Odası Genel Sekreteri Zorlu Yıkıcı, bu yıl yetkililerin koronaya odaklandığını ve ormanları unuttuğunu söyledi

A+A-

Ödül Aşık Ülker

Orman Mühendisleri Odası Genel Sekreteri Zorlu Yıkıcı, bu yıl yetkililerin koronaya odaklandığını ve ormanları unuttuğunu söyledi.

“Korona korkusundan herkes bir kenara çekildi, ormanlar ihmal edildi” diyen Yıkıcı, kameralar konusundaki tartışmayı yersiz bulduğunu ifade ederek, “Avustralya’da gelişmiş teknolojiler var, ormanları koruyabildiler mi? Rum tarafında da var, onlar koruyabildi mi? Güneyde kamera sistemi çalışır, uçağı, helikopteri de var. Türkiye’de de var ama orada da her sene büyük yangınlar olur. Bunlar anti-akılcı olgular, anti-akılcı sistemle ilgili sorunlardır. Ormanlar aktif kamusal önlemlerle korunabilir” diye konuştu.

“Kamusal bazda alınması gereken bazı önlemler vardı. COVID-19 salgını nedeniyle ilgili bakanlıklar bir araya gelip koordine olamadı. Bu yangında şanssızlık yetkililerin, sadece Orman Dairesi değil, İçişleri Bakanlığı, Elektrik Dairesi, Sivil Savunma gibi ilgili birimlerin ‘yaza girdik, olası yangınlarla nasıl baş edeceğiz’ diye düşünmeyi akıllarına getirmemiş olmasıdır. Yetkililer koronaya odaklandılar ve koronadan başka bir şey düşünmediler”

 

Yıkıcı şunları söyledi:

“Yetkililer koronaya odaklandılar ve koronadan başka bir şey düşünmediler. Ne olursa olsun, kamusal faaliyetler devam etmelidir. Bu coğrafyada her zaman olağanüstü durumlar olacaktır, hastalık, fırtına, su baskını olabilir. Teknik dairelerin sürekli, tam kadro, aletleri bir tamam tetikte olması gerekir. Nisan ayında yangın hazır kuvvet ekipleri kurulması, iş makinalarının araziye çıkarılması, yangın emniyet Yollarının açılması gerekirdi. Bazı yangınların elektrik tellerinin birbirine temasından çıktığı da söyleniyor. Yol kenarları temizlenmelidir,  Elektrik Kurumu’nun iletim hatlarının altındaki otlar temizlenmelidir. Elektrik hatlarının ormanların içinden geçmesi çok yanlıştır. Bu akıl alır bir şey değildir.”

Yıkıcı, “Nisan ayında yangın hazır kuvvet ekipleri kurulması, iş makinalarının araziye çıkarılması, yangın emniyet yollarının açılması gerekirdi. Bazı yangınların elektrik tellerinin birbirine temasından çıktığı da söyleniyor. Yol kenarları temizlenmelidir,  Elektrik Kurumu’nun iletim hatlarının altındaki otlar temizlenmelidir. Elektrik hatlarının ormanların içinden geçmesi çok yanlıştır. Bu akıl alır bir şey değildir”

28 yıl Orman Dairesi Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrol Şubesi’nde çalışan ve 2012 yılında şube amiri olarak emekli olan Orman Mühendisi Zorlu Yıkıcı, Orman Dairesi’nin yanan yerleri aynı yıl içerisinde ağaçlandırma programına alması gerektiğini belirtti. Yıkıcı, şu anda ağaçlandırma yapmak için uygun zaman olmadığını, ağaçlandırma için Aralık ayının kaçırılmaması gerektiğini vurguladı.

Yıkıcı, yanan yerlerin ağaçlandırılması konusunda şunları söyledi:

“Öncelikle bölgedeki hangi ağaçların kuruduğunun tespit edilmesi gerekir. En azından 15 Haziran’a kadar beklemek lazımdır. Eylül’den önce arazi hazırlığı yapılmaz. Yangının olduğu bölgede sadece fidan dikimi değil, tohum ekimi ve takviyesi de yapılmalıdır. Bunun için Orman Dairesi bu süreçte bol miktarda tohum toplatmalıdır ancak bunun için yeterli sayıda işçisi yoktur.”

