Kosova’nın Adli Araştırmacıları: “Bizler ölülerin sesiyiz...”
Kosova’da adli araştırmacılar, “bizler, ölülerin sesiyiz” diye konuşuyor Balkan Araştırmacı Gazetecilik Ağı BIRN’den Serbeze Hakhiyaj’a... BIRN’de 29 Kasım 2021’de yer alan bu yazıyı, okurlarımız için özetle derleyip Türkçeleştirdik:
*** Kosova esnasında öldürülmüş olan Arnavut kökenli “kayıplar”ın toplu mezarları üzerinde çalışan adli uzmanlar öfke duyduklarını anlatıyorlar, psikolojik acı ve kurbanların nasıl öldürüldüğüne ilişkin gerçeği ortaya koymak konusunda büyük bir sorumluluk duyduklarını söylüyorlar.
*** Adli araştırmacı Arsim Gerhaliyu, 2002 yılının Nisan ayında rüzgarlı bir günde, Birleşmiş Milletler’in Kosova’daki misyonu UNMIK’ten adli uzmanların, Sırp meslektaşlarıyla Belgrad’ın Bataynika bölgesinde bir toplu mezarı kazmaya başladıklarını hatırlıyor – bu toplu mezarda 1999’da Kosova savaşında öldürülmüş Arnavut kökenlilerin naaşları bulunuyordu...
*** Öldürülen Arnavut kökenlilerin bedenleri bir Sırp polis eğitim merkezine getirilmiş Bataynika’da – gizlice gömülerek Yugoslav Ordusu ve Sırp kuvvetlerinin toplu katliamlarını gizlemek üzere... Toplu mezar kazısı ise 2001 yılında başlamış.
*** Arsim Gerhaliyu, “Öldürülmüş olan insanlar bu mezara acımasızca ve büyük bir telaş içerisinde atılmışlardı. Toplu mezarda bulunan bir bedene ilk dokandığımda, dehşet içerisinde kalmıştım... Sanki de onlar bana kendi ölümlerinin tarihçesini anlatıyorlardı... Sürrealist birşeydi bu...” diye anlatıyor...
*** Gerek Arsim, gerekse Kosova’dan adli uzmanlar öldürülenlere karşı çok büyük bir sorumluluk duydukları bir iş yaptıklarını anlatıyorlar ama aynı zamanda “kayıp” yakınları için kurbanların bulunması gibi ağır bir psikolojik baskı altında hissettiklerini de aktarıyorlar.
*** Bataynika’ya gelmeden önce Gerhaliyu, İskender belediyesine bağlı Kosova’nın merkezinde bir köy olan İzbika’da savaş dönemi yaşanmış bir katliamdan insanların gömüldüğü bir mezarı kazmıştı – bunlardan birisinin canlı olarak gömülmüş olduğunu keşfetmiş o zaman... “Herhalde beni daha fazla şoke edecek birşeyle karşılaşmayacağımı düşünmüştüm. Ancak Bataynika’daki durum, İzbika’dan tümüyle farklı” diye konuşuyor.
*** 1999 yılının Mart ayında NATO bombardımanları başlayınca, Yugoslavya ordusuna bağlı askerler ile Sırbistan polisi ve paramiliter güçleri, Kosova’da katliamlara girişmişler... Savaş suçlarına ilişkin kanıtları ortadan kaldırmak maksadıyla Kosova’da gömülü olan cesetler bulundukları yerden yeniden kazılıp çıkarılmış ve kamyonlar dolusu ceset Sırbistan’da çeşitli yerlere gizlice gömülmek için götürülmüş.
*** “Yedi yaşındaki bir çocuğun kalıntılarını çıkardığımda, onunla birlikte bir de giysi torbası vardı... Çocuğun ceketinin kolu çürüdüğü için düşmüştü, eğilip ceketinin kolunu almaya çalışırken sanki de bir ses bana “Bunca zaman nerede kaldın?” diyordu” diye hatırlıyor Gerhaliyu... “Sersemlemiştim. Ağlamaya başladım. Öfke, acı ve nefet duydum... Ama en önemlisi kendimi zayıf hissettim, sanki de çok yoksul, çok zayıf bir ülkedendim... Sonra bir Sırp doktor bana, “Üzgünüm ama devam etmemiz gerek” dedi...”
*** Bataynika’daki toplu mezarlarda nihayetinde 744 sivil insandan geride kalanlar bulundu... Ancak bazı cesetler henüz Nisan 1999’da bulunmuştu çünkü Tekiya adlı Sırbistan köyünün doğusunda bir balıkçı, Tuna Nehri’nin sularına gömülmüş ve sonra da açığa çıkmış buzluklu bir kamyona rastgelmişti...
*** Kamyonun plakası yoktu – tek işaret, Kosova’nın Prizren kentinden “PIK Progress Export Slaughterhouse” yani bir mezbahaya ait olduğunu gösteren işaret vardı kamyonda... Buzluklu kamyohun içinde ise çürümüş insan cesetleri bulunmaktaydı...
*** “Kamyonun lastiklerini boşaltmayı unutmuşlardı, böylece kamyon çarçabuk suyun yüzeyine çıkmıştı... Nehrin gücünü küçümsemişlerdi...” diye konuşuyor Gerhaliyu...
*** O günlerde Sırbistan İçişleri Bakanlığı Kamu Güvenliği Daire Başkanı Vastimir Dyordyeviç bu kamyonun açığa çıkması üzerine cesetlerin bir operasyonla gizlenmesi ve bunların Bataynika’daki polis eğitim merkezine yeniden gömülmesi için emir vermişti. Nihayetinde, Eski Yugoslavya için Uluslararası Ceza Mahkemesi, Dyordyeviç’i 18 yıl hapse mahkum edecekti...
*** Bugüne kadar Sırbistan’da 946 Kosovalı Arnavut’tan geride kalanlar yapılan kazılarda bulunup çıkarıldı. Gerhaliyu ayrıca Sırbistan’ın güneyinde, Raska yakınlarında bir köy olan Rudnika’daki kazılara da katıldı. 2006’da başlayan bu kazılar, on farklı noktada devam etti. İlk insan kalıntıları 2013 yılında, bir kamu ulaştırma şirketi binasının temelleri altında bulunmuştu – toplu mezarı gizlemek üzere 2002 yılında bu bina mezarın üstüne inşa edilmişti...
*** Binanın altına gömülmüştü insanlar, bu binanın yıktırılmasına karşı bir isteksizlikle karşı karşıya kalmıştık... Sanki de birileri bunu biliyordu ve durmadan buna karşı koyuyorlardı” diye konuşuyor Gerhaliyu...
*** En büyük ağırlık, evlatlarını “kayıp” etmiş olan ana-babalardan geliyormuş ona... “Bana ‘Bize bir şey getir, sabrımız tükeniyor’ diyorlardı... Nihayetinde Rudnika’daki toplu mezardan 54 kişiden geriye kalanlar çıkarıldı... Her gün, bir başka savaş günüydü... Pek çok insan için savaş bitmemişti...”
*** Gerhaliyu, Kosova Adli Enstitüsü Direktörlüğü de yapmış... Naim Uka ise Kosova Adli Enstitüsü’nde Kayıp Şahıslar Bölümü’nün başkanlığını yapıyor ve savaş kurbanlarını toplu mezarlardan çıkarmak üzere kazı yapmanın, adli uzmanlara psikolojik bir sorumluluk yüklediğini anlatıyor. “Bizler ölülerin sesiyiz. Bizim aracılığımızla konuşuyorlar... Ta ki dava kapansın ve mahkemede tanıklık yapasınız, bizler ölmüş olanların öyküleriyle birlikte yaşıyoruz” diye anlatıyor BİRN’e...
*** “Ve eğer birisi cezalandırılırsa, kendinizi daha rahat hissedersiniz. Bu olmadığında, içimizde kara bir delik oluşur” diyor... Uka, toplu mezarlardan çocuk cesetlerini çıkarma deneyimini anlatırken ağlıyor... “Yetişkinlerden geride kalanları bulduğunuzda, bu daha kolaydır... Ancak bir çocuğun cesedini ellerinize aldığınızda kırılıyorsunuz” diyor... “İşte o zaman nefret duygularını bastırıp profesyonel davranmak zor oluyor...”
*** Kosova Adli Enstitüsü’nün Kayıp Şahıslar Bölümü Başkanlığı’nı yapan Uka, duygulara gelince korkunç suçlarla karşı karşıya kalan herhangi birisi gibi, adli uzmanların da etkilendiğini anlatıyor. “Parçalanmış cesetlerle karşılaştığımızda veya nerelerinden vurulduğunu gördüğümüzde onların ne çok acı çektiğini ve bir an önce ölmek için nasıl dua ettiklerini anlıyoruz” diye anlatıyor. Uzun saatler boyunca toplu mezarlarda çalışıyor ve bu da ölülerle duygusal ilişkisinin çok yoğun hale gelmesine neden oluyor... Bir keresinde sesler duyar gibi olmuş, “sanki de gerçektiler... Sanki de mezarın içinde çığlık atıyorlardı” diyor.