  • Soru: Kıbrıs’ın ormancılığı, ormanların tarihi hakkında bilgi verir misiniz?
  • Yıkıcı: 1880’de bir Fransız ormancı Kıbrıs’ta ormanları hep taradı, Orman Dairesi’nin kurucusu da odur. 1880’de Beşparmak Dağları’nda orman olarak sadece Kartaldağ ormanı vardı, Karmi Ormanı’nda ve Kavallis’te de genç koruluklar vardı. O dönemde Kantara’da tek bir çam ağacı bile yoktu. Süreç içerisinde orman vasfı gösteren alanların sınıflandırılması, fidanlıkların kurulması, ağaçlandırma ve tohumlama çalışmalarına başlanması, keçi otlatmasının tedricen 1940 yılında sonlandırılmasıyla ormanlık alanlar doğal ve yapay yollarla doğaya kazandırıldı. Ormanlaşma süreci belli aralıklarla yangınlar, kuraklık, böcek zararlıları gibi nedenlerle zaman zaman sekteye uğrasa da hala devam ediyor.

150 yıllık bir süreç...

  • Soru: Geçtiğimiz hafta Kormacit, Çamlıbel, Kalkanlı bölgesindeki ormanlarda büyük bir yangın çıktı. O ormanlar ne zaman, nasıl oluştu?
  • Yıkıcı: Yanan alanların bir kısmı 1880’de haritaya dahil edilen ormanlardır. Yanan alanların bir kısmı doğal olarak gelişebilen orman alanları, bir kısmı da Orman Dairesi tarafından yapılan ağaçlandırmalardan müteşekkil bir alandı. Yani bu bölgenin orman haline gelmesi 150 yıllık bir süreçtir.
    Kıbrıslı Türkler 70’li yıllarda çok yoğun ağaçlandırma yaptı, özellikle 80’li yıllardan itibaren o bölgedeki ormanların araları ağaçlandırıldı, ormanlar birleştirildi. 2 sene önce çıkan bir yangında Karpaşa Ormanı’nın büyük kısmı yanmıştı. Yangın bu sefer de oralarda, Tepebaşı’nın güneyinde çıktı, oradan yayıldı, Kalkanlı’ya doğru ilerledi ve önüne gelen ormanların bir kısmını yaktı.
    Şubat 1989’da, o dönemin Amenajman Şube Amiri, Rahmetli Doğan Gürgen yönetiminde bölgede bir orijin sahası kuruldu, Türkiye’nin ve memleketin değişik yörelerinden toplanan Kızılçam tohumları burada çimlendirildi ve oraya ekildi ki hangi orijinin daha güzel yetiştiği görülsün ve ileride bir yangın olduğunda o orijinden tohum talep edilebilsin. Son yangında orası kurtarıldı. 1990 yılında bölgeye yapılan ağaçlandırma da kurtarıldı ama 2011’de Kalkanlı’daki pınar yerinin doğu ve batı tarafına yapılan ağaçlandırmalar tamamen yandı. Aynı gün Koruçam’da çıkan yangın da yol kenarında başladı ve yürüdü gitti. Bu sene her yıl yapılan orman temizleme çalışmaları yapılmadı. Korona korkusundan herkes bir kenara çekildi, ormanlar ihmal edildi.

“Yanan yerlerin aynı yıl içerisinde ağaçlandırma programına alması lazım”

  • Soru: Son yanan Kormacit, Tepebaşı ve Kalkanlı bölgesindeki yangınlar sonrasında ne yapılmalı?
  • Yıkıcı: Tarihte o bölgede sürekli yangınlar meydana geldi. 1908’de Koruçam’da çok büyük bir orman yangını oldu. 1909’da, o dönemin Orman Dairesi müdürü ve Mısır’dan gelen bir uzman, Koruçam, Akdeniz ve Alevkaya bölgelerinin kızılçam ormanlarının kendisini yenileyebileceği ender noktalardan olduğunu tespit etti. Ormanların kendisini yenileyebilme durumuna doğal gençleştirme deriz. O bölgede yağış miktarı yıllık yaklaşık 4 yüz milimetredir ki bu orman oluşması için gerekli olan miktardır. 1909’da hazırlanan raporda bu bölgede servi yoktu. 1995’te Kalkanlı’da yangın olmuştu, 1998 yılında ağaçlandırdık ve servide kullandık çünkü servi yangına daha dirençlidir. Beşparmak yangınında da yangını durduran ana neden yangının gidip servi bölgesine dayanmasıydı.

“Mühendislerin hepsi müşavir”

“Şu anda fidan dikimi olmaz. Öncelikle bölgedeki hangi ağaçların kuruduğunun tespit edilmesi gerekir. En azından 15 Haziran’a kadar beklemek lazımdır. Eylül’den önce arazi hazırlığı yapılmaz. Yangının olduğu bölgede sadece fidan dikimi değil, tohum ekimi ve takviyesi de yapılmalıdır. Bunun için Orman Dairesi bu süreçte bol miktarda tohum toplatmalıdır ancak bunun için yeterli sayıda işçisi yoktur”

 

Şimdi yapılması gereken şey, Orman Dairesi’nin yanan yerleri aynı yıl içerisinde ağaçlandırma programına almasıdır. Ağaçlandırmanın zamanında yapılmasının şartları zorlanmalı, bu ülkede dikim zamanı olan Aralık ayının kaçırılmaması gerekir. Şu anda fidan dikimi olmaz. Öncelikle bölgedeki hangi ağaçların kuruduğunun tespit edilmesi gerekir. En azından 15 Haziran’a kadar beklemek lazımdır. Eylül’den önce arazi hazırlığı yapılmaz. Yangının olduğu bölgede sadece fidan dikimi değil, tohum ekimi ve takviyesi de yapılmalıdır. Bunun için Orman Dairesi bu süreçte bol miktarda tohum toplatmalıdır ancak bunun için yeterli sayıda işçisi yoktur. Neoliberal politikalarla, devletten emekli olan işçilerin yerine yeni işçi alınmaz. 1995’ten beri yapılan budur. Dairenin yeterli sayıda mühendisi vardır ama onların da hepsi müşavirdir. Bilimsel temellerde adım atılmalıdır. Orman Dairesi’nin eksik ekipmanlarının da tamamlanması gerekir. Bu şartlarda kamu kurumu nasıl ayakta duracak? Olağanüstü durumlara nasıl hazırlıklı olacak?

“Helikopter lüks değil”

“Kormacit, Tepebaşı ve Kalkanlı’de rüzgarın etkisiyle yangın hızla yayıldı ve helikopterler geç geldi. Yangın söndürme için 2 helikopter, 2 uçak her zaman hazır olması gerekir. Son yangında Türkiye’den istenen helikopter saatler sonra gelebildi. Diğer taraftan güneyle bürokratik temaslar yapılana kadar zaman geçti, bu arada yangın yolunu aldı gitti. Burada en azından bir helikopterin hazır vaziyette beklemesi gerekirdi, bu lüks değildir”

 

40 yıllık Orman Mühendisi Zorlu Yıkıcı, kameralar konusundaki tartışmayı yersiz bulduğunu ifade ederek, ormanların aktif kamusal önlemlerle korunabileceğini söyledi.
Kormacit, Tepebaşı ve Kalkanlı’de rüzgarın etkisiyle yangının hızla yayıldığını ve helikopterlerin de geç geldiğini kaydeden Yıkıcı, “Yangın söndürme için 2 helikopter, 2 uçak her zaman hazır olması gerekir. Son yangında Türkiye’den istenen helikopter saatler sonra gelebildi. Diğer taraftan güneyle bürokratik temaslar yapılana kadar zaman geçti, bu arada yangın yolunu aldı gitti. Burada en azından bir helikopterin hazır vaziyette beklemesi gerekirdi, bu lüks değildir” dedi.

“Kameralar konusundaki tartışmayı yersiz buluyorum”