*** Uka, Sırp ve Arnavut kökenli adli uzmanlardan oluşan ekipler arasındaki güvensizlik ve düşmanlık atmosferinin her zaman araştırmaları sekteye uğrattığını anlatıyor. “Kosova’da görev yapmış olan Sırp polis yetkilileriyle konuştuğumuzda, bu suçları işleyenlerin onlar olabileceğini düşünüyorduk çoğu zaman” diyor.
*** Olası gömü yerlerinin nerede olduğuna ilişkin bilgiler, iki ekip arasında sürekli anlaşmazlık konusu olmuş... Kimi zaman Sırplar kendilerine verilen koordinatlardaki yeri kazmıyorlar fakat başka bir yeri kazarak hiçbir şey bulmuyorlarmış... Ancak kazı yapılan yerlerde yaşayan insanlar her zaman işbirliği yapmaya çalışmışlar... “İnsanlar bir cinayet mahallinde yaşamak istemiyor, konuşmaya korksalar dahi...” diyor Uka.
*** Gelen sene Sırbistan’ın güneybatı kentlerinden Novi Pazar yakınlarında üç ayrı noktada kazılar yapılması bekleniyor. Aradan yirmi seneden fazla zaman geçmiş savaştan bu yana, gizlice gömülmüş olan kurbanları bulunca, Sırp kuvvetlerin işlemiş oldukları suçlara yeniden odaklanılacağına dikkati çekiyor Gerhaliyu... “İşlenen bu cinayetlerden cesetler her zaman ortaya çıkıp onları korkutacaktır” diyor... “Ve tabii bizi de...” diye anlatıyor...
https://balkaninsight.com/2021/11/29/kosovos-forensic-investigators-we-are-the-voice-of-the-dead/
(Serbeze Hakhiyaj’ın BIRN’de 29 Kasım 2021’de çıkan yazısını özetle derleyip Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN).
Hırvatistan’da Vukovar yakınlarında savaş kurbanı on “kayıp” şahıstan geride kalanlar bulundu...
Hırvatistan’da 1991-95 yılları arasında yaşanan savaş esnasında “kayıp” edilmiş en az on “kayıp” şahıstan geride kalanların Vukovar yakınlarında bulunduğu bildirildi.
Balkan Araştırmacı Gazetecilik Ağı BIRN’in haberine göre, Hırvatistan yetkilileri Paçetin ve Bobota köyleri arasında, Vukovar yakınlarında en az on kişinin gömülü olduğu bir toplu mezar bulunduğunu, bunların orta yaş ve yaşlılardan oluştuğunu söylediler. Yapılan açıklamada, kazıda bulunan insan kalıntılarının Zagreb’te Adli Tıp Merkezi’nde DNA analizlerinin ve incelemelerinin yapılmasından sonra daha ayrıntılı bilgiler verileceği belirtildi.
İnsan kalıntıları 25 Kasım’da bulunmaya başlamıştı ve yapılan araştırmada daha fazla insan kalıntısına rastlanmıştı...
Vukovar kenti üç ay boyunca Yugoslav Halk Ordusu ve Sırp paramiliter güçleri tarafından kuşatma altında tutulmuştu. Kasım 1991’de kent düşmüştü. Burada yaşanan kuşatma ve sonrasında 3 bin asker ve sivil öldürülmüştü – öldürülenler arasında 86 da çocuk bulunuyordu...
Hırvatistan halen 1,853 “kayıp” şahsı arıyor, bunlardan 520 kadarı Vukovar çevresinden, 386’sı ise Vukovar’dan “kayıp” edilmiş...
2016 yılından bu yana toplam 99 olası gömü yerinde ve toplu mezarda kazı yapılmış, 18 kişiden geride kalanlara ulaşılmış, bunlardan 16’sı kimliklendirilmiş...
Bu yılın Mayıs ayında, 1991-95 savaşında “kayıp” edilen beş “kayıp” şahıs kimliklendirilmiş...
(BIRN’in 30 Kasım 2021 tarihli haberinden Türkçeleştirilmiştir/YENİDÜZEN).