  • Soru: Son yangınlardan sonra orman arazilerindeki kameraların çalışmadığı da gündeme geldi. Bu yüzden yangının hızlı büyüdüğü konuşuldu... Ormanlarımızı nasıl korumamız lazım?
  • Yıkıcı: Kameralar konusundaki tartışmayı yersiz buluyorum. Avustralya’da gelişmiş teknolojiler var, ormanları koruyabildiler mi? Rum tarafında da var, onlar koruyabildi mi? Güneyde kamera sistemi çalışır, uçağı, helikopteri de var. Türkiye’de de var ama orada da her sene büyük yangınlar olur. Bunlar anti-akılcı olgular, anti-akılcı sistemle ilgili sorunlardır.
    Ormanlar aktif kamusal önlemlerle korunabilir. En pratik yöntem gözetleme kuleleri ve hazır kuvvet ekipleridir. Bu konuda ödenek ayrılması, Nisan ayı başında gerekli hazırlığın yapılması gerekirdi. Kamusal bazda alınması gereken bazı önlemler vardı. COVID-19 salgını nedeniyle ilgili bakanlıklar bir araya gelip koordine olamadı. Bu yangında şanssızlık yetkililerin, sadece Orman Dairesi değil, İçişleri Bakanlığı, Elektrik Dairesi, Sivil Savunma gibi ilgili birimlerin “yaza girdik, olası yangınlarla nasıl baş edeceğiz” diye düşünmeyi akıllarına getirmemiş olmasıdır. Yetkililer koronaya odaklandılar ve koronadan başka bir şey düşünmediler. Ne olursa olsun, kamusal faaliyetler devam etmelidir. Bu coğrafyada her zaman olağanüstü durumlar olacaktır, hastalık, fırtına, su baskını olabilir. Teknik dairelerin sürekli, tam kadro, aletleri bir tamam tetikte olması gerekir.

“Helikopterler geç geldi”

“Nisan ayında yangın hazır kuvvet ekipleri kurulması, iş makinalarının araziye çıkarılması, yangın emniyet Yollarının açılması gerekirdi. Bazı yangınların elektrik tellerinin birbirine temasından çıktığı da söyleniyor. Yol kenarları temizlenmelidir,  Elektrik Kurumu’nun iletim hatlarının altındaki otlar temizlenmelidir. Elektrik hatlarının ormanların içinden geçmesi çok yanlıştır. Bu akıl alır bir şey değildir”

 

Nisan ayında yangın hazır kuvvet ekipleri kurulması, iş makinalarının araziye çıkarılması, yangın emniyet yollarının açılması gerekirdi. Bazı yangınların elektrik tellerinin birbirine temasından çıktığı da söyleniyor. Yol kenarları temizlenmelidir,  Elektrik Kurumu’nun iletim hatlarının altındaki otlar temizlenmelidir. Elektrik hatlarının ormanların içinden geçmesi çok yanlıştır. Bu akıl alır bir şey değildir.
Yangınlarda hazır kuvvet ekiplerinin görevi dumanı görünce yangını bastırmaktır, ancak şiddetli rüzgar nedeni ile bastıramadılar. Kormacit, Tepebaşı ve Kalkanlı’da rüzgarın etkisiyle yangın hızla yayıldı ve helikopterler geç geldi. Yangın söndürme için 2 helikopter, 2 uçak her zaman hazır olması gerekir. Son yangında Türkiye’den istenen helikopter saatler sonra gelebildi. Diğer taraftan güneyle bürokratik temaslar yapılana kadar zaman geçti, bu arada yangın yolunu aldı gitti. Burada en azından bir helikopterin hazır vaziyette beklemesi gerekirdi, bu lüks değildir.

“Orman Dairesi’nin meyve fidanı yetiştirmekten vazgeçmesi gerekir”

  • Soru: Yanan ormanlarda yeniden ağaçlandırma yapmak için Orman Dairesi’nin elinde yeterli ve doğru fidan var mı?
  • Yıkıcı: Normalde Orman Dairesi’nin orman türlerini yetiştirmesi gerekir. Ancak Tarım Bakanlığı’ndan gelen talimata göre hareket edilince daire kendi programından geri kalır. Öğrendiğim kadarıyla bu yıl 250 bin adet harup yetiştirildi, bütün memlekete harup eksek bu sayı yeter de artar bile ama diğer orman ağaç türleri yetersiz sayıdadır. Türkiye’deki uygulama gibi, bizde de hızlı büyüyen, meyve veren, endüstriyel değeri olan türlerin yetiştirilmesi kapsamında bir program yapıldı. Orman Dairesi’nin meyve fidanı yetiştirmekten vazgeçmesi gerekir.
    Koruçam, Tepebaşı ve Kalkanlı’daki yangında yanan orman ağaç türleri kızılçam, servi ve ardıçtır. Kızılçamın tohumdan, kendiliğinden gelme olasılığı yüksektir ama kesin değildir, insan desteğine, müdahalesine ihtiyaç duyar. Ardıç kesinlikle gelmeyecek. Diğer maki türleri şinya, çitlemit, yabani harup, yabani zeytin de açılacak.
    Yapılan gözlemler, yangınlardan sonra ardıç hariç tüm maki vejetasyon tipinin yeniden yeşerdiğini ancak başlıca orman ağaç türleri olan kızılçam ve servide yenilenmenin mevcut şartlarda belli noktalar dışında insan müdahalesi olmaksızın mümkün olmadığını gösterdi. Doğal şartlarda ormanda çimlenme süreci gerek yangın sonrasında, gerekse doğal yaşam periyodu süresince çok uzun yıllara yayılır ve bu uzun dönem boyunca oluşmakta olan yeni ormanın da yangın geçirmeyeceğinin garantisi yoktur.

Geçmişten bugüne ağaçlandırma çalışmaları...

  • Soru: Orman Dairesi Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrol Şubesi’nde uzun yıllar çalıştınız ve şube amiri olarak emekli oldunuz. Orman Dairesi tarafından nasıl bir ağaçlandırma politikası izlendi, geçmişte yeterli ve doğru ağaçlandırma yapıldı mı?
  • Yıkıcı: Bunu anlatabilmek için geçmişten bugüne Orman Dairesi’nin Orman Amenajman Planları’na bakmak yeterlidir. 1981 yılında hazırlanan ilk Orman Amenajman Planı verilerine göre ormanlık alan 55 bin 907 hektar ve dikili ağaç serveti 402 bin 250 metreküptü. Planın hazırlandığı dönemde ağaçlandırma çalışmaları neredeyse durma noktasındaydı. 1980li yılların ortalarında ağaçlandırma çalışmalarında yılda yaklaşık 300 hektara ulaşıldı ve 1988 yılında Ormancılık Master Planı’nın hazırlanması ve yürürlüğe konmasıyla ağaçlandırma çalışmalarında yılda bin hektarın üzerine çıkıldı.
    1992 yılında ikinci 10 yıllık dönem için hazırlanan Orman Amenajman Planı’nda ormanlık alan 60 bin 953 hektardı ve dikili ağaç serveti 533 bin 279 metreküp oldu.
    Üçüncü Orman Amenajman Planı 2003 yılında hazırlandı. Bu dönemde ormanlık alan 65 bin 426 hektara ve dikili ağaç serveti 606 bin 329 metreküpe ulaştı. O dönemde Beşparmak yangını ve Yeşilırmak yangınlarının etkisiyle dikili ağaç servetindeki artışın yüz bin metreküpün üstüne çıkması engellendi ama ormanlık alanlar artmıştır. Bu coğrafya tüm zamanların en büyük ağaçlandırma çalışmalarını 1981-2012 yılları arasındaki sürede görmüştür.
    2012’de Dördüncü Orman Amenajman Planı tamamlandı. 2003-2012 yılları arasında yürürlükte olan Üçüncü Orman Amenajman Planı döneminde, yangınlar, kuraklık, böcek popülasyonundaki artış, yapılaşma baskısı ve bazı yerlerdeki şiddetli otlatmanın neden olduğu kayıpları aynı dönem içerisindeki kurak, yarı kurak zonun sınırlarındaki vejetasyon örtüsünden yoksun alanlarda gerçekleştirilen ağaçlandırma çalışmalarının ne oranda kapattığını anlamak için son planındaki verilere bakmak gerekir. Dördüncü Orman Amenajman Planı verilerine göre, ormanlık alan 76 bin 771 hektar ve dikili ağaç serveti de 1 milyon 88 bin 28 metreküptür.
    Bu prensiple çalışıldığı için bugüne gelindiğinde, orman varlığı Kuzey Kıbrıs’ın yüz ölçümünün %23.1’ine yükseldi. Yani 1981 yılında hazırlanan ilk plana göre 20 bin 864 hektarlık net bir artış vardır ve bu da ülke orman varlığının %37.3 oranında arttığı anlamına gelir.
    Doğal orman gelişimini frenleyen ya da geciktiren bir olgu da iklimsel döngüde yaşanan kurak periyotlardır. 2016-2017-2018 yılları çok kurak yıllar oldu ve o dönemde Kurak zon da (Mesarya) yapılan ağaçlandırmalar genellikle başarısız oldu. Kurak periyodlarda belirsiz aralıklarda meydana gelen dibe vuruşlar yani yağış azlığı her tür vejetasyon gelişimini durdurur. Yapılan gözlemler, yağışlardaki dibe vuruşun bir yıl ile sınırlı kalması halinde mevcut vejetasyon tipleri maki, garik ve ormanın bir sonraki yıl gelen yağışlarla kendini toparlayabildiğini ortaya koyuyor. Ancak bazı türlerin devam edebilmesi için insan müdahalesi gerekir.
    1995’ten sonra ağaçlandırmaya dahil edilen alanlar Beşparmak Dağları’nın çoğunlukla güney batıdaki yanık sahalar ve orman içi boşluklar ile vejetasyon örtüsünden yoksun hali araziler oldu. 1995 yılında Beşparmak dağlarında ve 1998 yılında Yeşilırmak’ta meydana gelen yangınlar 1974’ten sonra kayda geçen en büyük yangınlardı. O dönemdeki diğer orman yangınlarını da hesaba kattığımızda, o dönemde toplam 9 bin 120 hektar orman arazisi yandı.1995-1998 yılları arasında ormanlık alanların %13.8’i yandı. 1974’te yanan alanlarda yapılan ağaçlandırma çalışmalarıyla getirilen genç ağaçlar 1995 yangınında yeniden yandı ve o bölgeler yeniden ağaçlandırıldı. O bölgelere baktığınız zaman fidanları görürsünüz, çok başarılı bir çalışma yürütüldü. Hem tohum hem de fidan ekimi yapıldı.  2013 yılındaki Yeşilırmak yangını 1998’den sonra yapılan ağaçlandırmanın yaklaşık 200 hektarını kül etmişti Son günlerdeki yangınlarda da yaklaşık 1000 hektar ağaçlandırma sahası ile doğal orman alanı yok olmuştur.
    Son 10 yıllık dönemde gelişimi yavaşlatan başlıca faktör 2016,2017,2018 yıllarında meydana gelen ekstrem kurak dönemler oldu. İklimsel döngüye bağlı olarak yağışlarda izlenen dibe vuruşlar sadece Kıbrıs’a özgü değildir. Tüm kurak ve yarı kurak ülkelerde benzer durumlar görülür ve bu doğal vejetasyon örtüsü ile tahıl üretimine büyük darbe vurur. Bununla birlikte yangınlar, otlatma ve kitle üremesi yapan böcek zararlıları sürekli hale gelirse, vejetasyon örtüsü ortadan kalkma tehlikesiyle karşı karşıya kalır.
     
  • Soru: Adadaki iki taraf yangınlarla mücadele konusunda birlikte çalışamaz mı?
  • Yıkıcı: Geçmişte bazı ortak ağaçlandırma projeleri yapıldı ama sonu gelmedi. Birbirlerinin devlet kurumlarını tanımazlar, nasıl işbirliği yapacaklar?

“Radikal tedbirlerle bazı şeyler önlenebilir”

  • Soru: Son olarak ne söylemek istersiniz?
  • Yıkıcı: Ormanlar çok önemlidir. Ormanların suyu ve toprağı muhafaza etme özelliği vardır. Ormanlar ayrıca halk sağlığı için önemlidir çünkü ormanlar olmazsa ruh sağlığımız olumsuz etkilenir ayrıca karbon çevrimindeki rolü önemlidir. Ormanlar turizm için de önemlidir, yeşilin olmadığı yere turist neden gelsin? Bir ormanın yetişmesi kolay değildir, mevcut ormanlarımızı korumamız lazım. Küçük yaşta bilinçlendirmek, doğa sevgisini vermek önemlidir ancak cehalet her zaman olacaktır. En ileri bilinçle, en geri bilinç yaşamını aynı anda sürdürür. Güçlü olan, baskın olan kazanır. Radikal tedbirlerle bazı şeyler önlenebilir. Orman yangınına neden olmak ağır ceza olmalı, cezalar artırılmalıdır.

 

Bu haber toplam 4545 defa okunmuştur
Etiketler : ,
İlgili Haberler